Afganistan’lılar, Türkiye'de Suriyelilerden sonra kayıtlı resmi sayı olarak en büyük ikinci göçmen grubu....Bu günlerde Uşak’ta da Afgan Mültecileri sık sık görüyoruz.

Afganistan’ı oluşturan Türk soylu Hazara, Özbek ve Fars soylu Peştun, Tacik halkları Anadolu’ya göç ediyor.

Milli Kurtuluş Savaşımızda Kuvayı Milliye ve Mustafa Kemal Atatürk’ün büyük destekçisi bağımsız Afganistan Devleti’nin kurucusu Emanullah Han’ı birçok kişi hatırlamaz.

Afganistan ağırlıkla ( Fars soylu Peştun,Tacik ve Beluciler) ve Türk asıllı kabileler(Türkmen, Özbek ,Kırgız ve Hazaralar) ve Beluciler gibi daha birçok kavimin oluşturduğu ve çok kritik bir coğrafyada yer alan bir devlettir.

Uşak’ta ki Afgan Mültecilerle yaptığım konuşmalarda Fars soylu Peştun’lar çoğunlukta görünüyor.

8 yıldır devam eden Suriye İç Savaşı nedeniyle gelen Suriyeli mültecileri az çok anlamak mümkün ama Afgan mülteciler ne için geliyor?

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) 2018 verilerine göre Mart ayı sonuna dek Türkiye'de UNHCR'a kayıt yaptıran Afgan sığınmacı ve mültecilerin sayısı 169,919. Dünya genelinde UNHCR'a kayıtlı Afgan mülteci sayısı da 2,5 milyon.

Asya ülkelerinde toplumsal kalkınmayla ilgili araştırmalar yapan sivil toplu kuruluşu The Asia Foundation'ın (Asya Vakfı) 2017 verileri, ülkedeki memnuniyetsizliği ve göçün sebeplerini ortaya koyuyor.

Araştırmaya göre ülkeyi terk edenlerin birinci sebebi ülke içindeki güvensizlik, IŞİD ile Taliban'ın saldırıyla oluşan şiddet ortamı. Araştırmaya katılanların yüzde 54.5'i de ülkeyi terk etme istekleri olarak işsizliği gösteriyor.

Afganistan Parlamentosu İnsan Hakları Koruma Komisyonu Üyesi Ruboba Parvani, ülkeden her gün 7 bin 500 kişinin göçtüğünü,nedeninin hükümet lehine oy kullanmayanların iş bulamaması ve Batılıların etkisiyle başlayan savaş yüzünden gerçekleşiyor" dedi.

ABD'nin müttefiki Afganistan Devlet Başkanı Muhammed Eşref Gani ve Başbakan Abdullah Abdullah lehine oy kullanmayanlar, düzgün maaşlı bir iş bulamıyor. İnsanlar da daha iyi bir yaşam umuduyla yurtlarını terk ediyorlar.

Göçmenler yakalandıklarından Taliban ve DAEŞ’ten kaçtıkları için buralara geldiklerini söylemeleri gayet normal. Ellerinde bundan daha iyi sığınacak bir sebepleri de yok. Ancak işin aslı tam olarak böyle değil. Detaylı bir araştırma yapıldığında, Afgan göçmenlerin oldukça büyük bir kısmının Kabil hükümetinin kontrolündeki -yani Taliban ve DAEŞ’in olmadığı- bölgelerden geldiği tespit edilebilir.

Ayrıca Taliban savaşçılarının da içinden kış aylarında İran veya Arap ülkelerine çalışmak için gidenlerin olduğu biliniyor. Bu kişiler kışın çalışıp yazın ise Taliban saflarında Kabil hükümeti ve ABD öncülüğündeki yabancı güçlere karşı savaşıyorlar.

Afganistan’daki halkın sosyolojik yaşamı bizim alışık olduğumuz yaşam şeklinden oldukça uzak. İnsanlar, ülkelerinde bir iş imkanı olmadığı için şartlara göre kendilerine yeni bir yaşam şekli belirlemişler. Bu yaşam şeklini, “iş için zorunlu ve vakitli göç” olarak tanımlamak mümkün. Bu yaşam şekli kişilerin bağlı olduğu etnik topluluğa göre farklılık gösteriyor. Yani Peştun olanlar ile Hazara olanların çalışmaktan ve geçinmekten anladığı şeyler aynı değil.

Hazara, Tacik ve Özbekler, Peştunlara göre “daha lüks” yaşadıkları için daha fazla para kazanmaları gerekli ve bu sebeple hem İran ve Türkiye’ye göre daha fazla para kazanabilecekleri hem de daha rahat yaşayabilecekleri Avrupa ülkelerini tercih ediyorlar. Ancak pek çoğu İran’a ulaştığında fikrini değiştirip burada kalabiliyor.

