Anadolu’da eskiden Yörükler yaylalara göçerken geçtikleri yerlerdeki köy çocukları onların yolarlını keserdi tabii bu eşkıyalık bağlamında değil bir eğlence şeklinde olurdu. En fazla “10” yaşındaki çocukların bir tekerlemesi vardı:

“Yörük Yörük yörüdü,

kıllı deri sürüdü,

Yörük bizim dostumuz,

 altı delik testimiz.”

Diye koşardık peşinden ve yıllar evvel eğlence için yollarını kestiğimiz göçebe Yörükleri yazacağım hiç aklıma gelmezdi, daha da ötesi küçükken bilmediğimiz ya da anlamadığımız Yörüklüğün bizim kanımızda da mevcut olduğu bir Yörük kabilesinden “Davardedesi”nden geldiğimizi öğrendiğimde çok garip olmuştum.

Şimdi dilerseniz buradan Yörüklükle ilgili tarihi ve etimolojik birkaç tahlil ve yapılan incelemeleri sizlere aktararak devam edeyim.

Yörük, göçebe şekilde yaşayan insanlara verilen isimdir. Yörük kelimesi Türkçe yürümek kelimesinden türetilmiştir. ( Yörü-mek, Yürü-mek) Anadolu'da yaylak-kışlak hayatı yaşayan Türkmen aşiretleri için de kullanılan bir terimdir aslında.  1990'lara kadar azalarak devam eden Yörüklük geleneği günümüzde orta ve batı Toroslar'da yaşayan 500’den fazla aile tarafından hala devam ettirilmektedir. Bu bağlamda biz de yarı göçebe olarak Yörüklüğümüze devam etmekteyiz. Eee, tabii bu verdiğimiz sayı tamamen göçebe olarak yaşayanlardır. Buna da dikkat etmenizi isterim.

Yörükler sadece Anadolu sahasında değil Orta Asya’nın bütünde var olan geniş bir yelpazeye yayılmış aslında en büyük boydur.  Azerbaycan'da, Kazakistan'da, Balkanlarda hatta Sibirya'da bile Yörüklere rastlanabilir. Şuan Türkiye’de sadece çadırda yaşayan Yörük sayısı net olmamakla birlikte çok az olduğu bilinmektedir.  Ancak Yörükler konar göçerlikten yarı göçebeliğe geçmişler kışları daha çok asıl mekanlarında yazları da bazen aynı bazen farklı yaylalarda yaşamlarını sürdürmeye devam etmektedirler Asya'da bile  devam eden bölgeler bu şekilde bölgeler olduğu tespit edilmişti. Sibirya'daki Durkhalar da, göçlerini Ren Geyiklerine yüklerini yükleyerek yapmaktadırlar. Sibirler’de zaten Türk kavmidir. Bildiğiniz gibi, Oğuzlar; Bozoklar ve Üçoklara bunlar da altı kola ve yirmi dört boya ayrılmaktadır. Tabi tarihten beri bu kollar da dallanıp gürleşmiş, çoğalmışlardır. Yörüklük bir yaşam biçimi, bir kültür olmakla beraber aynı zamanda tüm bu Oğuz'a bağlı parçaların ortak adıdır.

Yörük obaları, Türk boylarının dâhil olduğu dört ana gruptan “Karluk” ve “Oğuzlara” bağlıdır Türkler dört ana gruptur. Bu dördüncü grubu göçebe ve konargöçer, hayvancılık yapan Bozkır ve Yayla Türkleri oluşturur, Avşar, Bekdik, Kaşgay, Kazak, Kırgız, Türkmen ve Yörükler gibi.

Oğuzlar önce Bozoklar ve Üçoklar olmak üzere iki gruba ayrılır. Bu iki grupta da 12’şerden 24 Oğuz boyu vardır. 24 Oğuz boyundan Türkmen grubuna dâhil edilebilecek boy sayısı en çok 11’dir. Bunlar: “Alayundlu (alaca atlı, iyi atlı), Bayat, Beydili, Çavuldur (Çavdarlı, Cavdır), Döger, iğdir, Kayı (Karakeçili), Kınık, Salur (salar), Yuva ve Yüregir'dir. Oğuzların tamamının ‘Türkmen’ kabul edilmesi tarihi bir yanılgı varsayılabilir.”

Avşar'larda Oğuz Boyudur lakinYörükler, Azeriler, Kaçarlar ve diğer (9) Oğuz Boyu; "Alkaevli, Bayındır (kolları;Akkoyunlu, Abdal, Evci), Bügdüz, Cepni ve Tahtacı , Dodurga, Eymür, Kargı, Kızık, Peçenek (Boşnak) " gibi Türkmen değildir. Yörükler halıcılığı Türkmenlerden öğrenmişlerdir. Türkmenlerin halısı, Yörüklerin ise kilimi meşhurdur. 

 Aslında Yörüklük bir kavramın adıdır, ancak zamanla kavram etnisiteleşmiş bir nevi bir kavim, ırk, bir topluluk haline dönmüştür. Yörüklükle ilgili çok fazla tanım olmakla birlikte en önemlisi Yörüklerin mücadeleci gücü yılmayan bıkmayan usanmayan önüne çıkanı yıkan, deviren, zorluklara, güçlüklere rağmen işini beceren, verilen görevi yerine getiren anlamında kullanıldığıdır.

