Uşak Merkez Kabaklar köyünde doğup büyüyen  emekli öğretmen Mehmet Samancı 30 yıldır arıcılıkla uğraşıyor.  Arılarını bahar mevsiminde Uşak ili Eşme İlçesinin Ahmetler köyünün Gabaş dağı mevkiinde  konaklatan Samancı ; “Buraya Mart ayında geldik. Mart ile Eylül arasında şartlarına göre bu bölgede kalıyoruz. Burası bitki örtüsü olarak çok zengin. Başta Çaltı diye bir bitki var, bilen bilir ekstradan Adaçayı var, Yer Kekiği var, Dilfil var, Efenk var, bunlar bala değer kazandıran farklı bir aroma veren bitki çeşitleri. Bulunduğumuz bölge çanak şeklinde dört bir tarafı dağlarla çevrili, yerleşim alanı, tarım alanı yok denilecek kadar az, harika bir bölge.  Mart ve Nisan’da hava yağışlı geçerse, çaltı döneminde yani Mayıs ayının 20’si ile Haziran’ın 20’si  arasında yağmur yağmazsa süper bal oluyor adeta akıyor. Görüldüğü gibi altın sarısı balı var bunu yiyen kişi hemen fark ediyor, bu nerenin balı ? diye soruyorlar. Buradan Eylül gibi İzmir Kemalpaşa’ya gideceğiz orada kışlayacağız. Senede iki yere gidiyoruz. Burada ürün olarak polen var, bal var, arı sütü zahmetli olduğu için pek zaman ayıramıyoruz ama arı ekmeğimiz var, propolisimiz var, kara kovan balımız var. Ana arı da üretiyoruz, arzu eden arkadaşlara bu konuda yardım edebiliriz.

Bugün burada bir sağım yaptık İzmir’e kalmadan önce sadece yavrusuz petekleri çektik. Güçlü kovanların ana ızgarası olan yavrusuz peteklerden çektik. Esas balı yavruyu uçurduktan sonra İzmir’de alacağız. Burada farklı bir aroma olduğu için, özel müşterileri var, gelip buradan şişeye girmeden tanktan alıyorlar.” Dedi.

“BU BAL ÖLÜYÜ DİRİLTİR, DİRİYİ DELİRTİR”

Bu bölgede çok farklı aromalı kaliteli bir bal üretildiğinin altını çizen Samancı; “ Bu bal ölüyü diriltir, diriyi delirtir. Adam yorgunsa, bitkin halde ise bunu yediği zaman canlanır, dirilir. Biraz fazla kaçırırsa duvarlara tırmandırır, enerji verir, insanı kesmez yedikçe yiyesi gelir. Ben 12 değil 24 saat ayakta kaldığım zamanlar oluyor. Ben 65 yaşındayım, 65 yaşında bir adamın 3-5 saat sonra pili bitmesi lazım, ama arıyı gece yarısı buradan sarıyoruz  İzmir bölgesine varıyoruz, arının yerleştirilmesi, kapaklarının açılması, uçma kilitlerinin açılması, düzenlemesi derken ayakta 12 saati geçiyor. Benim yaşımdaki birinin  12 saat ayakta kalabilmesi çok zor. Bana bu enerjiyi veren bu gücü veren yemiş olduğum doğal bal ve polen. Polenin faydaların pek bilen yok, polende B-6, B-12 vitaminleri var. Özellikle hiçbir yerim tutmuyor, yorgunum halsizim diyenler alerjileri yoksa mutlaka polen tüketmeliler.” İfadelerini kullandı.

“TÜKETİCİLERİN EN DOĞRU YAPACAĞI İŞ BALI SATICIDAN DEĞİL ÜRETİCİDEN ALMAK”