Peştunların, göç olayını en fazla sistemli hale getirmiş olan kavim olduğunu söylemek yanlış olmaz. Çoğunun hayatında lüks sayılabilecek bir kavram olmadığı, sadece vasat şartlarla geçimlerini sağlamak için çalıştıklarından, iş için göç ettikleri bölgeleri de bu unsurlar belirliyor. Büyük kısmı Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri gibi yerleri tercih ederken, aynı şekilde azımsanamayacak bir kısmı da İran’ı tercih etmekte.

Ancak burada şunu ifade etmek gerekli, İran’ı tercih eden Peştunların neredeyse tamamı “ne iş olsa yaparım” şeklinde birkaç yıl çalışıp, ülkelerindeki ailelerine bakmaya çalışıyorlar. Arap ülkelerini tercih edenlerin azımsanamayacak kadarının ise kendi işleri bulunuyor. Taksicilik, kuru temizleme, tekstil, giyim vb.

Türkiye'ye göç eden Afganlıların bir kısmı 2014'te yürürlüğe giren Yabancılar ve Uluslararası Koruma Yasası uyarınca geçici koruma kapsamına alınabiliyor.

Ama göç uzmanlarına göre çoğu, kaçakçıların da teşvikiyle Avrupa'ya yasa dışı yollarla geçme arayışında.

Afganlılar İran üzerinden geliyor. İran’da Afganlıları kötü yaşam koşulları ve şiddetli bir dışlama karşılıyor. Mülteciler İran günlerini; İran’da uçan bir kuş yere düşse bunu bir Afgan öldürmüştür  diye düşünürler diye anlatıyor.

Afganistan’da bir gün bomba patlamasa, bir gün  50 kişi ölmese garip geliyor insanlara. O kadar doğal ki her gün oradaki ölümler. Ama Afganistan'da savaş yok diyor insanlar...

İran’da işsizlik ve zorla ülkelerine geri gönderme göç hareketini etkiliyor. İran’ın, Afgan mültecileri zorla Suriye’de savaştırma iddiası da Türkiye’ye göçü hızlandırıyor. Avrupa Birliği (AB) ise Afgan mülteci almıyor.

Biz şuna inanıyoruz; Afganistan'da yaşananlar ve Afganistan'dan ülkemize gerçekleşen göç, Afganistan, İran ve Türkiye'nin bir krizi değil, bir insanlık krizidir. Esas sorumluluk Afganistan'da 40 yıldır devam eden iç savaşa sebep olan ülkelerdir.

İran’da yaşayan Afgan mültecilere (2 milyonun üzerinde olduğu söyleniyor) karşı değişen politikalar ve Türkiye’nin İran sınırında güvenlik kaygısıyla 2017 yılında inşa etmeye başladığı ve bugün itibarıyla yarısı tamamlanan sınır duvarının girişi zorlaştıracağı, göçmenler ve insan tacirleri tarafından bu durumun bilinmesi. Iğdır'da yapımı devam eden duvar inşasında sona yaklaşılırken Ağrı'da yapılan duvarın da bu yıl sonunda bitirilmesi amaçlanıyor.

Türkiye’nin insani yardım hassasiyeti bazı ülkeler tarafından kendisine karşı bir stratejik silaha dönüştürülmek isteniyor. İran üzerinden Türkiye’ye gelen Afgan mülteci meselesinin arkasından ABD ve BAE gibi Körfez ülkeleri çıktı.

Taliban ve El Kaide aracılığıyla göçmenleri Türkiye’ye yönlendiren BAE, bu oyunla Türkiye’nin insani yardım hassasiyetini istismar ederek, özellikle Suriye’de işbirliği halinde olduğu komşusu İran ile arasını açmayı hedefliyor.

İran üzerinden Türkiye'ye son aylardan binlerce göçmen geldi. Ancak görünürde ‘insani’ olan bu akının bir oyun olduğu öğrenildi. Türkiye’ye dayanan Afganlıları, El- Kaide ve Taliban aracılığı ile Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) başta olmak üzere Körfez ülkelerinin özellikle Türkiye’ye yönlendirdiği ortaya çıktı. Hatta bu ülkelerin kirli planları için insan kaçakçılarını parasal olarak da desteklediği belirtiliyor. Bu oyunla Türkiye’nin ‘insani yardım hassasiyeti’ istismar edilerek özellikle Suriye’de işbirliği halinde olduğu komşusu İran ile arasının açılması hedefleniyor. ABD’nin Afganistan Büyükelçisi John Bass, Afganistan’a gittikten sonra gerçekleşen bombalı saldırıların artması ve İran üzerinden Türkiye’ye göç akını yaşanması dikkat çekici bulunuyor.