Anadolu’nun birçok yerinde Yörüklere rastlamak mümkündür. Yazırlı obası, Adana, Kozan, Kahramanmaraş, Kayseri, Konya, Akşehir, Edirne, Isparta, Burdur, Koyulhisar (Sivas), Edremit, Ankara, Korkuteli, Kumluca, Finike, Çorum, Denizli, Gaziantep, Tekirdağ,,. Kurşunlu, Kelkit, Aydın, Kütahya, Eskişehir ve Bolvadin'e iskan edilmişlerdir. Özelikle Karaman ve çevresi hem Türkmen hem Yörük’tür . Zamanla Türkmen boyları ve Yörük boyları “boy” temsil niteliğini çeşitli iç ve dış mücadeleler sonunda yitirmiş ve “oba” adı olarak kullanılmaya başlanmıştır.

Ulukışla (Niğde), Aslanköy ve Erdemli (Mersin) ,  Çatköy, Ayrancı  (Karaman), Halkapınar, Ereğli (Konya) arasındaki Orta Toroslar Bölgesinin adı “Bolgar” dağları idi (şimdiki adı Bolkar'dır). Bolkar dağının eteğinde hala yayla kültürü en güzel haliyle devam etmektedir. Ayrıca başka bir çalışmamızda burayla ilgili efsaneler, mitler ve kültürel dokuyla ilgili geniş bir çalışma da yapacağız. Bolkar dağıyla ilgili tüm merak edilenlere yerinde araştırıp cevap bulacağız. Çünkü Bolkar dağı hem geçmişi hem de bugünü itibariyle önemli bir yerde stratejik bir konumda olmuştur.  Buradaki yaylanın adı Bolgar Yaylası ve yüksekçe bir tepesinin adı ise Bolgar Bozoğlan’dır. En tepesinde dağa adını verdiği inanılan Bozoğlan (yatır, ermiş vb.) mezarı ve hemen yanı başında tepenin zirvesinde bulunan su kuyusu mevcuttur. Bu vesileyle burada da yerinde bir inceleme yapmayı düşünmekteyiz. Yine Adana, Kahramanmaraş ve Mersin’e iskân edilen “Bolgarlı” adlı bir Yörük obası vardır. Orta Asya’daki Aladağ, Altay, Tanrı (Tiyenşan) dağlarında ve Bozkırlarda Yörüklerle aynı boydan gruplar vardır ve de olması gerekir.

"DÜNYADA HER İNSANA PRANGA VURABİLİRSİN LAKİN BİR YÖRÜK MUTLAKA O PRANGADAN KURTULMANIN BİR YOLUNU BULUR. ÇÜNKÜ ÇILGINDIR."

Bugün 13. Banaz Bulgaz dağı “Yörük Festivaliyle” ilgili izlenimlerimizi aktarıp Yörük kültürün geldiği son noktayı anlatmaya çalışacağız. Sizleri bilimsel bir yazının içine sokup bunaltmamaya gayret etmeye çalışıyoruz ancak bilimsellik olmadan da çoğu şey eksik veya anlamsız olduğu yadsınamaz. Zaten bilimsel kısmı yukarda bitirmiş olduk.

Festival sabahın erken saatlerinde başladı bizde tasımızı tarağımızı toplayıp düştük yollara, Uşak’tan Banaz’a varmadan yoldan ayrıldık sola yukarı doğru, yolun belli bir kısmına kadar taş döşenmiş ve oldukça şıktı. Ancak bir yerden sonra sizi hem muhteşem bir yeşillik hem de tozlu yollar karşılıyor, Bulgaz dağı Üzeyir Yaylası eteklerine vardığımızda o muhteşem Yörük kültürünün hemen hemen her şeyini görmek mümkündü. Sabahın ilk ışıklarıyla insanlar yaylayı doldurmuş çoluğunu çocuğunu alan Yörükler, kendini Üzeyir Yaylası’nın muhteşem doğasına bırakmıştı. Öyle bir kalabalık vardı ki resmi rakamlara göre “yüz bin” civarında katılım vardı. Yörüklerin bu denli kültürlerine sahip çıkmaları bir Yörük olarak beni ayrıca mutlu etmişti. Her yer de bir panayır havası mevcuttu. Yörük kültürüne ait ne varsa bulabileceğiniz bir yer olarak düzenlenmişti. Çeşmelerden “tarhana” çorbası ve soğuk “şerbet” akıyordu. O denli nefis hazırlandıkları belliydi. Tarihi gelişim içinde Yörükleri anlatmaya çalıştığımız üst paragraflardaki neredeyse her bölgeden gelen Yörükler vardı. Hatta Orta Asya’dan gelen Başkırtlar’ı (Başkurtlar) bile görmek mümkündü. Cirit müsabakaları nefes kesti. Ok atıcılık yarışmaları muhteşemdi. Denemeden edemedim(!)  Dünyada her insana pranga vurabilirsin lakin bir Yörük mutlaka o prangadan kurtulmanın bir yolunu bulur. Çünkü çılgındır. Hiçbir şey yapamazsa alır da gider başını, “bir at bir avrat bir silah” Yörüklerin asimile olmaları diğer etnik yapılara göre daha zordur çünkü bir “Yörük’le” karşılaştığınızda ona mutlaka hayran olur ve belki de asimile etmeye gittiğiniz bir Yörük’e asimile olmuşsunuzdur. Bir de Yörükler bulundukları ortamlara çabuk ayak uydurmaları çevreyi hemen benimsemeleri onları diğerlerinden ayırır. Her yıl düzenli olarak yapılan bu şenliklere tüm “Yörükler” ve bu kültürü merak edenler mutlaka katılmalı.

  Yararlanılan Kaynaklar:

- Cenuptaki Yörükler

- Meydan Larousse