Gelin bu işleri dünyada ki uygulamalar üzerinden görelim;

Küreselleşme ile gelen rekabet ortamı şehirleri pazarlama faaliyetlerine yöneltmiştir. Küreselleşen dünyada şehirler; caddeleri, meydanları, sokakları, alt yapıları doğal güzellikleri ve tarihi yapıları ile kendilerini pazarlayıp cezp edici bir konuma getirmeyi hedeflemektedir.

Şehir pazarlamasında en önemli unsur şehrin ayırt edici özelliklerinin ortaya çıkarılmasıdır.   Artık şehirlerde kaynaklarını daha etkili kullanmak, yaşanabilir mekânlar yaratmak, cazibe merkezi haline dönüştürebilmek amacıyla pazarlamayı kullanmaktadırlar. Amaç daha fazla satılabilir olmaktır. Şehir için satılabilir olmak şehre ziyaretçi sayısını artırmak, yatırım isteklerini teşvik etmek ve şehirde oturanların sorunlarını anında çözümleyerek değer ifade etmek anlamına gelmektedir

 Şehir yöneticilerinin başarısı şehre gelen yatırımlar, ticari iş yerlerinin açılması, eğitimli yeni yerleşimcilerin ve turistlerin gelmesi ile ölçülmektedir. Yerel yönetimler bu süreçten karlı çıkmak için stratejik ve pazar merkezli olmak zorundadırlar. Şehrin kimliğini, hedef pazar için önerilerini belirlemeli ve hedef kitleyle iletişime geçmelidir. 

KENT PAZARLAMASINA EN GÜZEL ÖRNEK “NEW YORK”

 Şehir pazarlaması ve marka olmak dendiğinde akla gelen en önemli örneklerden biri de şüphesiz New York’tur. 1977 yılına gelindiğinde New York’un suç oranı astronomik rakamlara ulaşmış, harabeye dönüşen semtlere ve bölgelere sahip bir kent haline gelmişti. Birçok firma iş merkezlerini bu yüzden başka eyaletlere taşımayı planlıyordu. New York artık medyada sadece cinayetler, kirlilik ve kabalıkla gündeme geliyordu. 1977 yılında başlatılan ve 10 yıl kesintisiz süren ‘I love New York’ kampanyasıyla şehrin çehresi değişti. Yapılan yoğun çalışmalarla New York dünya ticaretinin ve turizminin merkezi olan bir marka kent haline geldi.

Dünyadaki örnekleri bir kenara bırakıp ülkemize baktığımız zaman marka kent olma söylemi özellikle son yıllarda sık  kullanılan bir ifade haline gelmiştir. İlk bakışta olumlu bir adım gibi görülen bu söylem biraz incelendiğinde küçük siyasi hesaplara kurban edilmiş içi boş bir kavram olarak çıkıyor karşımıza. Bir logoya sahip olmak, reklam yapmak ve hatta kaldırım taşı döşemek bile marka şehir olmak için yeterli görülüyor. Oysaki  marka olmak bir logoyla, söylemle olacak bir iş değildir. Marka olmak öncelikle bir strateji ve bu strateji çerçevesinde oluşturulmuş uzun dönemli bütünleşik bir kampanya gerektirir.

İstanbul’un dışında Ege’nin incisi İzmir marka kent olmanın önemini çok iyi anlamış olacak ki Türkiye’de ilk defa profesyonel anlamda yürütülen bir kampanyayla marka kent olmak yolunda emin adımlarla ilerliyor. İzmir dışında Konya, Bodrum, Gaziantep, Eskişehir gibi kentler de markalaşma konusunda kafa yoran, çalışmalar yapan kentler olarak karşımıza çıkıyor.

UŞAK ŞEHRİNİ PAZARLAMAK İÇİN KURGULANAN DESTİNASYON

Son yıllarda turizm, deniz-güneş-kum üçgeni klasiğinden sıyrılarak farklı şekillere ve türlere doğru gelişmektedir. Bu konuda yönetici erk tarafından yapılması gereken birçok alt yapı hizmetini es geçerek Uşak şehrinin  pazarlaması amacıyla kurgulanacak bir  “destinasyon”kurgulayalım;

Uşak Gezi Destinasyonu;

-Çıkış; Uşak Havaalanı

-Taşyaran Vadisi

-Mesotymolos antik kenti

-Düzköy Peri Bacaları

-Kışla Altın Madeni

-Karacaahmet türbesi( Burada, annnesi ve oğlu Eşref Sultan medfundur.)

-İnay kervansarayı

-Tarihi Ulubey Çarşısı

-Kanyon Cam Terası 

-Pepuza Antik Şehri(Avgan köyü Bakırali Deresi)

-Clandras Su Kemerleri

- Mahmut Paşa Türbesi ;Paşalar Köyü

-Hacım Sultan Türbesi

-Sivaslı Sebaste Antik Kenti

-Akmonya Antik Kenti

-Kaylı köyü değirmeni

-Dünyanın en yaşlı karaçamı: Banaz Bahadır köyü

-Banaz Yeşilyurt köyü nakış işlemeli camii

-Banaz Gürlek Alabalık Tesisi

-Banaz Sürmecik Hamamı: Taş devrinden kalma kazı alanı

Önerileriniz nedir?

                                                  ÖMER AŞÇI (YEREL TARİH ARAŞTIRMALARI)

                                                  HAZIRLAYAN: SALİH KILINÇ

Editör: TE Bilişim