Müze Görevlisi Cengiz Doğan fosili nasıl bulduğunu şu şekilde anlattı; “ Benim fotoğrafçılık merakım var, tatil günü köyüme, Selviler Köyüne gitmiştim, Diken Deresi Vadisi kıyısında bir köydür. Köydeki evimizin yanında  Çor Çeşme Mevkii var,  çocukluğumda da çok giderdim, orada dinlenirken rastgele fotoğraflar çekiyordum bu taşı gördüm. İlk gördüğümde üstündeki izlerden dolayın üstünden traktör geçtiğini sandım sonra baktığımda bir yaprak olduğunu gördüm, biraz temizledim ve fosili gördüm.  Bizim Diken Deresi dediğimiz mevkiinde çay taşları var il özel idaresi bir dönem buradan kum, taş aldı bizim oralara attı, ben bunun oradan geldiğini düşünüyorum çünkü bizim oralarda bu şekilde taşlar bulunmaz. Benim köyümün yakınında bu tür taşlar Diken Deresi dediğimiz yerde bulunur”

Cengiz Doğan ve Ömer Aşçı konuyla ilgili olarak Uşak Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Selahattin Polat ve Dr. İsmail Ege ile irtibata geçti. Polat ve Ege zaman kaybetmeden Uşak Belediyesi Kent Tarihi Müzesine gelerek  fosil üzerindeki ilk  incelemelerini gerçekleştirdi. Öğretim üyeleri yaptıkları incelemede taş üzerinde 20 milyon yıl kadar önce yaşamış küçük canlıların kabuk kısımlarına ve başka bitki formlarına da rastladı. İnceleme sonucunda fosilin bulunduğu yerin sığ bir ortam olabileceği değerlendirildi.

“UŞAK’TA MİYOSEN DÖNEMİNDEN KALMA KALKERLERİN ÜSTENDEKİ EĞRELTİ OTU FOSİLİNİ İLK DEFA GÖRÜYORUM.”

Konuyla ilgili olarak konuşan Dr. Polat fosil hakkında net bilgiler verilebilmesi için detaylı bir incelemeye gerek duyulduğunu not düşmekle beraber ilk izlenimlerini şu şekilde anlattı; “Kayacın üzerindeki fosil görünen şekliyle eğrelti otu fosilleri, Cengiz Beyin bulmuş olduğu yere göre miyosen dönemine ait bir fosil olmuş oluyor. Ne kadar eski dersek, 7 milyondan tutarsınız 20 milyona kadar çıkabilir. Tabi bunu ayrıntılı bir şekilde Paleontologlarla görüşmek lazım, onların testine göre yaşını kesinleştirmek lazım. Bulmuş olduğu yerin durumuna bakarak miyosen dönemde görsel olarak teşkil etmiş orada fosilleşmiş eğrelti otuna ait yaprak kalıplarını görüyoruz. Eğer geniş bir alanda varsa bu fosiller o zaman doğal turizm açısından da önemli. Ulubey civarında, Karaağaç Gölet’i etrafında ve İkisayar’a giderken görsel ortamda da bulunan fosiller var ama bu fosil beni şaşırttı çünkü Uşak’ta miyosen döneminden kalma kalkerlerin üstendeki eğrelti otu fosilini ilk defa görüyorum.”

“UŞAK’TA FİL,SIRTLAN, GERGEDAN FOSİLLERİ VAR”

Uşak’ta paleozoik dönemden itibaren günümüze kadar çeşitli zamanlardan kalmış fosil formasyonların bulunduğunu aktaran Polat, Murat dağında buldukları Sekoya ağaçlarından bahsetti. Polat bu fosillerin Cerrahpaşa Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof.Dr.Ünal Akkemik tarafından da teşhis edildiğini söyledi. Uşak Derbent, Büyükoturak civarında 1960 yıllarda bir maden şirketi tarafından bulunan ve  MTA dergilerinde de yer verilen balık fosillerinden de bahseden Polat ; “Köylülerle konuştuğumuzda çok büyük olduğunu, kamyonla götürüldüğünü söylediler. Bu, oranın o dönem göl ortamında olduğunu gösteriyor. Bugün toplasınız Türkiye’de bu şekilde bulunmuş 6-7 balık fosili bulunan yer vardır ki bunlardan bir tanesi Küçükoturak, Büyükoturak, Bayındır civarıdır. Fosil bakımında zengin olan diğer iki yer ise üst miyosene ait, bir tanesi Karacaömer civarındaki Kemikli Tepe, bir tanesi de Akçaköy civarındaki fosil yatakları. Özellikle Kemiklitepe’ki fosiller özellikle hayvan türü açısından zengin bir konumda, 50’nin üzerinde fosil var, Fillerden tutun, Sırtlana, Gergedana kadar çok fazla miktarda fosil var.”

“FOSİLLER TURİZME KAZANDIRILABİLİR”

Bu fosillerin turizme kazandırılması için kazı yapılması gerektiğini vurgulayan Polat  Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesinin Kayseri’de Yamula Barajının yanında yaptığı kazıyı örnek gösterdi. Polat  özellikle Karacaahmet Köyünün bulunduğu yerde ve Akçaköy’de bu kazıların yapılabileceğini söyledi.

Doğan tarafından bulunan fosilin dönemin iklimini yansıtması açısından da önemli bilgiler verdiğini anlatan Dr. İsmail Ege ise “İklimin günümüze ne kadar değiştiğini gösteriyor. Bu bölgede  en yaşlı fosiller Afyonkarahisar’daki  Kocayayla’da,  Paleozoik döneme ait 500 milyon yıl öncesine ait fosilleri biz orada bulduk” dedi.

ÖZEL HABER / BAYRAM KELEŞ

Editör: TE Bilişim