Yaklaşık 3 bin kişinin yaşadığı beldede ÇED toplantısı yapılacak kahve toplantı saatinde boşaltılarak kilitlendi. ÇED toplantısı yapmak isteyen firma temsilcileri içeri giremedi. Firma temsilcileri, kahvehane önünden ayrılmak istemeyince, köylülerin sert tepkileri ile karşı karşıya kaldı. Araya giren jandarma güçleri olayları yatıştırdı.

ÇED HEYETİNİ TOPLANTI YERİNE SOKMADILAR

Beldede yaklaşık 10 yıl önce 9,5 hektarlık bir alan için taş ve mermere ocaklarına verilen izin, bugün 97 hektarlık bir alan çıkınca, mağdur olduklarını söyleyen Pınarbaşılılar ÇED toplantısı için gelen firma yetkilileri ve Uşak Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü memurlarını toplantının yapılacağı kahveye sokmayarak, ÇED toplantısını engelledi.

Toplantının 18 Ocak Perşembe günü saat 11.00 de yapılacağının ilen edilmesi üzerine, sabah saat 09.00 dan itibaren yoğun kar yağışına rağmen Pınarbaşılı yaklaşık 200 kadar kadın ve erkek kahveye geldi.

Saat 10.30 sıralarında şirketin mühendisleri ve Uşak Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü memurlarının gelmesi ile kahveye boşaltan Pınarbaşılılar kapıyı kilitleyerek ÇED heyetini içeri almadı.

Pınarbaşılıların tepkilerine rağmen ayrılmak istemeyen ÇED heyetinin üzerine yürüyerek beldelerini terk etmelerini istedi. Köylülerin harekete geçmesi üzerine jandarma güçleri araya girdi. Öfkeli köylüler, heyetin tutanak tutmak için içinde bulunduğu araca ellerindeki pankartların sopaları saldırınca, yine jandarmanın araya girmesi ve aracın hızla hareket ederek belediye terk etmesi ile olaylar duruldu.

YÖREDEKİ TAŞ OCAKLARI KÖYLÜLERİ CANINDAN BEZDİRMİŞ

Yörede yaklaşık 10 önce ilk 9,5 hektar alan için ilk izni OKTAŞ isminde bir firma aldı. Daha sonra Uşak Belediyesi’nin bir iktisadi teşebbüsü olan UTAŞ firması da taş ocağı açmak için çalışmalara başladı.

UTAŞ’ın taş ocağı için izin aldığı sahanın Pınarbaşı beldesinin yaklaşık 500 metre kadar yakınında olması üzerine Pınarbaşılılar isyan etti. Pınarbaşı Beldesinin CHP’li Belediye Başkanı Naci Akyürek, belde halkının isyan nedenlerini şöyle dile getirdi: “Pınarbaşı beldesinde bu taş ocakları olayı ortaya çıktıktan sonra ne rahat kaldı, ne de huzur. Taş ocaklarının verdiği zararların hangi birini sayayım?

Patlayıcıların etkisi ile özellikle yaz aylarında oluşan toz bulutları yüzünden nefes alamıyoruz.  Göz gözü görmüyor.

Bu patlayıcılar yüzünden bazı evlerimizin camları kırıldı ve duvarları çatladı. Çatılardaki güneş enerji panelleri kırıldı.

Toz bulutu yüzünden tarlamızda tarım ürünü yetişmiyor. Pınarbaşı Beldesinin meşhur taze fasulyesi tozlu ortamı çok seven kırmızı örümcek yüzünden tarlada çürür oldu. Eskiden kırmızı örümcek falan yoktu.  Tüm mahsullerimiz tarlada kuruyor. Sıkça görmeye alıştığımız yabanıl hayvanlar tükenmiş,

Pınarbaşı beldesi Uşak-Denizli karayolunun iki kenarına kurulmuştur. Okullarımız devlet dairelerimiz hepsi bu yolda. Taş ocaklarından malzeme çeken 40-50 ton ağırlığındaki kamyonlar, okul bölgesinde en fazla 30 kilometre hızla gitmeleri gerekirken 80- 90 kilometre hızla gidiyor. Zaman zaman ölümlü trafik kazaları da yaşandı. Özellikle çocuklarımıza bir şey olacak diye çok korkuyoruz.

Dinamit patlamaları yüzünden yer altı suları da yatak değiştirdi.. Artezyen kuyusu olan ve bu kuyulardan çektiği sularla tarım yapan yaklaşık 100 hemşerimizin kuyusu tamamen kurudu.

Şu anda yerleşim alanımızın 500 metre kadar yakında patlayan dinamitler yüzünden çam ağaçları da kurumaya başladı. Halkımız, “yeter artık gelmeyin üzerimize” dedi ve isyan etti. Onun için ÇED toplantısı yaptırmamaya karar verdi. Taş ve mermer ocaklarının kapasite artışı demek yörede külliyen ölüm demek. Pınarbaşılılar kararlı. Şirketin maden sahasını genişletmesine izin vermeyecekler. “Ya maden ya biz” diyorlar ve ekliyorlar: Yoksa buralardan göçmekten başka çaremiz yok. Onun için kalıp mücadele edeceğiz.”     

 HABER / SALİH KILINÇ

Editör: TE Bilişim