Değerli Okurlar! Yanılmıyorsam Prof Dr hikmet Sami TÜRK”ün Adalet Bakanlığı döneminden bu yana “adli kolluk” kurulmalıdır görüşü hukukçular arasında tartışılıyor. O halde adli kovuşturmanın, adli kolluğun önemini hukukçularımız elbette biliyordur ancak bu konuda Adalet Bakanlığımız tarafından herhangi bir adım atılmış değil.

Hukukçularımız ne düşünür bilmem ama aslına bakılırsa adli kovuşturma, özel bir nitelik ve bilgi isteyen kendine özgü bir iş koludur. Bunu, yurt içinde kamu düzeni ve asayişini korumakla görevli yönetim zabıtasına bırakmanın ağır bir hata olduğunu düşünüyorum. Klasik zabıtanın kendi işi zaten başından aşkındır. Bunlara ek olarak jandarmanın vazgeçilmez askeri eğitimi, suçlu takibi gibi başka ödevleri vardır. Bütün bu işlerin yanı sıra, yönetim zabıtasından Adli soruşturmalar üzerinde titiz bir dikkatle durması ve istenen düzeyde bir Adli Kolluk görevi yapması beklenemez. Kaldı ki gerek polisin, gerek jandarmanın mesleki formasyonu buna engeldir. Bu yadsınamaz gerçeklerin ışığında, özel göreve özel kolluk istemek zorunlu olmaktadır.

Bakınız! Devlet, önleyici zabıta içinde bile Gümrük Polisi, Toplum Polisi şeklinde ayrı uzmanlıklar düzenlemek gereğini duymuşken, Adalet Polisi’ni kurmak için henüz hiçbir girişimde bulunmamış olmasının herhalde savunulacak bir yanı da yoktur. Çağımızda demokrasi ile yönetilen ülkelerin hepsi, Adli Kolluk kurma işini çoktan tamamlamıştır, Onları bunu yapmaya iten nedenlerin hepsi, hatta daha fazlası Türkiye için de geçerlidir. Ceza Yargılamaları Usulü Yasası’na göre bütün Adli Soruşturmalar Cumhuriyet Savcıları eli ile yapılır. Savcılık, Adli soruşturmaların yürütülmesinden sorumlu olan makamın ismidir. Kamu davası açma tekeli de onun elindedir. O halde savcı, bunu yaparken emrinde olan memurların da başı olmak durumundadır. Oysa bu günkü uygulamada polisin ve jandarmanın yönetsel âmirleri vardır. Bu iki başlı uygulamanın sonucunda savcı, ikinci derecede bir amir olmak durumundadır. Savcının bu amirliği yalnızca C.M.U.K’nun 154. Maddesi hükmü gereğince Adli soruşturmalarla sınırlı olarak zabıtaya emir vermek ve bu emrin yerine getirilmediği durumlarda sorumlusu hakkında dava açmaktan ibarettir. Oysa yapılacak iş, Cumhuriyet Savcılarına doğrudan bağlı, ayrı bir Adli Kolluk örgütü kurmaktır. Bu örgütte görev alanların yükseltilmeleri, Savcıların verecekleri tezkiyelerle yapılmalıdır. Böylece savcı, bu memurları devamlı denetlemek olanağına kavuşacaktır.

Bunun sonucunda soruşturmalar hızlanacak, suç ile ceza arasında bu gün herkesin yakındığı uzun süre çok kısalacaktır. Hukuka tam bir uygunlukla yapılacak soruşturmalar, Ceza Mahkemeleri’nin işlerini de kolaylaştıracaktır. Bu güne  kadar pek çok  hükümetler gelmiş geçmiş,  pek çok iktidar değişmiş, ama Adli Kolluk Örgütü hâlâ kurulamamıştır. Hükümetin Adli Reform girişiminden söz edilen bu günlerde küçük bir hatırlatma yapmak için  bu görüşleri dile getirmeye çalıştım. Acaba bu Adli reform düzenlemeleri içinde Adli Kolluk gücü kurmanın sırası ne zaman gelecek?