Bir araştırmacı Gazeteci her şeyiyle toplum ve kamu yararına çalışmalıdır. Devlet ve ona bağlı kurumların öncelikli görevi insan yaşamını kolaylaştırmak ve sosyal refahı arttırmaktır. Ne yazık ki günümüzde bazı devletler ve ona bağlı kurumlar halkın refahıyla değil, şahsi çıkarlarıyla ön plana çıkıyor. Ben bir araştırmacı gazeteci olsaydım kesinlikle belediyelerdeki yolsuzlukları ve üstü kapalı rantçılığı araştırırdım. Ülkemizde ve dünyada bir çok belediye halka hizmeti maliyetinin çok daha üstünde sunuyor. Mesela yoksul bir aile belediyeden erzak yardımı aldığında kendisine yardım edildiğini zannediyor, peki durum böyle mi tabii ki değil. Aynı belediye yaptığı yardımı su faturasını gereğinden fazla şişirerek geri alıyor. Hatta şöyle de diyebiliriz; belediye bir iş yaptığında 1 milyon liralık bir işi 5 milyon liraya yaptırıp arada farkı kara para şeklinde aklayabiliyor. Peki bu para kimin cebinden çıkıyor ? El cevap; Milletin. Yani belediye başkanları ve onların yardakçıları servetine servet katacak diye su faturasına ödeyemeyen Ahmet amca veya Fatma teyze daha çok borçlanıyor ve daha çok sıkıntıya düşüyor. Peki bu haksızlığa kim dur diyecek, tabii ki araştırmacı gazetecilerin çabaları ve bürokrasinin halkçı mensupları..

Peki her şey iyi hoş ama bu yolsuzlukları nasıl ortaya çıkaracağız, her şeyi kanunlara ve anayasaya uygun yapıyorlar dediğinizi duyar gibiyim. Bunun da bir çözümü var, bir kere her yasal olan meşru değildir evvela bunu anlamamız gerekiyor. Mesela belediyede bir ihale olacak ve başkan 2 milyonluk daha uygun teklif veren bir şirket varken işi akrabası veya kendisine yandaş olduğu gerekçesiyle 3 milyona başka şirkete veriyor. İşte burada gizli bir yolsuzluk var üzeri örtülmeye çalışılıyor. Başkana bu soru sorulduğunda ise " bu firma daha kaliteli bir iş yapacak" gibi klasikleşen bahaneyi söylüyor ve yolsuzluğa kılıf uyduruyor. Ben bir araştırmacı gazeteci olsaydım işe direk sayıştay raporlarını inceleyerek başlardım. Çünkü o raporlarda kime ne kadar ödeme yapıldığını görebilirsiniz. Daha sonra belediye meclis üyeleriyle görüşür konuya şeffaflık kazandırmak için uğraşırdım. Sonra ise ihaleyi daha uygun fiyata kazanamayn firmaya gider kazanan şirketten bir eksiklerinin olup olmadığını inceler ve sorardım. Bütün verilerimi toplayıp inceledikten sonra araştırmalarımın bir yolsuzluğa çıktığından emin olduktan sonra geriye tek bir şey yapmak kalır; kamuoyu oluşturmak.

Sonuca geldiğimizde artık kendimden emin bir şekilde bununla ilgili bir haber yapardım, bu haberin ulusal ve yerel basında yer alması için çaba gösterirdim. Ayrıca konuyu sorumlu bakanlık olan İçişleri bakanlığına da bildirirdim. Haber yayıldıkça şehirde farkındalık daha çok artacağı için bir kere o belediye başkanı ciddi bir oy kaybedecektir ve bir daha ki seçimlerde halkın güvenini kazanamayacaktır. İçişleri bakanlığı da bir soruşturma açarsa yolsuzluğun muhattabı olan başkan ceza alma, görevden azledilme gibi yaptırımlarla karşılaşacaktır. En önemlisi ise bu olayın açığa çıkması sayesinde diğer belediye başkanları üzerinde de bir baskı oluşturacağı için yolsuzluk ve rant konusunda bütün ulusa büyük bir gözdağı verilmiş olacaktır. Bu da özellikle muhtaçların, yoksulların ve halkın parasının halka hizmet için kullanılmasına olanak sağlayacaktır. Bir gazeteci için ulusal çıkarlara hizmet halk nezdinde mutlaka önemli ve değerli olacaktır. Başta ülkemiz ve dünyada belediyelerde yolsuzluğun hiç olmamasını temenni ederek görevimin sonuna gelmiş olur ve gururla kafama yastığa koyardım.