Gündem

Samancı; “Balı üreticilerden alın”

Uşak Bal Üreticileri Birliği Başkan Yardımcısı Emekli Öğretmen Mehmet Samancı vatandaşları sahte ve şeker besleme ballara karşı uyardı. Piyasada bir çok yöntemden bahsedilse de sahte balın anlaşılmasının laboratuvar dışında mümkün olmadığını vurgulayan Samancı doğal bal almak isteyenlerin üreticileri tercih etmesini istedi. Marketlerde satılan ısıl işlem görmüş baldan uzak durulmasını öneren Samancı devletin de bu anlamda denetimlerini sıklaştırması gerektiğini belirtti.

Abone Ol
  • “Isıl işlem görmüş baldan uzak durun”
  • “Sahte ve şeker besleme balı gerçek baldan ayırt etmek çok zor”
  • “ Balın donması iyi bir şeydir”
  • “Bugün hiç arı görmeden bile bal yapılıyor”
  • “50 derecede bile donmayan bir şey gıda olamaz”
  • “Şekerden Yapılmış Baklavanın Kilosunun 80 Lira Olduğu Bir Yerde 2530 Liraya Bal Alıyorsan Kendi Kendini Zehirliyorsun”
  • “Geleceğimizi sağlıksız bir nesle emanet etmek istemiyorsak çok gecikmeden bu tedbirleri almamız lazım.”
  • “Şeker besleme ise balın ambalajına şekerden üretilmiş diye yazılması gerekir

    Yaklaşık 30 yıldır arıcılıkla uğraşan Samancı vatandaşları ısıl işlem görmüş bala karşı uyardı Samancı ; “Kış mevsimi geldi balı şifa olarak tüketeceğiz tabi bunun için önce balın orijinal bal olması lazım. Bu konu çok  ciddi, örneğin markete gidiyorsunuz bal alıyorsunuz marketteki bal ısıl işlem görüyor. Isıl işlem gören balın bütün özellikleri gidiyor. Isıl işlem görmesinin sebebi de bal çiçek balı ise kış mevsiminde donar yani kristalize olur, halkın çoğu bunun şeker verildiği için donduğunu sanıyor bunun şekerle uzaktan yakından alakası yok. Balın içindeki polen enzimlerin donar, donması iyi bir şey. Farklı çiçeklerin balı farklı donma özellikleri gösterir örneğin arı çiçek ve pamuk görmüş ise insanın ağzına toz şeker gibi gelir halbuki yüksek rakımların balı Ayçiçek ve Pamuk’tan uzak bölgelerin Kekik, Dilfil, Efenk  gibi çiçeklerin balları ise tereyağı gibi krem gibi donar.”

    “BUGÜN HİÇ ARI GÖRMEDEN BİLE BAL YAPILIYOR”

    “Ben alıcı olsaydım çevremden ham balı tercih ederdim”  diyen Samancı konuşmasını şu şekilde devam etti; “ Bu ne demektir arının orijinal olarak ürettiği bal ham baldır yani dolum tesisine girmemiş baldır. Şifa bu balın içindedir, proteinleri, polen enzimleri, bu ham balın içindedir. Bala ısıl işlem uygulandığında bu özelliklerini kaybeder artık sadece tatlı yemiş olursunuz. Bal çok hassas bir gıda suiistimale açık bugün hiç arı görmeden bile bal yapıldığını görüyoruz, yapıyorlar halka sunuyorlar bu balı tadar mısınız diyorlar yiyenler beğeniyor ancak bunun gerçek bal olmadığını duyunca şaşırıyorlar. Herkes kendine göre bir yöntem bulmuş  bazıları ip gibi akacak diyor, kimi kopya kalem ile kağıt üzerinde yazı yazarsa diyor ama bunların hiçbiri doğru değil. Bal ile ilgili test ancak laboratuvarlarda yapılır. İçindeki toksinler var mı yok mu en güveniliri budur. Herkesin böyle tahlil yapma şansı olmadığı için de vatandaşlar balı en iyi bildiği, güvendiği kişilerden alsınlar. Ham balı da sadece üreticilerden bulabilirler. Petekli ballarda sıkıntı olmaz ama onun da ortasındaki suni peteğin yenilmemesi lazım. Petekte kara kovan dediğimi bir bal var onda arı peteğin her şeyini kendi yapıyor bu da lifli yiyecek olması nedeniyle bağırsaklara faydalı olduğu söyleniyor. Ben petekli balı tercih etsem arının yaptığı kara kovan balı tercih ederdim.”

    “-50 DERECEDE BİLE DONMAYAN BİR ŞEY GIDA OLAMAZ”

    Glikozu çok sıkıntılı olarak niteleyen Samancı bisküviden baklavaya kadar akla ne geliyorsa ucuza mal etmek için, insan sağlığı ikinci plana atılarak şekerden çok daha ucuz olan glikozun diğer adıyla mısır şurubunun kullanıldığını  söyledi. Glikozun -50 derecede bile donmadığını hatırlatan Samancı; “Bu derecede donmayan bir gıda kimyasaldan başka ne olabilir. Bu glikoz veya mısır şurubu direk böbrekleri tahrip ediyor. Özellikle küçük çocukları olanlar bal alırken çok seçici olmalılar. Markaya da bakmasınlar önemli olan insanın kalbideki marka bu bozuksa adam öyle allıyor pulluyor ki, zehri paketleyip sana şifa diye satıyor.” Dedi.

