Manisa 1. İdare Mahkemesi tarafından görülen davada; “Maden işletme ruhsatı verilen alanın 25 hektardan büyük olduğu halde, 25 hektardan küçük gösterilerek etaplar halinde işletmeye açılmasının planlandığı, aslında ruhsat alanın 98,84 hektar olduğu, buraya “ÇED Raporu gerekli olduğu için Uşak Valiliği tarafından verilen “ÇED Gerekli Değildir” raporunun verilmesinin hukuka uygun olmadığı ve iptali kararı verildi. Mahkeme kararı belde halkı tarafından sevinçle karşılandı.

ŞİRKET PROJE DOSYASINDA ALANI KÜÇÜK GÖSTEREREK RAPORU ALMIŞ

Yaklaşık 10 yıldır belde çevresinde bulunan taş ocaklarının, yerleşim alanlarına kadar yaklaşarak can ve mal güvenliklerini ihlal ettiğini ve de tarımsal ürünlerinin toz yüzünden mahvolduğunu ileri süren Pınarbaşı Belde sakinleri, Manisa 1. İdare Mahkemesinin Uşak Valiliği Çevre ve Şehircilik il Müdürlüğü tarafından verilen ÇED Gerekli Değildir” raporunun iptal etmesini sevinçle karşıladı.

Sivaslı İlçesine bağlı Pınarbaşı Beldesi civardaki taş ocakları yüzünden çeşitli eylemler yapmış ve güvenlik güçleri ile karşı karşıya gelmişti. Geçtiğimiz Aralık ayında bölgede kalker ocağı işletmek isteyen Güven Madencilik’in bu talebine Uşak Valiliği Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü tarafından 26 Aralık 2017 tarihli  “ÇED Gerekli değildir” raporu verilmesi üzerine, Uşak Barosu Avukatları Serap Ergun Bitgin ve Özkan Saruhan Pınarbaşı Belde Belediyesi adına Manisa 1. İdare Mahkemesi’ne bu kararın iptali için dava açtı.

Belde sakinlerinden Bayram Özadam, Süleyman Oğuz, Ayvaz Üçkuyu ve Ali Tuğlu’da davaya müdahil olarak katıldı. Davacı avukatları kararın iptali talebinde şu gerekçeleri sıraladı:

“Proje dosyasındaki veriler gerçeği yansıtmamaktadır. Bölgedeki biyolojik çeşitliliğin çevre köylerin geçimini sağlayan tarım arazilerinin, zeytinlik ve orman alanalrının zarar göreceği, bölgede yüzden fazla su kuyusunun kuruduğu, maden faaliyetleri başlamadan önce yüz koyundan yaklaşık 150 kuzu alınırken şu anda 60 kuzu alındığı, otlakların tamamının toz bulutu ile kaplandığı, yöre halkında solunum yolları rahatsızlıklarının arttığı, faaliyet alanının gerçek faaliyet alanından daha küçük gösterilerek projenin ÇED sürecinden kaçırıldığı, maden işletme şirketinin 10,8 hektarlık alan için maden arama ruhsatı almasına rağmen yaklaşık 100 hektarlık alanda işlem yapmaktadır.

ÇED Yönetmeliğinin EK-1 listesinin 49. Madde (a) bendi kapsamına girdiğinden, proje tanıtım dosyasına göre inceleme yapıldığı, ilgili kurum ve kuruluşlardan görüş alındığı, maden iizn ruhsatının 98,84 hektarlık alan için verildiği, ÇED için yapılan başvurunun 10,38 hektarlık alan için yapıldığı, yönetmeliğin ek-2 listesinde yer aldığından seçme eleme kriterlerine tabi olduğu, yönetmelikte ruhsat alanı büyüklüğüne bakılmaksızın, ÇED sürecinde 10,38 hektarlık alanın esas alınacağı, dava konusu işlemin hukuka uygun olduğu ileri sürülerek davanın reddine karar verilmesi talep edilmektedir.

MAHKEME; “İŞLEM YAPILACAK ALAN BÜYÜKTÜR VE ÇED RAPORU GEREKLİDİR”

Davayı inceleyen Mahkeme Başkanı Hakim Erkan Atılı, üye hakimler Mustafa Aslan ve Ömer Sert’ten oluşan mahkeme heyeti davacı Pınarbaşı Belediyesi’nin karraı iptal talebini yerinde görerek kararın iptali yönünde karar verdi.

