Bilim adamı olmanın gereği nedir?

Abone Ol

Değerli Okurlar! Bilim adamlığı disiplin, olağanüstülük, gerçeklik ve erdemlilik göstergesi değil midir?  

Bilim alanında verilen “Nobel Ödüllerinin” hiç birinin tartışma konusu yapılması da düşünülebilir mi? Bakınız! 2015 yılında ilk defa gerçek anlamda bir Nobel ödülü bir Türk”e verilmiş oldu. Bilindiği üzere Mardin”li Aziz Sancar”ın arkadaşlarıyla birlikte DNA hasarlarının iyileşme süreçleriyle ilgili çalışmaları için ödüle layık görüldüğü açıklandı. Sancar, vücudumuzun günün belirli saatlerinde DNA hasarlarını onardığını ispatlamış.

Düşünebiliyor musunuz? Kuvvetli bir şüphe ve bu alanda dört yüz araştırma ve Nobel. Dile kolay değil mi? Bilimin, şüpheyle başlaması, ortaya atılan iddiaların kanıtlanabilmesi için amansız bir araştırmayla devam etmesi de gerekmez mi?  

Bilim adamlığı bir disiplin işi, araştırmalarda başarıya ulaşılması için bir olağanüstülüğün göstergesi de değil midir?  Sancar”ı ve şahsında tüm  bilim insanlarını hayatımıza sağladıkları katkıdan dolayı tebrik etmek de gerekmez mi? Sancar bize aslında  Nobel Ödülü”nün yanında erdemliliğin  ne olduğunu öğrettiğinin farkında mıyız?

Acaba bu bilge yurttaşımızın halkımıza moral vermek, toplumsal kardeşliğimizi yüceltmek için daha iyisini yapması beklenebilir mi? Aldığı bu ödülle Sancar”ın devletini, milletini, Cumhuriyeti, Atasını ve Anadolu insanını kısa sürede ihya ettiğinin de farkında mıyız?

Bu erdemlilik davranışını bizlere sadece doğruları hatırlatarak gerçekleştirdiğinin; hırsızlık yapmadan, hak yemeden, sömürmeden mutlu olunabileceğini hatırlattığının da farkında mıyız?

 Sözün özü: Sancar”ın, bilim adamlığının bir gereği olarak, bilginin ve bilgeliğin gücünü ortaya koyarken, hayatın sadece dizi karakterlerinden ya da futbolcuların yaşamlarından ibaret olmadığını ortaya koyduğunun da farkında mıyız?