Uşak kent Konseyi kentin konseyi olmalıdır. Malum Uşak Kent Konseyinde seçim sürecine girildi. Dernek, vakıf ve odalar temsilcilerini bildirdiler. Bu bildirimler 28.06.2019 tarihi itibariyle sona erdi. Ancak görünen o ki katılım bildirimleri bir hayli düşük.

Geçen dönemlerde belediye yönetimlerinin kent konseyine karşı tavrını gördükten sonra birçok sivil toplum kuruluşunda konseyin geleceği noktasında büyük bir umutsuzluk oluştuğu ve konsey seçimlerinden pek de bir beklentisi kalmasa da yeni dönemde olumlu yönde beklentinin olması gerektiğinin de temenni etmek gerekmez mi?

Belediye Başkanı Mehmet Çakın”ın, 27.06.2019 tarihinde Atatürk Kültür Merkezi’nde basın toplantısı düzenleyerek sürecin startını vererek ortak akla büyük önem verdiğini ve de kent konseyini bu noktada çok önemsediğini söylemesi, konseyin kentin tamamını kucaklayıcı bir yapıda olması gerektiğini belirterek önümüzdeki süreçte konseye öncelikle mekân olmak üzere tüm desteği vereceklerini ifade etmesi şahsen bir eğitimci ve sivil toplumcu olarak bendenizi ve birçok sivil toplum kuruluşunu da geçmiş dönemler dikkate alındığında kent konseyinin geleceği noktasında umutlandırıp heyecanlandırdığını da ifade etmek gerekmez mi?

Yeni dönemde Uşak Kent Konseyi; birikimli, kent adına enerji dolu ve heyecanlı insanların çokluğuyla iddialı olmalı, silik, bugüne kadar kendisinden başka kimseye faydası olmamış, konsey üyeliğini protokole yakın olma adına hedefleyen bir insan kitlesinden müteşekkil olmamalıdır. Uşak kent Konseyinin kentin konseyi olabilmesi için geçmişten ders almak da gerekmez mi?

Geçmişte kentimizde katılımcılığın, ortak aklın oluşması istenseydi; kentte yaşanan sorunlara duyarsız kalınmasına göz yumulmasaydı; ortak sorunlarımızın çözümü için ortak planlar, stratejiler ve projelerin hayata geçirilmesi istenseydi;

Uşak”da yapıcı eleştirilerin çözümün bir parçası olacağı düşüncesinden hareket ederek, uzlaşma kültürü  oluşturulmak istenseydi; kentimize ayrılan kaynakların etkili, verimli ve adil bir şekilde kullanımına katkıda bulunmak, Uşak’ta yaşam kalitesinin yükseltilmesine ve doğa ve çevre sorunlarına duyarsız kalmayıp katkıda bulunmak düşüncesi hakim olsaydı;

Kent Konseyi, kentin konseyi yapılmak istenseydi; kent konseyi yönetiminde yer almanın makam, mevki yeri, ulufe, çıkar sağlama, kazanım yeri olarak değil, fedakarlık, özveri, zaman ayırma, kendinden bir şeyler verme, üretme yeri olduğu düşünülseydi;

Kent Konseyini siyasete alet etme, siyaset yapma, çıkar ve menfaat yeri olarak düşünme yerine; tarafsız halkın, bu kentte yaşayan herkesin, sorunlarını iletebileceği, katkı koyabileceği,  tarafsız demokratik ve katılımcı bir sivil kuruluş olması düşüncesi hakim olsaydı;

Geçmişte yaşanan tüm olumsuzluklardan ders alıp, Uşak kent Konseyini aktif hale getirerek, alınacak somut kararlarla Uşak Belediyemize adeta bir can simidi olması istenseydi; tüm Uşaklılar, yerel yöneticiler, sivil toplum kuruluşları olarak, “bir kişiye düşündürüp, bin kişiye uygulatmaktan ziyade; bin kişiye düşündürüp bir kişiye uygulatma mantığı üzerine kurulan” üreten, paylaşan, ve yöneten bir Kent Konseyi olması görüşü hakim olsaydı;

