Uşak’ta Osmanlı döneminden kalan miraslardan biri olan Mendepazarı’ndaki Karaali Camii, önündeki avlusu ve oluşturulan meydanla vatandaşın dinlendiği bir alana da dönüştü.
UŞAK’TAKİ OSMANLI DÖNEMİ MİMARİSİ VE ADANALI MEDRESESİ’NİN BULUNDUĞU ALAN
Uşak’ın göbeğinde bulunan Karaali Camii, kentin gözbebeklerinden biri olarak dikkat çekiyor. Bazı kaynaklara göre 1519 yılında inşa edilen Karaali Camii’nin adını Kara Ali isimli bir zattan aldığı ifade ediliyor. Camii’nin duvarındaki bilgi notunda, “Caminin yapısını Kara Ali adında bir zatın yaptırdığı söylenir. Kârgir yapılı dört muhkem dükkân üstüne oturtulmuştur. Doğu, batı ve kuzey yanlarında geniş sahası vardır” ifadesi dikkat çekiyor. Caminin batı yanında kalan gövdeli minaresinin giriş kapısı üzerindeki kitabede de bazı bilgiler yer alıyor. Burma camiinden daha yaşlı olan ve 55 yıl önce yapıldığı bu kitabede yer alıyor. Kitabede, “Selâmladığımız peygamberimiz dedi ki, ezan vakti konuşmayınız” yazıyor. Kitabe aynı zamanda Türk’ün yazı ve süsleme sanatının şaheser örneklerinden biri olduğu ifade ediliyor. Cami binasında ilk yapılışta dam denen toprak örtü varken, kentin geçirdiği ve 1867, 1894 ve 1922 yılındaki yangınların ardından, toprak örtünün yerini kiremit aldı. Caminin girişindeki bilgi notunda, şu ifadeler de dikkat çekti: “Kareler Camii’nin son cemaat yerinin esaslı tamiri, avlusunun plâkalanması, abdestlik teşkilatı, köşelerinin ağaçlandırılması gibi işleri Mustafa Sallantı hocamızın öncülüğü ve halk iânesi ile yaptırılmıştır”.
CAMİİ SAHASIINDA ADANALI MEDRESESİ DE BULUNUYOR
Ayrıca Karaali Camii’nin içinde, Adanalı Medresesi bulunuyor. Daha önce yıkılan Medrese’nin bulunduğu kısma fidan döşenerek cami muhiti yeşertildi. Kütüphane halen duruyor ve Feyzgâh-ı Ârifîn adıyla bilinen bu kütüphane için şu bilgiler paylaşılıyor:
“El-Ezher Üniversitesi mezunu, Hıdiv Ders-i Âmmi ve Uşak Ders-i Âmmi olarak görev yapan, Kuvâ-yı Milliyeci kimliğiyle Aydın mebusluğu yapan, İstiklâl Savaşı gazisi ve İstiklâl Madalyası sahibi, Divriğili Yedi Karındaş Oğulları ailesinden Rıdvan Paşazâde Müderris Hacı Ahmet Okur Efendi tarafından 1909 yılında yaptırılmıştır. Kütüphane, daha sonra kızı Türkolog Münevver Okur Meriç ile torunları Avukat Dr. Yiğit Okur, iktisatçı Ahmet Okur ve Avukat Mehmet Okur tarafından 1999 yılında onarılmıştır.”