Dünyaca ünlü ve aslen Uşaklı olan ressam Prof. Dr. Devrim Erbil, Uşak’ın büyük bir halı müzesine ev sahipliği yapması gerektiğini ifade etti. Uşak’ın Bakü’deki gibi büyük bir halı müzesine ev sahipliği yapması durumunda, kentin dünya çapında tanınacağını dile getiren Erbil, “Bir belediye başkanı, bir vali, bir rektör isterse mucizeler yaratabilir. Eskişehir’de Büyükerşen’in yaptıkları örnek olabilir” dedi.

Dünyaca ünlü ve aslen Uşaklı olan ressam Prof. Dr. Devrim Erbil, Uşak’ın büyük bir halı müzesine ev sahipliği yapması gerektiğini ifade etti. Uşak’ta doğduğunu ve 4 yaşına kadar kentte yaşadığını ifade eden Erbil, İbrahim Ethem Karahan’ın hazırladığı “Şehir Konuşmaları” isimli programa konuk oldu. urada kent için çağrıda bulunan Devrim Erbil, Uşak’ın Türk dünyasını temsil edecek büyük bir halı ve kilim müzesine ev sahipliği yapması durumunda, tüm eserlerini bağışlayacağının sözünü verdi. Erbil, “Bir belediye başkanı, bir vali, bir rektör isterse mucizeler yaratabilir. Eskişehir’de Büyükerşen’in yaptıkları örnek olabilir” dedi.

Devrim Erbil, “Ben Uşak’ta doğdum ve burada çocukluğum 2-4 yaş arasında geçti. O zaman evlerin kapıları büyüktü ve girdiğimizde sağda ve solda halı tezgahları vardı. Halalarım halı dokurdu, 1 tezgahta 2 veya 3 kişi olurdu. Daha sonra halının ne kadar önemli olduğunu gördüm ve hissettim. Halı resimleri yapmaya başladım. İnsanın çocukluğundaki belleğinde, kentin önemi büyüktür. Bunun etkileri daha sonra mesleğinde ortaya çıkıyor. Onu ben hep düşünürdüm ve nasıl dokunuyor diye, gider seyir ederdim. Uşak’ta 2 katkı büyük evler bahçeler vardı, çömlek kebabı aklımda kalmış. 2 yaş kültürel değerleri tanımak için yeterli değil. Zamanla Uşak halısının değerini ve Uşak’ın kendine özgü değerleri için içimde bir sıcaklık doğdu. Buraya uzun yıllar sonra geldim. İstanbul’da akademide okudum ve profesör olmam bile 1980’dedir. 40 yılı aşkın bir süredir profesörlük hayatım var. AKM’nin ilk açılış sergisini yapmak bana nasip oldu. O zamanki belediye başkanı geldi ve kent için bir sergi yapmamı istedi. Büyük bir heyecanla geldim ve burada ilk sergiyi açmanın heyecanı ve mutluluğunu duyuyorum. Çocukluğumdaki anılar çok değil” dedi.

UŞAK’A TÜM ESERLERİMİ BAĞIŞLAMA SÖZÜ VERİYORUM

“Halam bana 1 halı yollamıştı ve üzerinde bir eşek vardı. Bu benim için çok değer ve anlam taşıyor. Halam bana bir sünnet hediyesi yapmıştı ve her an yanımda” diyen Erbil, şöyle konuştu: “İleride bir müze açacağım ve eserlerimin yer aldığı bir müze olacak. Uşak bana önerirse, Uşak’a eserlerimizi veririm. Böyle bir müze burada düşünülürse, tüm eserlerimi veririm.  Uşak’a çağdaş olmak, modern olmak yakışır. Yenilik ve yaratıcılık yakışır. Ben halı tutkusunu hep içimde yaşadım ve biz de atölyeler vardır. Fakat neden bir halı atölyesi yok dedim. Biz öğrencilerin meslek bilgileri kadar teknik bilgiler de edinmesini isteriz.  Bunun için çalışmalar yaptık, fakat çocuklar gelip halı dokuyacağını sandılar. Fakat biz orada halı sevgisini vermeyi amaçlamıştık. Burada bunu pek başaramadık ama her zaman halıyı anlattım. Türkiye’nin hemen her bölgesinde halıcılığı inceledim ve gezdim. Çok sevdiğim için gezdim ve güzel bir koleksiyonum var. Burada büyük bir halı müzesi açılsın istiyorum”.

UŞAK MÜZECİLİKTE ÇAĞ ATLAYACAKTIR

Mevcut halı ve kilim evinin yeterli olmadığını belirten Erbil, “Halı evinin ilk fikir babası benim, gayet güzel ve düzenli yönetiliyor. Ama çok az bir örnek var. Bunu biraz daha genişleterek, Uşak halılarının hem geçmişi, hem de günümüzü anlatan bir eser çok daha önemli. Bizler müzeyi genişletmemiz lazım. Bütün Türk topraklarında, hala halı dokumak çok yaygın. Bir çok Türk firması, el emeği ucuz diye orada halı atölyesi açıp dokutuyorlar. Oradaki ırkdaşlarımızın da katıldığı büyük bir müze yapılmalı. Ben böyle bir müzeyi Bakü’de gördüm, inanılmaz bir müzeydi. Bütün Karabağ bölgesindeki halıları toplamışlar ve Avusturyalı bir mimar güzel bir proje yapmış. İçinde çok güzel bir konsept uygulanmış. Komşu Türk ırkından olanların da halılarını içeren ve tüm Anadolu’yu kapsayan bir halı müzesi, Uşak’ı bambaşka kılar. Uşak’ta müzecilik çağ atlar” diye konuştu.

KENTİ YÖNETEN VALİ VEYA BELEDİYE BAŞKANI MUCİZELER YARATABİLİR

Belediye başkanı telefon etse, 1’er 2’şer halı istese hepsi verirler. Kimse vermiyorum demez. Halıcılık bizim kültürümüz ve özümüz. Bunlar Türk sanatçılarının olduğu kadar, geleneksel sanatlara yer veren üniversitelerin de işi. Benim atölyeme Haydar Aliyev’in kızı Leyla da gelmişti. Onlarla birliğimizi bütünlüğümüzü korumak, kültür bütünlüğü içinde destek olmak zorundayız. Onlar için de Türkiye Cumhuriyeti çok yol kat etti. O yüzden örnek olmalı, buradaki müze hepsini geçmeli. Burası çok zengin ve örnekleri var. Buradaki her motifin ve rengin bir hikayesi var. Bir tek şu sözle, bu konuya bir sınır çizmek istiyorum. Halı, Türkler’in dünya sanatına armağan ettiği bir tekniktir. Türkler insanlığa bunu hediye ettiler. Bu nedenle buna sahip çıkmamız gerekiyor” dedi.

Erbil, şöyle konuştu: “Kentin sorumluluğu için sadece olumsuzlukları değil, olumlu olan işleri de görebiliriz. Bir belediye başkanı, bir vali, bir rektör isterse mucizeler yaratabilir. Eskişehir’de Büyükerşen’in yaptıkları örnek olabilir. Teoman Ünüsan ismini duydunuz mu? Ben de duymadım ve Mersin’e gittim, oraya sanat galerisi, kültür merkezi yapmış. Kimdir diye bakınca, baktım ki oranın valisi. Bir vali isterse kentte çok büyük mucizeler oluşturabilir. Ben böyle çalışkan vali ve kaymakamların kendi kentinde bunları yapmaları gerekiyor. Burada bir ışık varsa, orda sanat bir yol bulmaya çalışıyor demektir.”

Editör: TE Bilişim