    “ŞEKERDEN YAPILMIŞ BAKLAVANIN KİLOSUNUN 80 LİRA OLDUĞU BİR YERDE 25-30 LİRAYA BAL ALIYORSAN KENDİ KENDİNİ ZEHİRLİYORSUN”

    Bugün devletin gıda konusunda denetiminin çok zayıf olduğunu iddia eden Samancı; “Bende bu işe başlamadan önce diğer vatandaşlar gibi süslü püslü, şişesi güzel olan pırıl pırıl parlayan balları tercih ediyordum ama bu beni yanıltmış. Ham bal mat durur albenisi zayıftır ama orijinal bal  budur. Şu anda Uşak’ta Pazar yerlerinde 100’ün üzerinde satıcı var ama üretici sadece 3-4’ü geçmez hepsi alıp satıcı. Ne sattıklarını da bilmezler. İçinde ne var bilmez. Bugün petek balın da sahtesi çok fazla, glikozdan ve şekerden yapılma petekler de var. Uşak’ın yüzde 98 diyebilirim marketler de dahil, çiftçi kooperatifleri de buna alet edildi, arıyı dağda gezdirmiyorlar dağın yamacına kuytuya arıyı indiriyor tırlarla şeker, glikoz indiriyor. Ben bugün 350-400 kovanda 1 ton balı zor alıyorum adam şekeri glikozu basıyor 250-400 kovandan 15-20 ton bal alıyor ama adı bal. Uşak’a tonlarla getiriyor sat parasını ondan sonra ver diyor. Getiren söylüyor bu şeker besleme bal diyor kilosu 12- 13 lira toptan. Satıcının eline geçiyor 30 lira 40 lira oluyor.  Bunu neden yapıyorlar şeker gıda kabul edildiği için glikoz gıda kabul edildiği için yasak değil ancak devlet şekerden yapıldıysa üzerine  şekerden yapılmıştır diye yazılmasını istiyor işte bu yazılmıyor en büyük sıkıntı bu. Vatandaş bu balın şekerden yapıldığını bilse asla dönüp te almaz. Burada vatandaş kandırılıyor. Şekerin kilosu 5 lira olduğu bir yerde, şekerden yapılmış baklavanın kilosunun 80 lira olduğu bir yerde 25-30 liraya bal alıyorsan kendi kendini zehirliyorsun alma onu alacağına pekmez al, yada git şeker al şekerden reçel yap hiç yoksa ne yediğini bilirsin. Bir yerlerde hata yapıyoruz geleceğimizi zehirliyoruz. Sağlıklı gıda üretirsek sağlıklı oluruz. Sağlıklı üretim teşvik edilmeli yapmayanlara da para cezası, hapis cezası ne gerekiyorsa verilmeli. İnsanların sağlığıyla oynanmalı. Ben şimdi glikozla şekerle üretim yapanlarla rekabet etmeye çalışıyorum, edemiyorum, edemem. Ben yılın 8 ayı dağ dağ geziyorum, herkes bu işi para için yapıyor ama ben doğru balı üretmeye insanlara şifa kaynağı olmaya çalışıyorum bu da benim için bir ibadettir. Kendi kazancına neden zehir katıyorsun neden haram katıyorsun.  Bu ürünlerin üretilip satılmasının en büyük nedeni inanç zaafiyeti. Kendin yiyemediğin bir şeyi insanlara yediriyorsan buna ne demeli. Buna çok ciddi tedbirler alınması lazım.” İfadelerini kullandı.

    “GELECEĞİMİZİ SAĞLIKSIZ BİR NESLE EMANET ETMEK İSTEMİYORSAK ÇOK GECİKMEDEN BU TEDBİRLERİ ALMAMIZ LAZIM.”

    Samancı bu gıda denetimi hakkındaki sorunların çözülmesi isteniyorsa ciddi önlemler alınması gerektiğine vurgu yaptı. Samancı konuyla ilgili olarak Uşak özelinde şu öneriyi sundu ; “Valiliğin öncülüğünde bir masa oluşturulabilir. Gıda alanında uzman kişiler burada görev alabilir. Mesela arıcılık üzerinde arıcılar birliği var buradan bir temsilci alınabilir, Kuru Bakliyatcılardan, Zabıtadan, Sağlık Müdürlüğünden, Emniyetten olacak. Nasıl fırınlarda ekmekler denetleniyorsa bu da aynı şekilde denetlenmeli yoksa kendi geleceğimizi yok ediyoruz. Geleceğimizi sağlıksız bir nesle emanet etmek istemiyorsak çok gecikmeden bu tedbirleri almamız lazım.”