Değerli Okurlar! Bugün sizlerle çok güzel bir konuyu paylaşacağım. Sosyal bir varlık olan bireylerin KENDİ ÖDEV VE SORUMLULUKLARINI  bilip onları yerine getirmesi için, ayrıca KÜLTÜR adı  verilen  bir donanıma gereksinimi vardır. Bana göre kültür, aynı zamanda bir olgunluk seviyesidir. Siz hiç kültürlü insanın, coşkunluk hele hele taşkınlık gösterdiğine tanık oldunuz mu? Acaba kültürlü insan, saltanat iddiasında bulunur mu? Elbette bulunmaz. Yine kültürlü insanların, oturduğu yerden binlerce kilometre uzaklıktaki efendilere kulluk etmeyeceklerini düşünüyorum. Kültür ile yoğrulmuş  insan, içten bir bağlılıkla insanları sever. Gördüğü kötülükleri unutur. Ama, iyilikleri, hiç aklından çıkarmaz.

Bugünkü eğitim programlarına bakıyoruz. Ne yazık ki ülkemizde öğretimle kültür arasında, bir bağlantının kurulmadığını görüyoruz. Aslında bu iki kavram arasında, bir kopukluk var gibidir. Oysa ki kültür, toplumun sosyal, ekonomik ve siyasal açılımlarıyla ilgilidir. Bugünün öğretimi ise toplumsal kültür potansiyeliyle ilgilenmeden, gençlere sadece akademik bilgiler vermekle yetiniyor. Gençleri, sadece meslek bilgileriyle donatmayı hedef alıyor. Öğretimle kültür arasında, bir bağlantı kurulmasına gerek bile görülmüyor bu ülkede.

Eğitim sistemimiz, sadece eğitimci, akademisyen yetiştirmeye bakıyor. Ama ne yazık ki, gençlere toplumsal bir ruh ve ona göre bir sorumluluk bilinci vermiyor ya da veremiyor. Bu tutumla, bu ülkede gençlerimiz okuyor, araştırıyor. Ancak hayatın akışı hakkında herhangi bir görüşe sahip olamadıklarını görmek bir eğitimci olarak beni de çok üzüyor doğrusu. İşte gençlerimizin, bu dar çerçevenin içinde yetiştiklerini biliyor muydunuz? Yaptıkları işlerin gelecek kuşaklara etkinlikleri ve değerlendirilmesiyle, pek ilgilendikleri de söylenemez.

 Şayet bir toplumda kültür, insanı özgürce düşünmeye alıştırır. Kültür, çevreyi tanımaya zorlar adeta. İşte bu anlayışla, kültürel birtakım çalışmalar, okul programlarına mutlaka girmelidir diye düşünüyorum. Yine artık gençlerin, kültür donanımıyla zenginleştirilmeleri gerekir. Değişik ortamlarda zaman zaman  soruyorlar, kültürlü insan ne demektir? Kültürlü insanın, diğerlerinden farkı nedir? İzin verirseniz bu sorulara dilimin döndüğünce cevap vermeye çalışayım: Pek tabii ki  kültür, aynı zamanda yaşamla ilgili, bilgi hazinesidir.

O halde bilgi ile kültür arasında, fark var mıdır? Elbette fark vardır. Bilgi dendiğinde, aslında meslek hüneri veya becerisi anlaşılır. Kültür ise, insanı uyanık tutar. Bir yerde görüş alanlarını genişleten bir olgudur. Kültürlü insan, kendi bilgisini nerede ve nasıl kullanacağını, kendi özel çıkarlarıyla, diğer çıkarların (başkalarının ve toplumun) nerelerde kesişeceğini, ya da nerelerde birleşeceğini az çok bilir. Bu anlamda, kültürlü insanı yeni bir strateji düşündürür ve gidilecek en doğru ve en kısa yolu gösterir yada işaret eder. Bazen okullarda verilen teknik bilgi, öğrenciyi robotlaştırabilir. Onu, o dar bilgi kalıplarının içinde tutabilir. Böyle bir öğrenci, gelişmeleri kısa görebilir. Analitik düşünceyi sınırlandırabilir. Oysa kültür, onun görüşünü hem açar ve hem de cesaretini ve özgüvenini arttırır.

