Sağlık

"Türkiye’nin Yüzde 60’ı İdeal Kilosunda Değil"

Uşak’ta hizmet veren Diyetisyen Adem Çetin Türkiye’de ki obez nüfusun attığını söyledi. Türkiye’nin sadece yüzde 40’nın sadece ideal kilosunda olduğu bilgisini veren Çetin; “Düşünürsek halkın yüzde 60’ı aslında beslenmeye bağlı rahatsızlık veya hastalıkların risk ve baskısı altında yaşamına devam ediyor. Sağlık harcamalarımızda da kronik hastalıklar çok çok önemli yer tutuyor. Türk Milleti olarak genellikle bir hastalığa yakalanmadan bir çözüm üretmek bizde yaygın bir şey değil.” dedi

Abone Ol

Son yıllarda artan obezite hastalığının çeşitli kronik hastalıklara davetiye açtığını söyleyen Çetin ideal kilo oranında psikolojinin de etkili olduğunu ve psikologlara da büyük görev düştüğünü ekledi. Sadece çok kilolu olmanın değil zayıf olmanın da çeşitli hastalıklara davetiye çıkardığını söyleyen Çetin ; “Obezlik tek başına bir hastalık olmayıp kompleks bir hastalıktır aslında bir sendrom da diyebiliriz. Obez sadece obez olmakla kalmayıp yanında bir sürü hastalığı da aslında teşvik etmekte. İnsülin direnci, şeker, tansiyon, kolesterol, böbrek hastalıkları yani bunun gibi bir çok kronik hastalığında aslında obezle beraber risklerin arttığını gözlemleyebiliyoruz. Düşük kilolu bireylerde ise çeşitli vitamin eksiklikleri gibi çeşitli rahatsızlıklar çıkma olasılığı yüksek.” ifadelerini kullandı.

“RİSK DEVAM ETMEKTE…”

Diyetisyen Adem Çetin verilerin hiç iyiye gitmediğini ve risk altında olan hafif kilolu bireylerin hızla arttığını söyledi ve ; “Anadolu Ajansının 2019 yılında açıkladığı Türkiye Sağlık Araştırması sonuçlarına göre, Türkiye’de 2019 yılında obez olan bireylerin oranı yüzde 21.1 olarak saptanmış. Bu 2016 yılında yüzde 19.6 iken 2019 yılında yüzde 21.1’e çıkarak yüzde 1,5 oranında artış seyretmiş. Bunun yanında normal kilosunda olmayan ve obez öncesi dediğimiz hafif kilolu olanlar ise şöyle ; 2019 yılında erkeklerin yüzde 39.7’si obez öncesi kilo aralığında, kadınların ise yüzde 30.4’ü obez öncesi kilo aralığında. Yani bunlarda risk devam etmekte. Düşük kilolu bireyler ise 2019 yılında yüzde erkeklerde 2.7, kadınlarda ise yüzde 4 seviyesinde. Sadece ve sadece Türkiye’de sağlıklı kilo aralığında bulunan normal kilolu bireyler Türkiye’nin yüzde 40’nı oluşturmakta. Yani   Türkiye’nin  yüzde 60’ını ideal kilo aralığında olmayan, sağlığı bozulma tehlikesi yaşayan bireylerden oluşuyor.” dedi.

SAĞLIKLI KİLOMUZDA OLMAZSAK PEKİ NE OLUR?

Kronik hastalıkların obezite ile birlikte seyir ettiğini söyleyen Çetin bunun hastalıklarda ciddi bir ilerleyiş olduğunu söyledi. Çetin ; “Beslenmeye bağlı hastalık sayımız da çok çok fazla. Türkiye’nin sadece yüzde 40’nın sadece ideal kilosunda olduğunu düşünürsek yüzde 60’ı aslında beslenmeye bağlı rahatsızlık veya hastalıkların risk ve baskısı altında yaşamına devam ettiriyor. Sağlık harcamalarımızda da kronik hastalıklar çok çok önemli yer tutuyor. Türk Milleti olarak genellikle bir hastalığa yakalanmadan bir çözüm üretmek bizde yaygın bir şey değil. Son yıllarda biraz daha bilinç artmasına karşı hala daha istediğimiz düzeyde değil. İnsanların normal kilolarına ulaşması gerekiyor ve bunu sağlık için yapılması gerekiyor. Yapılan diğer çalışmalarda koruyucu hizmetlerden faydalanan insanların tansiyon ölçümü yaptıran bireylerin yüzde 50.8 olduğu saptanmış. Kan şekeri ölçtürenlerin ise yüzde 44.4 olduğu saptanmış. Kolesterolünü ölçtürenler ise  yüzde 41,2. Bunlara rağmen  farkındalığın daha da arttırılması gerekiyor. Çünkü hastalığa yakalanmadan korunmak , hastalığa yakalanmaktan daha basit. İnsanların yüzde 60’ı yanlış bedende olduğu için bu hastalıkların önüne geçilmesi gerekiyor.” İfadelerini kullandı.

GÖREV SADECE DİYETİSYENLERDE DEĞİL

Diyetisyenlerin tek başına bir çözüm olmadığını söyleyen Çetin, sağlıklı bireylerin sağlıklı psikoloji ile ilerleyebileceğini söyledi.  Psikologlara da büyük bir görev düştüğünü ve halk bilincinin yüksek olmasını gerektiğini savunan Çetin; “Tabi ki Bakanlık çalışmalarını yapıyor ama halkımızdaki o bilinç hala yetersiz. Hala daha çeşitli inanışlar, beslenme hakkındaki çeşitli yanlış bilgiler, çeşitli güzellik algısı ve çeşitli beslenme hataları gibi. Bunlar devam ettikçe bu kronik hastalıkların da önüne geçmemiz maalesef ve maalesef daha zor olacak. 3 yılda yüzde 1.5 artması çok küçümsenecek bir değer değil. Çünkü sadece obezite artmıyor diğer kronik hastalıklar da bununla beraber artmaya devam ediyor. Bizim diyetisyenler olarak sahada daha çok görev almamız gerekiyor. Aslında sadece diyetisyenler olarak bir kompleks olarak doktor diyetisyen psikolog çünkü bazı beslenme problemleri de psikolog gerektiren bir durum. Psikolog gerektiren durumlar için bu insanların daha çok ulaşılabilir olması gerekiyor. Ulaşılabilirliğin sağlanmasının ülkeye çok çok faydasının dokunacağı kesin.” İfadelerini kullandı.

HABER / BURAK GÜNEY