Konak ilçesinde yaşayan 32 yaşındaki Rıdvan Demir, şubat ayında bir kavga sırasında kalbinden bıçaklandı.
Yakınları tarafından Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesine kaldırılan Demir, acil kalp ameliyatına alındı. Hastanın duran kalbi, kalp masajıyla çalıştırıldı. Demir, akciğer ana atardamarındaki yaralanma onarıldıktan sonra yaklaşık iki hafta yoğun bakımda tedavi gördü.
Taburcu olduktan sonra sağlık durumu iyiye giden hasta, zamanla yürümekte ve nefes almakta zorlanmaya başladı.
Mayıs ayı sonunda tekrar hastaneye başvuran Demir, Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Karaçelik tarafından muayene edildi. Yetişkin Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Ozan Gürsoy, Çocuk Kardiyolojisi Uzmanı Doç. Dr. Onur Taşçı ve Uzm. Dr. Cüneyt Zihni'nin yaptığı tetkiklerde, hastanın yaşadığı olaya bağlı olarak kalbin ana atardamarı (aort) ile akciğer ana atardamarı (pulmoner arter) arasında bir boşluk oluştuğu belirlendi.
Bu durumun kalp yetmezliği ve solunum sıkıntısına yol açtığı, ayrıca akciğer hipertansiyonu geliştiği için kandaki oksijen seviyesinin düştüğü tespit edildi. İlaç tedavisine başlandı, ikinci bir ameliyat kararı alındı.
Prof. Dr. Karaçelik tarafından gerçekleştirilen 6 saatlik ikinci ameliyatta, boşluk kapatıldı, hasar gören kapakçıklar onarıldı.
ESKİ SAĞLIĞINA KAVUŞTU
Rıdvan Demir, yapılan ameliyatlarla sağlığına kavuştuğunu söyledi.
Rahat nefes almanın çok güzel bir duygu olduğunu belirten Demir, "Önceden yürüyemiyor, nefes alamıyordum. Sürekli akciğerimden su çekiliyordu. Ameliyat oldum ve yeniden eski formuma döndüm. Şimdi rahatça çalışabiliyor, yürüyebiliyorum. Ameliyata tüm riskleri göze alarak girdim. Allah, doktorlarımdan razı olsun." dedi.
Eşi İpek Demir ise artık hayatlarına kaldıkları yerden devam ettiklerini ifade etti.
BİR ÇOK SAĞLIK PROBLEMİ ORTADAN KALKTI
Ameliyatı yapan Prof. Dr. Mustafa Karaçelik de Demir'in kalbinde yaşadığı sorunlar nedeniyle zor günler yaşadığını anlattı.
Demir'in kalbinde nadir rastlanan bir patolojinin geliştiğini aktaran Karaçelik, şunları kaydetti: "Yaralanma sonrası ana akciğere giden ana damarla ana atardamar arasında bir tünel oluşuyor. Bu tünel oluşurken her iki ana damarın birer tane kapakçığını da ikiye bölüyor. Sonuçta hem iki ana damardaki kalp kapak yetmezliği hem de o tünelin geçişinden dolayı akciğerde yüklenme ve pulmoner hipertansiyon dediğimiz tablo oluşuyor. Pulmoner hipertansiyon şu: Akciğere normalde bir birim kan giderken burada akciğere fazla kan döndüğü için akciğerdeki damar yapıları büzüşüyor ve kalınlaşıyor. Ve oksijenlenmeyi azaltıyor. Hasta kısa bir sürede hipoksi dediğimiz oksijenlenme bozukluğuyla kaybedilebilirdi."
Karaçelik, hastanın efor kapasitesinin arttığını, akciğerlerinin düzeldiğini belirterek, "İlk geldiğinde çok kötüydü. Kalp kasılmayacak kadar gergindi. Aritmileri vardı, aritmiler düzeldi. Solunum sesleri çok kötüydü mesela. Kalp yetmezliği tablosu da vardı. Ameliyattan çok fayda gördü." diye konuştu.