Bakınız pek çok ortamda, palatformlarda, toplantılarda ifade etmeye çalışıyorum: Çok diploma sahibi olmak da, insana çoğu zaman yetmeyebilir. Kişi, kuru bilgilerle, baş başa kalabilir. Hatta kendini, kişisel çıkarlara kaptırabilir. Kendi sorumluluklarını da unutabilir. Oysa, kültürle bilginin bir arada olması, insana en azından, seçkin bir kişilik kazandırır.  Sağlık konuları, ahlâk, davranış, saygı, doğruluk ve sorumluluk duyguları, düşünmeğe hakim olunca, kültürün sağlayacağı düzey, daha bir başka olur herhalde. İşte burada kalite, kendini göstermiş olur.

Aslında, bir yerde kültürü tanımlamak pek mümkün olamaz. Çünkü, kültür yaşanır. Kültür, derin düşünen insanların dünyasıdır. Kültür, elbette bilgiyi şart koşar. Eğer bu ülkede kültür düzeyini işlemek istiyorsak, işe ÖNCE ÖĞRETMEN EĞİTİMİNDEN başlamak zorundayız. Nedense siyaset kurumları, milli kültür düzeyi ile pek ilgilenmez. Keşke ilgilense. İlim ve kültür bir arada olmak üzere, keşke siyaseti bir etkileyebilse. Belki, her şey daha iyi olurdu. Kültür, çünkü boş, hamasi nutukları ve gösterişli şişkinlikleri kabul etmeyen bir olgudur. Kültür, kim ne derse desin yaratıcı dimağlarda bulunur. Kültür, insana değişik bir ruh kazandırır.

Ayrıca kültür şu sorulara yanıt aramaya da çalışır: Ülke nedir? Ülke kimindir? Vatandaş nasıldır? Politika, kimlere çalışıyor ya da kimlere çalışmalıdır? Batı ülkelerinde, yetişen gençler, neden bizden daha verimlidirler? İşte Kültürlü insan, bunları sorgular, araştırır analiz eder ve yanıt bulmaya çalışır.  Evet kısacası Kültür: İnsanları sevmektir. Onlara, daha yakın olmaktır. Doğruluktan çıkarı uğruna da olsa asla şaşmamaktır. Kendini, olduğundan büyük görmemektir. Kin, kibir, gurur duygularından arınmaktır.  Sokağa düşen her sözün peşine takılmamaktır. Kızmamak, böbürlenmemek, köpürmemektir. Kültürlü insan, kusuru önce kendinde arar, sonra başkasına bakar.

Bir yerde kültür ahlâktır. Çok düşünmek ve kaliteyi düşürmemektir. Suçluları cezalandırmak yerine, suç yaratan neden ve olayları ortadan kaldırmaya çalışmaktır. Haktan ve uygarlıktan yana olmaktır. İki yüzlülüğe düşmemektir. Kültür, doğruları bulmaya, aydınlık veren bir ışıktır. Kültür donanımıyla yetişen ve yetiştirilen gençler, kendi özel meslekleri yanında sosyal görevlerini yerine getirmiş bir onurla, uygar halkıyla birlikte kalkınmış vatanlarına, sevinç gözüyle bakıp mutlulukla gülümsemek hakkını kazanırlar. İşte kültür düzeyimizin geldiği nokta ve olması gerekenler. Bizden söylemesi. Hani deniliyor ya. Kalkınmanın temeli kültürdür. Acaba bu sözün gereğini yerine getirebiliyor muyuz? Hoşça kalın dostça kalın!