Uşak İskender Pala Halk Kütüphanesi konferans salonunda gerçekleşen toplantıda konuşmasına  dönüşmek ve değişmekten bahsederek başlayan ve bunu dünyanın en zor işi olarak niteleyen Doç. Dr. Duran; “ Hepimizin gözünde aslında bir gözlük var ve dünyaya bu gözlükle bakıyoruz. Bu gözlüğü hiçbirimiz görmüyoruz. Değişim ve döğüşüm bu gözlüğü çıkar ve başka bir gözlük tak diyor. Siz ise ‘Benim gözümde gözlük yok ki zaten’  diyorsunuz. Bir direnç noktası oluşuyor. Şimdi yapılmak istenen şey de bir tür dönüşüm aslında. Çok güzel giden şeyler var lakin çağ değiştiği için dönüşmesi gereken hususlar oluşuyor. Niye zamanında iyisi yapılmadı o zaman diye bakmamak lazım. Milli eğitim herkesin meselesi. Öğretmen iyi olacak, okul müdürü iyi olacak, ekonomi iyi olacak, toplum iyi olacak, hükümet buna destek sağlayacak, medya katkı verecek hattı muhtar bile iyi olacak, aksi halde eğitimde eksik giden bir şey mutlaka olacaktır”

Eğitimde Vizyon 2023 dönüşümünün felsefesini açıklayan Doç. Dr. Duran Bakanlığın 3 noktada derinlemesine bir dönüşüm hedeflediğini söyledi. Doç. Dr. Duran : “ Birincisi öğrencinin başarı ölçüsü, çocuğumuzun başarı ölçüsü ne? Çocuğumuz ne yaparsa biz mutlu oluruz? Çocuk eve gelince ilk önce notları soruyoruz. Bu ölçü biriminde değişiklik yapmamız gerekiyor. Bir defa meslekleri fazla abartıyoruz. Başarı ölçüsü maalesef yüksek maaşlı bir işe girmek olarak algılanıyor. Bu anlayış değişmediği sürece eğitim sistemimizin değişmesini beklemek hata olur. Peki bunu kim değiştirecek? Toplum değiştirecek. Bu değişmezse insanlar işini keyifle yapamayacaklar.” Dedi. Doç. Dr. Duran işini keyifle yapan insanlara Mimar Sinan, Sezen Aksu, Atatürk ve Recep Tayyip Erdoğan’ı örnek verdi. Onların mesai kavramının olmadığına dikkat çeken Doç. Dr. Duran ; “ Mutsuz makine mühendisi 08:30’da işe girer uflar puflar 17:30’da işten kaçar gider rezil eder hayatını  keyifle yapılan bir iş gerekiyor. Benim çocuğum ödev yaparken ağlıyor bağırıyor lanet ediyor ama piyanonun başına geçtiği anda saatleri unutuyor. Bu bir sosyolojik hastalık”

İkinci meselenin teori ve pratik farklılığını azaltmak olduğunu söyleyen Doç. Dr. Duran bakanlığın bu konuyla ilgili olarak  sınıf dışında eğitim oranını çoğaltmak istediğini gelişmiş ülkelerde bunu en düşük yüzde 40 olduğu bilgisini verdi. Ülkede sınıf dışında eğitimin yok denilecek kadar az olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Duran; “ Bunun biran önce değişmesi, çocukları biraz dışarı çıkarmamız gerekiyor. Uşak’ta ne kadar müze varsa çocuklarımızın hepsini gezmesi gerekiyor. Uşak’ta ne kadar tarihi yer varsa yada coğrafi güzellik varsa çocuklarımızın gezmesi gerekiyor. Meslek lisesinde çocuklar sınıf içerisinde kalıyorlar, biraz dışarıya çıkmaları gerekiyor”

Değişimin üçüncü alanını ise akıl ve kalp birlikteliği olarak tarif eden Doç. Dr. Duran; “ İnsanoğlu çift kanatlıdır bir tarafında zihinsel becerileri vardır, bir tarafında ise erdem, şahsiyet, spor, sanat alanları vardır. Bizim şu an ülke olarak sapladığımız bataklık çocukların test çözmesi üzerine. Çocuğum şu kadar test çözerse şurayı kazanır düşüncesine saplandık. Çocuklarımız kurstan kursa geziyor. Çocuklarımız üniversiteye psikolojileri bozuk olarak geliyor. Kendilerini sonra toparlıyor ama kafaları yerinde olmadan geliyorlar. Bundan bakanlık çıkmak istiyor bunlar bakanlığın söylemleri.” Dedi.

Değişimin nasıl yapılacağı konusunda alınan önlemler hakkında bilgiler veren Doç. Dr. Duran Bakanlığın sınavları minimize edeceğini çocukların büyük bir kısmının TEOG sınavına girilmesinin istenmediğini belirtti. İkinci olarak çocukların şahsiyetlerin ve iradelerinin gelişmesi için sanatla uğraşmaları  gerektiği vurgulandı. Çocukların şahsiyetinin gelişmesi için batının bize empoze ettiği yoldan ayrılmamız gerektiğini iddia eden Doç. Dr. Duran konuyla ilgili olarak şunları söyledi; “ Bizim bir Türk olarak bir Müslüman olarak kendi yolumuzu bulmamız lazım. Bu yolu aslında Yunus Emre söylemiş İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir. Sadece o söylememiş ondan bin 500 yıl önce Yunanlılar da söylemiş, Pagan kültüründe de var kendini bilmek kelimesi. Yani eğitimin genel hedefi çocuğun kendisini bilmektir. Çocuklarımız 10-20 yaşına geliyor hala karakter arayışı içinde. Kendini bilmek için ne yapmak gerekiyor, bir defa o testlerden vazgeçmek gerekiyor, ikincisi mizaç ve yetenek.”

Konuşmasının sonunda var olan eğitim sisteminin değişim ve dönüşüme ihtiyacı olduğunu yineleyen Doç. Dr. Duran nereye doğru dönüşmeli sorusuna; “ Çift kanatlı eğitime doğru dönüşmeli. Yani çocuğun hem zihni gelişsin hem de sanat spor yönü gelişsin, iradesi gelişsin. Onu şöyle söylüyoruz, aklı selim olsun, kalbi selim olsun zevki selim olsun” diyerek cevap verdi.

Velilerden 3 şeyi yapması beklendiğini ve bunların içinde test çözdürmek ve ödev yaptırmak olmadığını söyleyen Doç. Dr. Duran; “  Çocuklarla evde 3 şey yapılır 1.-Onlarla oynanılır, akıl oyunu oyna, İslamoğlu oyna, kültür oyunu oyna. 2.’si onlarla gezilir, konuşulur,  Murat Dağını gezersin, Pamukkale’yi gezersin, Kanyonu gezersin ödevler bunlardır. 3.’sü ise bol bol okunur, kitap okunur doğa okunur anlamlandırılır, sosyal olarak okunur anlamlandırılır. Bu üçünden başka ödev olamaz.”

Editör: TE Bilişim