Üniversiteden yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen Yağız, kadın ruh sağlığının, toplumsal ve bireysel düzlemde karşılaşılan eşitsizlikler açısından olumsuz yönde etkilendiğini kaydetti.

Yağız, "Kadınların depresyon, somatoform bozukluklar, travma sonrası stres bozukluğu, anksiyete bozuklukları gibi hastalıkları daha sık yaşadığı biliniyor." ifadesini kullandı.

Özellikle depresyonun, kadınlarda erkeklere kıyasla daha fazla kronikleştiğine ve yineleyicilik açısından risk faktörü oluşturduğuna işaret eden Yağız, toplumsal açıdan eşit ve yeterince iyi muamele görmeyen kadınların algıladıkları sosyal desteğin daha düşük olmasının, belirtilerin şiddetini artırdığını kaydetti.

Yağız, Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) kadınların ruhsal bozukluklara yatkınlığının biyolojik temellerden ziyade strese ve riske maruz kalmaları açısından ele aldığını aktararak, DSÖ'nün kadınların yaşadığı psikiyatrik sıkıntılarda çevresel faktörlerin önemli bir rol oynadığını vurguladığını ifade etti.

Kadınların tarih boyunca karşılaşılan tüm engellere rağmen ilerlemeyi sürdürdüklerini ve toplumları doğurduklarını belirten Yağız, "Kadının psikolojik sağlamlığı, toplumun psikolojik yapısından bağımsız değildir. Sağlıklı bir toplum için kadınlık psikolojisi oldukça önemlidir." açıklamasını yaptı.

Yağız, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nün kadının yalnızca emeğinin görüldüğü bir gün değil, psikolojik sağlığının yeterince önemsendiği bir gün olması dileğini de belirtti.

Kaynak: AA