UŞAK'TA BUGÜN VEFAT EDENLERİ GÖRMEK İÇİN TIKLAYIN

Mesajında günümüzde kanserin hem dünya hem ülkemiz için ölüm nedenleri arasında ikinci sırada yer aldığının altını çizen Kurnaz; "Dünya genelinde yaklaşık her 6 ölümden biri, ülkemizde ise her 5 ölümden biri kanser nedeniyle gerçekleşmektedir." ifadelerini kullandı. 
Kanserden ölümlerin yaklaşık üçte birinin; tütün kullanımı, yüksek beden kitle indeksi (fazla kilolu ya da şişman/obez olma), meyve ve sebzeden fakir beslenme, yetersiz fiziksel aktivite ve alkol tüketimi gibi başlıca beş davranışsal ve beslenme ile ilgili risk faktöründen kaynaklandığını vurgulayan Kent Konseyi Başkanı Kurnaz sözlerine şöyle devam etti; "Oysa günümüzde kanserlerin yüzde 30 ila yüzde 50'ye yakınının, risk faktörlerinden kaçınma ve mevcut kanıta dayalı önleme stratejilerinin uygulanması yoluyla önlenebilir durumda olduğu bilinmektedir. Ayrıca, erken tanı konmuş ve uygun şekilde tedavi edilmişse birçok kanserin iyileşme olasılığı da yüksektir."
Dünya Kanser Gününün ilk kez 2005 yılında, ülkemizin de yakın işbirliği içerisinde olduğu Uluslararası Kanser Kontrol Örgütü (UICC) tarafından düzenlendiğini belirten Kurnaz; "Uluslararası Kanser Kontrol Örgütü ve Dünya Sağlık Örgütü kişileri kanserleri önleme yolunda şu risk faktörlerinden kaçınmayı önermiştir.  Sigara ve dumansız tütün ürünlerini de içeren tütün kullanımı, Fazla kilolu veya obez olmak, Düşük meyve ve sebze alımını içeren sağlıksız beslenme, Fiziksel aktivite eksikliği Alkol kullanımı, Cinsel yolla bulaşan Human Papilloma Virus (HPV) enfeksiyonu, Hepatit veya diğer kanserojen enfeksiyonlara maruziyet, İyonlaştırıcı ve ultraviyole radyasyon maruziyeti, Kentsel hava kirliliği, Katı yakıt kullanımından kaynaklanan iç mekân dumanı" ifadelerini kullandı ve yarattığı riskleri açıkladı.
 Tütün kullanımı

Tütünün kullanımının kanser gelişimi yönünden en önemli risk faktörü olduğunu ve kansere bağlı ölümlerin yaklaşık yüzde 22'sinden sorumlu olduğunu belirten Kurnaz; "Akciğer kanserinin yanı sıra özefagus, mesane, böbrek, pankreas, mide, serviks (rahim ağzı) kanserlerinden de sorumlu olduğu bilinen tütün kullanımı, hangi yaşta olursa olsun terk edildiğinde kişinin yaşam kalitesi ve yaşam süresi üzerinde anlamlı bir fark yaratmaktadır." dedi.
Obezite

Obezite  ve kanser ilişkisine dair yapılmış çok sayıda epidemiyolojikların altını çizen Kurnaz; "Çalışmaların obezitenin kansere neden olmasının yanı sıra kanser tedavisine yanıtın azalmasına, hastalık seyrinin bozulmasına ve artmış ölüm oranlarına neden olduğunu da ortaya koymaktadır. Dünya Sağlık Örgütü'ne göre, sağlıklı bir kiloyu korumak ve fiziksel olarak aktif olmakla bağırsak, meme, rahim, yumurtalık, pankreas, yemek borusu, böbrek, karaciğer, safra kesesi kanserlerinin gelişim riski önemli ölçüde azaltılabilmektedir. Yaşam tarzı değişiklikleri (örneğin günlük 30-40 dakikalık yürüyüşler, liften zengin meyve sebze ağırlıklı beslenme gibi) ile kansere karşı anlamlı risk azaltımı sağlanması mümkündür." ifadelerini kullandı. 

