- “Kuran’ın hiçbir yerinde hayvanın kötü olduğu, nankör olduğu yazmıyor, insanın bozgunculuğu, insanın nankörlüğü, insanın kibri, insanın egosu yazıyor.”

- “Allah’ın taktiri ama bu dünyaya aslında biz yakışmıyoruz”

- “İnsanlığımı, hayvanlara bakınca anladım”

- “Bir kedinin ayağını kesen biri, insanlığa nasıl geri dönecek?”

Kedi sevgisinin bundan üç yıl önce evlerini götürdükleri Kaplan isimli kediyle başladığını o günden bu güne özellikle kedilere karşı kendilerinde bir hassasiyet oluştuğunu anlatan Eyi ; “Önceden de kediyi köpeği severdim kötü davranmazdım ama bu kadar değildi. Şu an bunlar benim çocuğum gibi. Emekli olduğumda da sokak hayvanları, sakat hayvanlar, uzvu olmayan hayvanlar için eşimle beraber bir dernek kurup çalışmak istiyoruz. Bir evim olsun bir arabam olsun hayalim yok, tek hayalim bu. Şu an zaten bütçemize bayağı yük oluyorlar ama helal hoş olsun. Alkolüm, sigaram yok, onlara vereceğim parayı bunları veriyorum diye düşünüyorum.” Dedi.

HER KEDİNİN BİR HİKAYESİ VAR

Çay ocağına gelen her kedinin bir hikayesi olduğunu anlatan Eyi bazılarını şu şekilde anlattı: “ Bunu köpekler yaralamış, üstünde 3-4 tane yara vardı, buraya gele gide alıştı bize, ondan sonra buradaki herkese posta koymaya başladı onun için buna Cesur adını verdik.  Zamanla yanımızda dura dura pısırıklaştı gitti, cesurluk falan kalmadı şimdi kucak çocuğu oldu.

Zarifimizin hikayesi Zarif’i evden atmışlar herhalde yada kaçmış tam olarak bilmiyoruz. Buraya geldiğinde göz göze geldiğimizde üzerime atladı, çok duygusal, müşterileri rahat bırakmıyor göz göze geldiği insanın üzerine atlıyor, seninle göz  göze gelsin hemen kucağındadır yani. Evci yapmışları, elci yapmışlar insana çocuk gibi sarılıyor.  Sokakta beslenmeyi bilmediği için geldiğinde çok zayıftı.”

“AÇ OLSUNLAR AMA  HÜR OLSUNLAR”

Çay ocağının üst katındaki bir odayı kedilere ayıran ve odayı elektrikli soba ile ısıtan Eyi, kendisine gelen, sahipsiz, hasta yada muhtaç olduğunu hissettiği bütün kedilere sahip çıkarak burada besliyor. Ancak kedileri hiçbir zaman hapsetmediğini aktaran Eyi; “ Kendi isteğiyle gidene müdahale etmiyoruz ama genelde kalıyorlar. Şu zamana kadara buradan belki 30-40 tane kedi gelmiş geçmiştir.  Geliyorlar, gidiyorlar, bizim bu kedileri buraya koymamızın sebebi onları kapatmak değil, burası barınma amaçlı, aç olsunlar hür olsunlar ben böyle düşünüyorum. Mesela benim Sinirli adında bir kedim vardı, Sinirli bana en son bir defa baktı ve bir daha gelmedi. Teşekkür mü etti, helalleşti mi anlayamadım ama bir daha gelmedi.  Duman’ımız var ne zamandır gelmiyor, Boncuk’umuz var arada bir gelir.”

Kedilere ilgilenirken, onların ihtiyaçlarını karşılarken insanlığını hatırladığını ifade eden Eyi; “Bu kediler bize muhtaç, şimdi şu kapıyı kilitle yemeğini verme öldü gitti, biz de Allah’a olan muhtaçlığımızı unutmuşuz. Alla bize nice nimetler veriyor, sağlık veriyor, biz bunların çoğunu unutmuşuz, bencil olmuşuz, kibirli olmuşuz. İnsanının bunları anlayabilmesi için muhakkak bir tane olsun hayvan beslemeli.  Ben öyle anladım. Benim yaşım 45’e geldi ben bunların idrakine kedilere bakmaya başlayınca anladım. Günümüzün koşturmacası, dünya meşakkati  bunları bana unutturmuş. Sağlığım yerinde, işlerim iyi, belirli bir döngü var kimin sayesinde, benim mi? Hayır Allah’ın.” Şeklinde konuştu.

