Uşak Çevre Gönüllüleri Derneğinin söz konusu başvurusu üzerine Yüksel Doğa Koruma ve Milli Parklar Müdürlüğünün 14.02.2020  tarih ve 22802673-045.1 sayılı yazısında Tarım ve Orman Bakanlığı 5. Bölge Müdürlüğünden bahse konu yerle ilgili olarak çalışma yapılması istendi.  Yazıda; “ İlgili dernekle irtibat halinde, söz konusu sahanın 2873 sayılı milli parklar kanunu kapsamında incelenmesi, sahanın milli park kriterlerine haiz olduğunun tespiti halinde düzenlenecek etüt raporunun Genel Müdürlüğümüze gönderilmesi, aksi halde ilgili derneğe ve Genel Müdürlüğümüze bilgi verilmesi hususunda, Gereğini rica ederim” ifadeleri kullanıldı. 

Konuyla ilgili olarak açıklama yapan Uşak Çevre Gönüllüleri Derneği Hasan Yüksel halen bölgede başta altın ve gümüşü olmak üzere 15 adet maden arama ruhsatı verildiğini ve bunların faaliyetlerine karşı teyakkuzda olduklarını vurguladı. Murat Dağının sadece Uşak’ın değil 15 milyona yakın insanın yaşam kaynağı olduğunu hatırlatan Yüksel burada yapılacak herhangi bir maden ocağının yapacağı patlatmalarla fay hatlarını harekete geçirebileceği gibi yer altı sularının da yönünün değişmesine yada daha derinlere inmesine neden olabileceğini vurguladı.

Daha önce bir altın madeni hakkında açılan davaya müdahil olduklarını aktaran Yüksel bu dava kapsamında dokuz ayrı daldan katılan dokuz uzman tarafından oluşturulan bilirkişi raporunda Murat Dağı’na bir çivi bile çakılamaz dendiğini hatırlattı. Kararın emsal teşkil ettiğini söyleyen Yüsel Çevre Gönüllüleri Derneği olarak Murat Dağı’nda maden açılmaması için ellerinden geleni yapacaklarını sözlerine ekledi.

Murat Dağı’nda buluna ve 50 milyon yıllık Sekoya ağaçlarının bulunduğu fosil ağaç ormanı hakkında da konuşan Yüksel bu bölgenin korunarak sit alanı ilan edilmesine tam destek verdiklerini belirtti. Böyle değerlerin kıymetinin bilinmesi gerektiğini dile getiren Yüksel Türkiye’de çok az görülen fosil ağaç ormanlarından birinin  Murat Dağı’nda olmasının burayı değerli hale getirdiğini ifade etti.

2873 SAYILI KANUNUNDA YER TANIMLARI ŞU ŞEKİLDE YAPILMAKTADIR;

a) Milli park; bilimsel ve estetik bakımından, milli ve milletlerarası ender bulunan tabii ve kültürel kaynak değerleri ile koruma, dinlenme ve turizm alanlarına sahip tabiat parçalarını.

b) Tabiat parkları; bitki örtüsü ve yaban hayatı özelliğine sahip, manzara bütünlüğü içinde halkın dinlenme ve eğlenmesine uygun tabiat parçalarını,

c) Tabiat anıtı; tabiat ve tabiat olaylarının meydana getirdiği özelliklere ve bilimsel değere sahip ve milli park esasları dahilinde korunan tabiat parçalarını,

d) Tabiatı koruma alanı; bilim ve eğitim bakımından önem taşıyan nadir, tehlikeye maruz veya kaybolmaya yüz tutmuş ekosistemler, türler ve tabii olayların meydana getirdiği seçkin örnekleri ihtiva eden ve mutlak korunması gerekli olup sadece bilim ve eğitim amaçlarıyla kullanılmak üzere ayrılmış tabiat parçalarını, İfade eder.

AYNI KANUNUN 14. MADDESİNE GÖRE BU KANUN KAPSAMINA GİREN YERLERDE;

a) Tabii ve ekolojik denge ve tabii ekosistem değeri bozulamaz,

b) Yaban hayatı tahrip edilemez,

c) Bu sahaların özelliklerinin kaybolmasına veya değiştirilmesine sebep olan veya olabilecek her türlü müdahaleler ile toprak, su ve hava kirlenmesi ve benzeri çevre sorunları yaratacak iş ve işlemler yapılamaz,

d) Tabii dengeyi bozacak her türlü orman ürünleri üretimi, avlanma ve otlatma yapılamaz,

e) Onaylanmış planlarda belirtilen yapı ve tesisler ve Genelkurmay Başkanlığınca ihtiyaç duyulacak savunma sistemi için gerekli tesisler dışında kamu yararı açısından vazgeçilmez ve kesin bir zorunluluk bulunmadıkça her ne suretle olursa olsun hiçbir yapı ve tesis kurulamaz ve işletilemez veya bu alanlarda var olan yerleşim sahaları dışında iskan yapılamaz.

HABER / BAYRAM KELEŞ

Editör: TE Bilişim