Bölgede madencilik yapılaması halinde doğaya geri dönüşü mümkün olmayan zararlar verileceğini ileri süren Akcura; “Dolayısıyla tercih net, ya birileri zengin olsun diye biz vazgeçeceğiz ya da mücadele edeceğiz dağımızı kazanırken aynı zamanda kendi hayatımızı kazanacağız. Ya ölüm, ya yoksulluk, ya hastalık, ya da su, hayat, bu kadar” dedi.

Akcura konuşmasının başında Banaz ilçesinden gelen muhtarların sabah saatlerinde dilekçelerini verdiklerini ardından da Uşak Belediyesine giderek oraya da Küçükler Barajının ve Çokrağan Suyunun su koruma havzası içine alınması için gerekli işlemlerin hızlandırılmasını talep ettiklerin söyledi.

Manisa, İzmir, Kütahya, Aydın, Eskişehir ve Uşak’ta eş zamanlı olarak itiraz dilekçelerinin verildiğini aktaran Akcura; “ Şirket, ÇED dosyasının her 2 sayfasından birinde Uşak bu işin muhatabı değil, Uşak’ı ilgilendiren bir şey yok diyerek bizi izole etmeye çalışmıştı, şirkete kolay gelsin… O sadece Uşak’tan korkuyordu şimdi karşısında koskocaman Ege Bölgesi var” şeklinde konuştu.

Murat Dağındaki altın aramak isteyen şirketin bundan 10 yıl önce 20 hektarlık bir alanda faaliyet yapacağını bildirerek Çevresel Etki Değerlendire (ÇED) raporuna ihtiyaç olmadığını söylerken bugün 195 bin ağaç keseceğini hiç çekinmeden ifade ettiğini aktaran Akcura; “ Şirket hazırladığı son ÇED raporunda bizlere şunu söylüyor ‘Rahat olun siyanürle ayrıştırma yapmayacağım, o yüzden rahatlıkla izin verebilirsiniz’ Çok bekler. “ dedi.

İLK ETEPTA 1 MİLYON AĞAÇ KESİLECEK

Şirketin son olarak hazırlayıp ön onayı aldığı ÇED raporunda ilk yıl 212 bin ağaç keseceğini belirttiğini aktaran Akcura Kazdağları bölgesinde kesilen 192 bin ağaçlık alanın fotoğrafını göstererek ne denli bir alanın ağaçtan temizleneceği noktasında fikir sahibi olunmasını istedi. Akcura bunun 200 bin ağaçla kalmayacağını, uzmanların ve bölgeyi tanıyanların ilk elde  en az 1 milyon ağacın yok edileceğine dikkat çektiğini vurguladı.  

MURAT DAĞI’NIN TEPESİNDE İLK 5 YILIN ARDINDAN 2 TANE KIŞLADAĞI OLACAK

 Akçura Kışladağ Altın Madeninin fotoğrafını gösterdi ve şu ifadeleri kullandı; “ Murat Dağı’nda altın çıkaracak şirketin ilk 5 yıl içinde 5 ayrı ocak açacağını, bu ocakların derinliklerinin ilk 5 yıl içinde 50 metre ile 98 metre arasında değişeceğini ve bu derinlikleri ulaşmak için 5 yıl boyunca yılın 12 ayı her gün Cumartesi ve Pazar hariç olmak üzere 7 ton dinamit patlatacağını söylüyor.  On binlerce ton dinamit. Beş yılın ardından Murat Dağı’nda 2 tane Kışladağ yapacağım diyor. Tabi bunu ÇED’inde  söyleyemiyor, verdiği rakamları hektarları görünce bu işi bilenler söylüyor. Eğer biz bu madene geçit verirsek, eğer biz bu şirkete dur diyemezsek, bizim suyumuzun, havamızın, ekmeğimizin, domatesimizin geldiği Murat Dağı’nın tepesinde ilk 5 yılın ardından 2 tane Kışladağı olacak. Biz bunu mu reva mı görüyoruz kendimize? Bu mu bizim hakkımız?”

YA BİRİLERİ ZENGİN OLSUN DİYE BİZ VAZGEÇECEĞİZ YA DA MÜCADELE EDECEĞİZ DAĞIMIZI KAZACAĞIZ

Bu maden açılırsa sadece Uşak’ta, Kütahya’da değil Menderes Ovasında, Porsuk Ovasında, Salihli Ovasında, tüm Ege Bölgesinde hayat biteceğini iddia eden Akcura; “ Biz madene geçit verirsek bizi bekleyen kader; Açlık, susuzluk, kuraklık, yokluk ve ölüm. İki günden beri sosyal medyada karşılaşıyorum, kimi madenciler diyorlar ki, yerin altındaki üstüne çıksın şehir zenginleşsin. Soruyorum Arkadaşlar Kışladağı altın madeni 20 yıldır bu ülkeye ne zenginlik kattı, bu şehre ne zenginlik kattı, ne yaptı, ölümden, hastalıktan başka ne yaptı? Kışladağı altın madeni yerin altındaki suyu bitirdi biz geçen yıl çeşmelerimizden su aksın diye bekledik. Dolayısıyla tercih net, ya birileri zengin olsun diye biz vazgeçeceğiz ya da mücadele edeceğiz dağımızı kazanırken aynı zamanda kendi hayatımızı kazanacağız. Ya ölüm, ya yoksulluk, ya hastalık, ya da su, hayat, bu kadar” dedi.

ÇOKRAĞAN SUYUNU KORUMAK, TORUNLARINIZA, ÇOCUKLARINIZA BU BERRAKLIKTA TESLİM ETMEK ASLİ GÖREVİNİZ

Mühendisler Odası Uşak Şube Başkanı Ümit Alp de getirdiği temiz ve kirli suları örnek gösterdi. İnşaat mühendisi olarak şehirlerin sularını tedarik etmenin kendilerinin asli görevi olduğuna vurgu yapan Alp; “ ben Bu günü Çokrağan’dan gelen tertemiz suyu gönül rahatlığıyla içiyorum, fakat bir gün, bir ay, 5 yıl… ÇED raporu kabul görürse ne olur diye düşünüyorum, bu su içilemez, suyu korumak asli görevimizdir. Ya da boş bidonlarla çeşmelerde bekleriz. Yetmişli yıllarda bekledik, geçen yıl da özel bir durum oldu gene bidonlarla su bekledik. O zaman bu berrak tertemiz Çokrağan suyunu korumak, torunlarınıza, çocuklarınıza bu berraklıkta teslim etmek asli göreviniz, unutmayın.” Diye konuştu.

 Alp bu sıcakta Uşak Çevre ve Şehircilik Müdürlüğüne gelerek itiraz dilekçelerini veren ve diğer illerde ilgili yerlere dilekçelerini veren herkese teşekkür etti.

 HABER / BAYRAM ALİ KELEŞ

Editör: Zülal Karadedeli