Dökmeci  Mende Pazarındaki dükkanında dedesinin diktiği çınar ağacının dibinde dördüncü nesil olarak esnaflık yapmaya devam ediyor. Dökmeci burada  bileme işleri, bilumum kaynak işleri, ufak tefek torna işleriyle uğraşıyor.

Çanakkale’ye daha önce gittiğini ancak  dedesinin terhis belgesinde inceleme yapılması için bir kez daha gitmek isteğini aktaran Dökmeci; “ Nasip olursa Çanakkale’de müzede hem dedemizin kütüğünü çıkartacağım hem bu terhis belgesini inceleteceğim. İnşallah en yakın zamanda” dedi.

Dedesi hakkında bilgiler veren Dökmeci ; “Birinci dünya savaşında Çanakkale cephesinde savaşmış, Şam, Bakü’ye kadar gitmiş en son Yemen’e giderken Şam boğazı kesilince geri gelmiş, 7 sene bir fiil görev yapmış. Allah onlardan razı olsun, onlar olmasa idi zaten bizler olmazdık. Allah devletimizi milletimizi ilelebet korusun. Yerin altında dahi olsa bizim başımızda olduktan sonra bizlere bir şey olmaz.” Şeklinde konuştu.

Dökmeci dedesini 1968  yılında kaybettiklerini, o dönemlerde küçük yaşlarda olmasına rağmen onu çok iyi bir şekilde hatırladığını söyledi. Dedesinin anlattığı savaş hikayelerinin aile içinde nesilden nesle aktarıldığına değinen Dökmeci onun Çanakkale savaşındaki bir anısını babasından duyduğu şekliyle anlattı; " Dedemiz Çanakkale savaşında ama 13. Alay ama 24. Alayda (bunu Çanakkale’ye bir daha gittiğimde tam olarak öğreneceğim Alay Komutanı Mehmet Nuri Beyin postasıymış yani emir eriymiş. Savaşta İngilizler balon  uçuruyorlarmış, bildiğimiz bu Ürgüp’teki uçurdukları balon gibi  onun bir değişik versiyonunu.  Tepeye çıkıyormuş bizim mevzilerin hepsini görüyormuş ve gemilere bildiriyorlarmış, gemilerde bombalıyorlar . Bizim kullandığımız tüfeklerin menzili yetersiz geliyormuş. Bir gece aralarında bir plan yapmışlar , zaten mevziler birbirine yakınmış arkadaşlarından biri onların mevziine sürüne sürene gitmiş tüfeklerin ucu mazgaldan dışarıdaymış ikisini üçünü çekmiş almış.  Kendi tüfekleriyle o balonu birkaç sefer vurunca bir daha çıkarmamışlar. Babamdan dinlediğim ve bende kalan hatıralar bunlar.  Bunlar gerçekler, bu vatan nelerle kurtulmuş. Allah onlardan razı olsun”

Çanakkale Savaşındaki Balon Kullanımı Hakkında;

İtilaf güçleri, 25 Nisan’da asıl kuvvetlerini Seddülbahir, Arıburun ve Kumkale’den çıkarırken, Bolayır ve Beşike kıyılarında Türk savunmasını yanıltmayı amaçlayan gösteri çıkarmaları yapmıştır. İtilaf güçleri hava gücünü bölerek kullanmayı yeğlemiştir. Kumkale’ye 2 uçak, Seddülbahir için Bozcaada Uçak Meydanını, Arıburnu için “Ark Royal Tayyare Gemisi”ndeki uçakları tahsis etmiştir. “Manica Uçak Gemisi”nde bulunan sabit balonu ise topçu atışlarını tanzim için kullanmıştır. Manica’da bulunan balonlar 200 mt.’ye kadar yükselerek gemilerin Türk mevzilerine yönelik atışlarını tanzim etmekte oldukça faal görevler yapmıştır. Türk gaziler bu durumun kendilerine çok pahalıya mal olduğuna anılarında yer vermiştir.

Çanakkale Savaşı’nda İtilaf güçlerinin yararlandığı önemli silahlardan biri şüphesiz balonlar olmuştur. Balon ile Türk tarafının havadan keşfi yapılarak Türk ordusuna ait uçak ve gemilerin hedef olabilmesi için yönlendirme yapılmıştır. Gazilerden Ahmet Başaran anılarında “Düşman… denizden balon kaldırıyordu. O zaman asker arasında balon çıkıyor derlerdi. Balon çıktığını görünce biz saklanırdık. Çünkü bizi görürmüş balondan… Toplar patlamaya başlardı ardından.” ifadeleriyle tanımlamaktadır.

Çanakkale Zaferinin 100. yılında şüphesiz çıkarılacak birçok dersler bulunmaktadır. İtilaf güçleri Çanakkale’ye yalnız hava gücü için birçok yeni sistemi uygulamışlardır. Bunlar; son sistem uçaklar, balonlar ve Ana Uçak Gemileridir. Oysa Türkler burada Almanlardan aldıkları uçaklar ve savaşın henüz başlarında muharebeler olduğu için daha önce envanterinde bulunan uçaklarla hava faaliyetini sürdürmüştür. O halde kesintisiz bir harekâtın sürdürülebilirliği ve bağımsız hareket edebilmek için milli hava harp sanayinin barış şartlarında kurulması gerekir. Taktik uygulamalar bazen stratejik hedefleri etkisiz hale getirmekteyse de teknolojinin gelişmesi ile stratejik hedeflerdeki sapmalar geçmişe göre oldukça minimize edilmiş durumdadır. Bu sebeple milli olmak kaçınılmaz hale gelmektedir. ( Kaynak; Çanakkale Cephesinde Türk Hava Harekâtı / Çanakkale Araştırmaları Türk Yıllığı Yıl: 13, Bahar 2015, Sayı: 18, ss. 349-383, 100. Yıl)

HABER / BAYRAM KELEŞ

Editör: TE Bilişim