İran üzerinden Türkiye'ye özellikle 2018’in son 3 ayı olmak üzere yaşanan insan göçünde büyük artış gözleri hareketliliğe çevirdi. Kısa sürede Afgan göçmen rakamı 20 bine dayandı. Binlerce kilometrelik mesafeyi çoğu zaman yürüyerek gelen göçmenler, Iğdır, Ağrı, Van üzerinden Türkiye'ye geçti. Rakam 2018’in toplamında ise 30 bine dayanarak 29 bin 899 göçmene ulaştı. Türkiye, söz konusu göçmenlerin 7 bin 100’ünü ülkelerine uçaklarla geri gönderdi.

BAE ve Bazı Körfez ülkeleri tarafından El- Kaide ve Taliban da aracı olarak kullanılarak göçmenlerin özellikle Türkiye’ye yönlendirdiği bildirildi. Hatta bu amaç için oluşturulan organizasyon kapsamında ‘Yeter ki bu kişileri Türkiye’ye götürün’ denilerek insan kaçakçılarına para dahil her türlü desteğin verildiği belirtiliyor.

Planın bir parçası İran-Türkiye’yi karşı karşıya getirmek olarak değerlendirilirken diğer bir hedefi de ortaya çıkacak manzaralarla Türkiye’nin dünya kamuoyu önünde “insani yardım” açıdan sorgulanmasını sağlamak. Suriye iç savaşında ‘açık kapı politikası’ uygulayarak 3,5 milyon Suriyeliye kucağını açan Türkiye, Afgan göçmen oyunu ile ‘Afganlar, 300 km’lik yolu yürüyerek çıplak ayakla kat edip Türkiye’ye geliyor ve sokakta yatıyor’ algısı ile hedef gösterilmek isteniyor. Bunu yaparak da Türkiye’nin insani yardım hassasiyetini istismar etmeyi amaçladılar. Suriye iç savaşında büyük bir insani sınav veren Türkiye, bu ülkelerin son karalama çabalarına karşı İslam ülkelerindeki Müslümanların takdiri toplamış durumda. Körfez ülkeleri ise Suriyelilere yardım yapmadığı için halkları tarafından büyük tepki altında. Sahneye sürülen bu oyunla ‘Türkiye, mültecilere kötü davranıyor’ algısı oluşturularak Türkiye’nin bu üstünlüğü kırılmak istendi.

Türkiye’ye gelenlerin arasında terör eylemi gerçekleştirebilecek El- Kaide ve Taliban elemanlarının olup olmadığı merak konusu. Son dönemlerde Afganistan’da, El- Kaide ve Taliban bombalı eylemlerini artırdı. BAE ve körfez ülkelerinin ajanları bu örgüt elemanlarına yönelik ‘Türkiye size kolaylık sağlıyor. Türkiye’ye gidin’ yalanını yayıyor. Üst akıl ABD’nin, BAE ve körfez ülkelerinin ajanları eliyle Suriye krizinden sonra Afgan sorunu oluşturmayı hedefliyor. Söz konusu patlamalar ve hareketliliğin zamanlaması da ilginç. ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi John Bass’ın Afganistan’da Kabil Büyükelçisi olarak göreve başlaması ile birlikte bombaların patlamaya başladığı ve ülkenin kan gölüne döndüğü vurgulanıyor. Bass ile birlikte Türkiye’ye göçmen akını da yaşandı.

Göçmen planının Türkiye-İran krizine neden olmasını bekleyen malum odaklar, böylece Türkiye- Rusya- İran arasında Suriye’de siyasi çözüme yönelik hoşlanmadıkları etkinliği de kırmak amacıyla yaptılar.

Savaştan kaçtıkları ülkelerine gönderilme korkusuyla geldikleri İran'ı terk ederek yasadışı yollarla Türkiye'ye giren Afgan göçmenler, sınırdan geçerken Tahran yönetimine bağlı güvenlik güçlerinin kendilerine hiçbir engel çıkarmadığını söylüyor.

Afganistan'da uzun yıllar devam eden güvenlik ve ekonomik sorunlar nedeniyle milyonlarca Afgan İran'a göç etti. İran'da bir milyondan fazla Afgan göçmeni bulunuyor. Ekonomik sorunlarla boğuşan İran'da Afgan göçmenlerin varlığı zaman zaman tartışmalara neden oluyor.

Bizimle dil sorunu olmayan Özbek, Türkmen, Kırgız ve Hazar’a kökenli Afgan göçmenlerini, boşalan ve hatta çoban bulamayan hayvancılık ve tarım sektöründe istihdam edebiliriz. Ülkemiz çok önemli bir coğrafyanın kilit taşıdır. Bilinmelidir ki nüfusu 250 milyonu bulan Türk Dünyasının göz bebeği Türkiye Cumhuriyeti’dir.