Alkol;
 Sindirim ve boşaltım sisteminin farklı türde kanserleri ile alkolün ilişkisi olduğunun ispatlandığına vurgu yapan Kurnaz; "Alkol tüketimi, kanser gelişim riskini azaltmada bireysel farkındalık ve çaba ile önemli oranda önlenme şansına sahiptir." dedi.

Kanserden Korunmak İçin Ne Yapmalıyız?
Mesajında kanserden korunmanın yollarından bahseden Kent Konseyi Başkanı Mehmet Kuraz dünya genelinde en sık izlenen kanser türü olan cilt kanserine yönelik alınacak önlemleri şu şekilde anlattı; "Güneşin ultraviyole ışınlarına maruziyeti azaltacak şekilde uygun şapka, gözlük, güneş kremi, koruyucu giysiler kullanılması, güneş ışınlarının zararlı etkilerinin en yoğun hissedildiği saatlerde doğrudan bunlara maruz kalınmaması ile anlamlı risk azaltımı sağlanabilmektedir. "
Mesajında aynı zamanda erken uyarılarıdan bahseden Kurnaz; "Bazı kanserlerin erken uyarı işaretlerini tanımak düşük maliyetlidir ve çoğu durumda herhangi bir özel teknoloji gerektirmez. Her birimiz vücudumuz için neyin normal olduğunu bilme ve olağandışı değişiklikleri tanıma konusunda doğru bilgileri tüm sağlık kuruluşlarımızdan özellikle birinci basamak sağlık kuruluşlarımızda;

-(Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezleri (KETEM)

-Toplum Sağlığı Merkezleri (TSM)

-Sağlıklı Hayat Merkezleri (SHM) 

-Aile Sağlığı Merkezlerinde (ASM)) çalışan sağlık çalışanlarından alabiliriz." ifadelerini kullandı. 
Kurnaz; "Meme kanseri tarama programında; 20-40 yaş arası kadınlara; verilen eğitimlerle ayda bir kendi kendine meme muayenesi yapmaları, meme kanseri belirtilerden biri görüldüğünde ise vakit geçirmeden doktora başvurmaları gerektiği öğretilmektedir. Ayrıca iki-üç yılda bir sağlık kuruluşlarında meme muayenesi olunmalıdır.
40-69 yaş arası kadınlar; Ayda bir kendi kendine meme muayenesi yapılmalı, yılda bir sağlık kuruluşlarında meme muayenesi olunmalı  ve iki yılda bir mamografi çektirilmelidir. " ifadelerini kullandı ve ekledi; "Kalın bağırsak kanseri taramaları, 50-70 yaş arasındaki kadın ve erkeklere 2 yılda bir gaitada gizli kan testi (GGT) yapılmakta, 10 yılda bir kolonoskopi önerilmektedir. Ailede kalın bağırsak kanseri öyküsü olanlarda ise tarama 40 yaşından itibaren yapılmaktadır.  Dışkıda gizli kan saptanıp kolonoskopi yapılan kişilerde henüz kanserleşmemiş polip halindeki tümörler tespit edilerek kanser gelişmesi önlenebildiği gibi, kanser gelişmiş olan olgularda da erken teşhis ile ölüm oranları azaltılmaktadır.
Rahim ağzı kanserleri taramaları, 30 - 65 yaş arası tüm kadınlarımıza 5 yılda bir HPV-DNA ve smear testi yapılmaktadır."
Kunaz mesajını; Tüm bu tarama programlarında, tarama sonrası pozitif çıkan kişilerin ise tanı ve tedavisi için Kanser Dairesi Başkanlığı'nca 81 il'e yönelik hastaların yönlendirileceği ve tanıdan tedaviye Avrupa Birliği kriterleri çerçevesinde hizmetler veren merkezlere gönderileceğinin altını çizerek noktaladı. - HABER MERKEZİ

-Uşak Haber

Editör: Duygu Bekmezci