Kedilerini sahiplenmek isteyenlere bakamadığı zaman sokağa bırakmamak  ve tekrar kendisine geri getirmek şartıyla verdiğini anlatan Eyi kendisinden bir çok kişinin kedi aldığını birçoğunun da geri getirdiğini söyledi.

İşyerindeki komşularına da kedilere karşı  gösterdikleri ilgi ve alaka ve sabırdan dolayı teşekkür eden Eyi; “İsteseler kedin benim dükkanıma geliyor, beni rahatsız ediyor diyebilirdi ama yapmadılar, bana destek oldular, kediler zaten zamanla kendilerini sevdiriyor.” Diye konuştu.

Beraber çalıştığımız hem barınağın veterineri var hem veterinarus diye yeri olan  Aysun hanım var, oda cüzi miktarlarda ücret alarak bize çok yardımcı oldu. Çınarın dibinde 4 tane kedi mezarımız var. Kaybettiklerimiz de oldu bu arada. Bir kedimin arkasından 3 gün ağladım.

“KURAN’IN HİÇBİR YERİNDE HAYVANIN KÖTÜ OLDUĞU, NANKÖR OLDUĞU YAZMIYOR, İNSANIN BOZGUNCULUĞU, İNSANIN NANKÖRLÜĞÜ, İNSANIN KİBRİ, İNSANIN EGOSU YAZIYOR”

Medyada eli ayağı kesilmiş birçok hayvan gördüğünü hatta kendisine gelen bir kedinin kulağının kesik olduğunu anlatan Eyi hayvanlara yapılan eziyetler hakkındaki düşüncelerini şu şekilde anlattı; “Ben Arapça bilen bir insan değilim, Kur’an-ı Kerim’i okumasını da bilmiyorum ama Türkçesini 3 defa hatmettim. Kuran’ın hiçbir yerinde hayvanın kötü olduğu, nankör olduğu hiçbir yerinde yazmıyor, insanın bozgunculuğu, insanın nankörlüğü, insanın kibri, insanın egosu yazıyor. Yani Allah’ın taktiri ama bu dünyaya aslında biz yakışmıyoruz. Düşündüğümüzde ekoloji kendi kendine devam ediyor. Hayvanlar kendi kendine yaşıyor, 100 yıllık insanlık tarihine ve günümüze baksan ne işkenceler ne savaşlar görüyoruz. Bu akıl, teknoloji çağında ne çektiğimiz sıkıntılar bize yakışıyor ne vahşetler ne de bu curcuna bize yakışmıyor. Ben herkesten bir kedi, bir köpek, bir kanarya, bir balık, bir kuş beslemesini istiyorum yada ihtiyaç sahibi bir hayvana sahip çıksın. Sahiplensin ki insanlığı anlasın. Birçoğu insanlığı hayvanlardan mı anlayacağız diyebilir ama ben bu şekilde bir yere vardım hamdolsun. Ama bir kedinin ayağını kesen bir adam insanlığa nasıl geri dönecek? Bir hayvan sevmezse, ettiğinden pişman olmazsa.  Dağ başından yer alıyoruz tel çekiyoruz, arsa alıyoruz tel çekiyoruz, bina yapıyoruz beton atıyoruz, kedilere köpeklere yaşam alanı koymadık ki.  Hayvanların yaşam alanını bitirdik. Şu kocaman dünyayı hayvanlara dar ettik.”

Bazı müşterilerin çay ocağında kedi mi olur diyerek tepki gösterdiklerini söyleyen Eyi; “Ben 6 yıldır bu çay ocağının çalıştırıyorum ve 3 yıldır da kedilere bakıyorum, bu ocak kediler yüzünden kapanacaksa kapansın, hiçte canım yanmaz. Ama ben yine kedilere bakmaya devam ederim” dedi.

Bu konuda hanımından çok destek gördüğünü ifade eden Eyi evlerinde 3 tane kedi beslediklerini ve eşinin hayvanları ondan daha çok sevdiğini anlattı.

“BİR KAP MAMA VERSELER NE OLUR Kİ?”

İsmihan Eyi de konuyla ilgili yaptığı konuşmada önceden beri hayvanları çok sevdiğini ancak eşiyle tanışmasından sonra bu sevginin artarak devam ettiğini belirti. Kedileri çocuğu gibi gördüğünü ifade eden Eyi; “ insanlar bakmıyorlar ama an azından eziyet etmesinler. Bir kap mama verseler ne olur ki?” dedi.

Saz çalıp söyleyen Ahmet Eyi, Neşet Ertaş’ın bir  türküsünü söyleyerek  bu türkünün bazı sözlerini hayvanlara eziyet edenlere ithaf etti.

Haber / Bayram Keleş

Editör: TE Bilişim