Balın suiistimal edilmeye çok açık bir besin olduğunu, vatandaşın gerçek balı sahtesinden veya şeker besleme baldan kolay bir şekilde ayırt etmesinin çok zor olduğunu vurgulayan Samancı ; “ Herkes kendine göre bir yol bulmuş, kimi boyalı kalemle, kimi çakmakla yakıyor… Bunların hepsi hikaye. Laboratuvar testlerinin dışında bal ile ilgili tam, doğru bir analiz yapmak mümkün değil. Akıl arttı bereket kalktı diyorlar ya, insanoğlu çok akıllı. Bugün balın esansını çıkarmış, bir damla esansı şeker şurubuna katıyor bal kokusu veriyor. İnsanın bunu anlaması mümkün değil. Tüketicilerin en doğru yapacağı iş balı satıcıdan değil üreticiden almak. Direk güvendiği bir üreticiden alacak. Bugün glikozdan, şekerden yapılmış çok farklı ballar var, bazı bölgelerde bu sektör oluşmuş. Adam 100-150 kovandan 5-10 ton bal alıyor. Biz 300-400 kovanda bir yılda 1 ton bal alamıyoruz, şekerle beslemiş olsak 10 ton bal alırız. Şekerden yapılan bal aslında yasak değil, bakanlık şekeri gıda olarak gördüğü için bu balı yasaklamıyor ancak bal şeker besleme ise bu markanın üzerine yazılması gerekiyor. İşte işin can alıcı noktası burası, bu ifade ballara yazılmıyor.  Üretici esnafa şeker besleme balı 12-13 liradan veriyor bu şeker beslemedir diyor ama satıcının eline geçtiği zaman hakiki bol oluyor işte vatandaş bunu seçemiyor. Uşak’ta 100 satıcı varsa bunun 95 tanesi tüccar, sattığının ne olduğunu da bilmiyor, o işin parasına bakıyor. Alıyor 12 liraya satıyor 20 liraya 22 liraya algısı yok vergisi yok. Biz balı gıda olarak almıyoruz şifa niyetine alıyoruz onun için menşei belirsiz yerden bal alınmamalı. Doğru bal üreticiden alınır, önemli olan üretmek. Biz bu gerçek balı üretmek için yılın 8 ayı dağlardayız. Aslında ben de diğerleri gibi hazır balları alıp satsam çok daha fazla kazanırım, ama ben para kazanmak için değil doğayla karışık yaşamayı seviyorum, arıları seviyorum, bal şifadır, bu mübarek bir yiyecek bunun için bu işi severek yapıyorum. Gerçek balı bulmak artık çok zor. Menşei yoksa, markası yoksa, sicil numarası yoksa alma kardeşim, paranı sokağa atma. Beni en çok rahatsız eden konulardan biri de bugün çiftçi kooperatifleri de bu işe alet oldu. Şekerden yapılan bal ile vatandaşı doyurdular, vatandaş petekli olan her balı hakiki bal zannediyor. Hakikisi de var ama şekerden yaptırılmışı da var. Şekerin kilosu 5 lira adam petek balın kilosunu 10 liradan veriyor, şeker satıyor. Bunu yazsa vatandaş kesinlikle onu almayacaktır.” Şeklinde konuştu.

“ŞEKER BESLEME OLARAK ÜRETİLEN BALIN AMBALAJINA “ŞEKERDEN YAPILMIŞTIR” DİYE YAZILSIN”

Samancı konuyla ilgili olarak bir anısını şu şekilde paylaştı ; “Şeker besleme bal satan birinden 5 çıta bal aldım Uşak Cumhuriyet meydanında bulunan seyyar büfem var orada  kendi ballarımın yanına koydum. Kendi ballarıma bunda 5 sene evvel 20 lira,  diğerine 10 lira dedim. Vatandaş soruyor bu neden 10 lira diye. Aslında 10 lira olan daha güzel gözüküyor, kitap gibi, iyice mühürlemiş, sırlamış, al beni diyor ama vatandaş bilmiyor. Bu şekerden yapılmış birileri yapmış ben buraya örnek olarak koydum sana söylüyorum bu şekerden bu hakiki bal diye vatandaşı bilgilendirdim. Şekerden yapılmış bal dediğim için bir yıl durdu vatandaş almadı. 20 liraya hakiki balı aldı, onu almadı. Demek ki bakanlığın teşhisi doğru, balın üzerine şekerden yapılmıştır diye yazılsa vatandaş bu balı kesinlikte tüketmeyecek. Üreten kişi söylüyor ama perakende satan kişinin eline geçince hakiki bal oluyor. En büyük eksikliğimiz denetim eksikliği.”

Editör: TE Bilişim