Bugün 19 Mayıs, Kurtuluş meşalesinin yakıldığı büyük günün 103. Yıl dönümü, her şeye rağmen coşkulu kutlanıyor. Mustafa Kemal Atatürk’ün “vatanın bağımsızlığı” Anadolu topraklarına ayak basışından, şu kadar yıl geçmiş olmasına rağmen hala “sen-ben” kavgalarıyla uğraşmanın ve dış dayatmaların sıkıntısı çekiliyor. Gerçekten de 103. yıl önce ülkenin huzur ve selameti için ilk adımlar atılmış ve büyük mücadelelerden sonra Türkiye Cumhuriyeti’nin sınırları çizilmişken, şimdi hırslar, kişisel menfaatler, ve dış mihrakların oyunları yenileniyor.

Oysa, aziz vatanımızın bölünmez bütünlüğü, milletimizin huzur ve güvenliği için, en büyük özveriyi göstermemiz gerekiyor. 103 yılın muhasebesi yapılırsa, eksikliklerimiz ve ihmalkarlığımız hatta gafletlerimiz bir bir ortaya çıkıyor. Birlik ve beraberliğe en çok muhtaç olduğumuz şu dönemde “19 Mayıs ruhunun” benliğimizi bütünüyle sarması icap ediyor. 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nın anlamı burukta olsa kutlamaların, gösterilerin ötesinde değerler taşıyor. Her şeyden önce gençliğimize devredeceğimiz mirası, uzun uzun düşünüp, tavır, hareket, hatta eylemlerimizi yeniden, düzenlemeliyiz.

Açıkça ifade etmek gerekirse, 19 Mayıslar vatanın istikbali ve geleceği üzerinde “pazarlıklara girişilsin” diye yapılmamıştır sanırız. Esaret zincirini, ta 103 sene önce kırmak üzere bayrak açan ve bütün güçlüklere rağmen bunu başaran Türk Milleti elbette her türlü krizi aşabilecek ruhu taşıyor. Heyecan, gurur ve sevinç içinde kutlamamız gerekirken, içine düşülen ve yaşanan burukluktan kurtulmanın yolları, 19 Mayıs ruhunda bulunuyor. Unutulmamalıdır ki; gençlerimiz en büyük umudumuz oluyor. Her ne kadar gençlerimizin gücünden, kapasitesinden yararlanmayı şimdiye kadar ertelemiş olsak bile, tek ümidimiz onlar kalıyor. Zaten Cumhuriyet”de onlara emanet edilmemiş miydi? Acı olan şudur ki; genç nüfus avantajımız ve gençlerimizin fonksiyonu bir türlü neden devreye girmiyor?

Genç nüfus potansiyeli, ne yazık ki yönetim kadrolarımızın elinde eriyip gidiyor. Değişen bir Türkiye’de gençlere ümit bağlamaktan başka bir çıkar yolun olmadığı da görülüyor. Bütün üzüntü ve endişelerimize rağmen, ümitlerimiz gençlerimize bağlanıyor. 19 Mayıs 1919’da Büyük Atatürk, Samsun’a çıkıp vatanı kurtarma meşalesini yakıyordu. 19 Mayıs 20222’de yine Büyük Atatürk’ün sözleri, vatanımızı, içine düşülen bataklıktan kurtarmaya yetiyor. “Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur”. 

Değerli okuyucular! Acaba her 19 Mayıs günü, neden Atatürk”ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı olarak kutlanıyor dersiniz? Çünkü ATATÜRK ülkenin geleceğini gençlere emanet etmiştir. Milli egemenliği onlar koruyup kollayacak. Ülkemizi muasır medeniyete onlar taşıyacaktı. Gençlere öyle anlamlı bir gün hediye etmeli ki o günün anlamı onlar için ÜLKÜ olsun. O gün bağımsızlığın, milli egemenliğin, onurun, şerefin, hürriyetin kilometre taşı olan 19 Mayıs 1919 olacaktı…!

Bir eğitimci olarak tarihin, ders alanlar için ibret verici sayfalarla dolu olduğunun özellikle altını çizmek istiyorum. Lakin  ders almasını bilmek için TARİH ŞU-URUNA sahip olmak da gerekmez mi? Bu şuura erememiş olanlar tarihten yeterince ders çıkaramazlar. Aradan geçen 88 yılda dış düşmanlarımız 19 Mayıs'ı unutamadıklarını her fırsatta göstermektedirler. Yeniden SEVR dayatmalarıyla örtüşen isteklerle karşı karşıyayız. İçerde de teslimiyetçi bir ruh haliyle hareket eden beyinleri kiralık aydınlar, iş birlikçiler var. Var olmaya da devam edecek elbette. Gençliğe düşen görev yılgınlığa kapılmadan milli benliğimize, milli egemenliğimize, Cumhuriyetimizin kazanımlarına özellikle de Atatürk İlke ve İnkılaplarına sahip çıkmaktır. Herkes bilmelidir ki, bugün dünden daha kötü değildir. Ne Mutlu Türküm Diyene. Atatürk”ü Anma Gençlik ve Spor Bayramımız kutlu olsun. Gençler! Gençlik haftanız kutlu olsun. Her şey gönlünüzce olsun. Hoşca kalın dosça kalın!