Mahkeme heyeti,“ÇED raporu gerekli değildir” kararının iptali yönünde verdiği kararın gerekçesini ise özetle şöyle açıkladı:

“Açık işletme usulü ile yapılacak madencilik faaliyetinin 25 hektarın altında 10,38 hektarlık alan ilişkin olması nedeniyle proje tanıtım dosyası üzerinden yapılarak dava konsu işlem tesis edilmişse de Danıştay 14. Dairesinin F 2017/2082 sayılı esasına kayden açılan davada verilen 04.12.2017 tarihli yürütmenin durdurulması kararı sonunda ruhsat alanı 98,84 hektar olan ve yönetmelikte belirtilen 25 hektarlık sınırdan daha büyük bir alanı kapsadığı anlaşılan faaliyet konusunun ÇED sürecine tabi olduğu.

“ÇED Gerekli Değildir” kararı verilemeyeceği anlaşıldığından dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı sonuç ve kanaatine varmıştır.”

Mahkeme, ayrıca dava ile ilgili her türlü masraf ve avukatlık ücretinin davalı Uşak Valiliğinden tahsil edilmesine de karar verdi.

PINARBAŞI HALKI BAYRAM EDİYOR

Yaklaşık 10 yıldır beldelerindeki taş ocakları ile mücadele eden Pınarbaşılılar, mahkemenin lehlerine karar vermesini sevinçle karşıladı.

Davaya müdahil olan Bayram Özadam sosyal medya hesabında, “Bu şu demek bazı kişilerin uzaktan bakıp boşa kürek çektiğimizi söyleyenler. bu mücadelenin kişisel mücadele değil beldemizin yaşanılabilir bir kasaba olarak kalması için verilen bir mücadeledir. birlikten kuvvet doğar bu işin sağı solu olmaz bunu bilmelerini isterim. bizi gönülden destekleyen tüm arkadaşlarıma sonsuz teşekkürler” şeklinde paylaşımda bulundu.

YÖREDEKİ TAŞ OCAKLARI KÖYLÜLERİ CANINDAN BEZDİRMİŞ

Yörede yaklaşık 10 önce ilk 9,5 hektar alan için ilk izni bir Uşak firması aldı. Daha sonra bir başka taş işletme firması da taş ocağı açmak için çalışmalara başladı.

Firmaların taş ocağı için izin aldığı sahanın Pınarbaşı beldesinin yaklaşık 500 metre kadar yakınında olması üzerine Pınarbaşılılar isyan etti. Pınarbaşı Beldesinin CHP’li Belediye Başkanı Naci Akyürek, belde halkının isyan nedenlerini şöyle dile getirdi: “Pınarbaşı beldesinde bu taş ocakları olayı ortaya çıktıktan sonra ne rahat kaldı, ne de huzur. Taş ocaklarının verdiği zararların hangi birini sayayım?

Patlayıcıların etkisi ile özellikle yaz aylarında oluşan toz bulutları yüzünden nefes alamıyoruz.  Göz gözü görmüyor.

Bu patlayıcılar yüzünden bazı evlerimizin camları kırıldı ve duvarları çatladı. Çatılardaki güneş enerji panelleri kırıldı.

Toz bulutu yüzünden tarlamızda tarım ürünü yetişmiyor. Pınarbaşı Beldesinin meşhur taze fasulyesi tozlu ortamı çok seven kırmızı örümcek yüzünden tarlada çürür oldu. Eskiden kırmızı örümcek falan yoktu.  Tüm mahsullerimiz tarlada kuruyor. Sıkça görmeye alıştığımız yabanıl hayvanlar tükenmiş,

Pınarbaşı beldesi Uşak-Denizli karayolunun iki kenarına kurulmuştur. Okullarımız devlet dairelerimiz hepsi bu yolda. Taş ocaklarından malzeme çeken 40-50 ton ağırlığındaki kamyonlar, okul bölgesinde en fazla 30 kilometre hızla gitmeleri gerekirken 80- 90 kilometre hızla gidiyor. Zaman zaman ölümlü trafik kazaları da yaşandı. Özellikle çocuklarımıza bir şey olacak diye çok korkuyoruz.

Dinamit patlamaları yüzünden yer altı suları da yatak değiştirdi.. Artezyen kuyusu olan ve bu kuyulardan çektiği sularla tarım yapan yaklaşık 100 hemşerimizin kuyusu tamamen kurudu.

Şu anda yerleşim alanımızın 500 metre kadar yakında patlayan dinamitler yüzünden çam ağaçları da kurumaya başladı. Halkımız, “yeter artık gelmeyin üzerimize” dedi ve isyan etti. Onun için ÇED toplantısı yaptırmamaya karar verdi. Taş ve mermer ocaklarının kapasite artışı demek yörede külliyen ölüm demek. Pınarbaşılılar kararlı. Şirketin maden sahasını genişletmesine izin vermeyecekler. “Ya maden ya biz” diyorlar ve ekliyorlar: Yoksa buralardan göçmekten başka çaremiz yok. Onun için kalıp mücadele edeceğiz.”       

Editör: TE Bilişim