En önemlisi de tüm Uşaklılar olarak, derdimizin işsizlerin, çocukların, gençlerin, kimsesizlerin, düşkünlerin, engellilerin, sokak çocuklarının, sokak hayvanlarının, çevrenin sorunları olması benimsenseydi; el ele, gönül gönüle vererek çalışma kültürü oluşturulabilseydi; Uşak Kent Konseyinin, kentin kalkınma önceliklerinin, sorunlarının tanımlandığı, tartışıldığı ve çözümler üretildiği demokratik bir platform olduğu kabul görseydi;

Kent konseyinin temel direkleri olan merkezi yönetim kuruluşları, yerel yönetimler ve sivil toplum kuruluşları arasında, yetki görev ve sorumluluklarda tam bir ortaklığın, eşitliğin söz konusu olduğu, tüm çalışmaların uzlaşma anlayışı ile sürdürülmesi gerektiği benimsenseydi; Uşak’ta bir güç birliğinin ve ortak aklın devreye sokulması gerektiği düşünülseydi; 

Uşak’ta “nemelazımcılığın, bana dokunmayan yılan bin yaşasın” mantalitesinin ve “birileri yapsın” anlayışı hakim olmasaydı; kentli olmanın ne kadar büyük sorumluluk gerektirdiğini açıkça ortaya koyan kuruluşlar olsaydı;

Geçmiş dönemlerde, hatta kuruluşundan bu yana yaşadığı kente duyarsız kalan insanların kentlerinin kalkınamadığı bilinci yerleşebilseydi; keşke Uşak Kent Konseyi seçimlerine siyaset bulaştırılmasaydı; Uşak Kent Konseyi Kentin Konseyi olmaz mıydı? Ancak kent konseyi kentin konseyi olamadığı gibi, üçüncü kez doğmadan öldü. Yani her konuda olduğu gibi bu konuda da fırsatlar değerlendirilemedi. Bu kentin hak ettiği yeri elde edebilmesi için işini bilen bu kenti ve halkını düşünen becerikli yöneticiler olması ve halkımızı sivil toplum örgütlerini bilinçlendirmesi gerektiğini düşünüyorum. Acaba yanılıyor muyum?

Gelin bu yeni dönemde, Valiliğimiz, Uşak Belediyemiz, siyasetçilerimiz, milletvekillerimiz, sivil toplum kuruluşlarımız velhasıl Uşaklılar olarak başarısızlık düşüncesini zihinlerimizden silmek suretiyle başaranları örnek alalım. Onlardan bir eksiğimizin olmadığını düşünelim. Program yapalım ve işe koyulalım. Engeller karşısında yılmayalım. Çünkü her engelin aşılacağını bilmek ve idrak etmek de gerekmez mi?

Uşak, bu yeni dönemde siyasi çıkar gözetmeden, Kent Konseyi çalışmalarını daha dikkatli yapmak zorundadır. Çünkü Kent Konseyi: Merkezi yönetimin, yerel yönetimin, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının ve sivil toplumun ortaklık anlayışıyla, hemşerilik hukuku çerçevesinde buluştuğu; kentin kalkınma önceliklerinin, sorunlarının, vizyonlarının sürdürülebilir kalkınma ilkeleri temelinde belirlendiği, tartışıldığı, çözümlerin geliştirildiği ortak aklın ve uzlaşmanın esas olduğu, demokratik yapılar ile yönetişim mekanizmalarıdır.

 Şayet Uşak, ve Uşaklılar Kent Konseyi çalışmalarını başarıya ulaştırmak istiyorsa, önce bu kuruluşun tarafsızlığını sağlamak zorundadır. Çünkü taraflı bir Kent Konseyi’nin, Uşak”a hiçbir faydası olmadığı gibi, alacağı kararlar ve önerilerde, kamuoyu tarafından da kabul görmesi mümkün olabilir mi?

Uşak gibi “nemelazımcılığın” alabildiğine yaşandığı, “birileri yapsın” anlayışının bir türlü aşılamadığı, kentte yaşayanların Uşak için birlikte çaba göstermelerinin hiç ama hiç görülmediği bir Kent için  Kent Konseyinin aktif olarak çalışmaya başlaması ile ortak hareket etme ortak aklı gerçekleştirme bilincinin Uşak’ta yerleşmesine de vesile olacaktır. Acaba yanlış mı düşünüyorum. Hoşça kalın dostça kalın!