Bir diğer ismi Molla Ömer Oğlu olan dedesi Nuri Şeker’in Uşak Şeker Fabrikası’ndan nasıl tasfiye edildiğini anlatan Mehmet Şeker, Milli Mücadele döneminde yaşanan gelişmelere de ışık tuttu.
Nuri Şeker’in sadece bir müteşebbis olmadığını, aynı zamanda Milli İstihbarat Teşkilatı için de çalışmalar yaptığını belirten Mehmet Şeker, Hacı Gedik Hanı’nda külah yapılan haber kağıtlarının eşeklerin kulağında, bir noktadan başka bir noktaya ulaştığını kaydetti. Mehmet Şeker, dedesi Nuri Şeker’in pazarcıları ve köylüleri Yunanlıların zulmünden korumak için kendi cebinden para harcadığını ve bu yüzden Yunanlılarla işbirliği yaptığı gerekçesiyle İstiklal Mahkemesinde yargılandığını kaydetti. Dedesinin avukat tutmadan kendi savunmasını yaptığını ve hakkındaki tüm suçlamalardan beraat ettiğini belirten Mehmet Şeker, “Tüm zorluklarla azmi ve kıvrak zekasıyla baş etti” ifadesini kullandı. 


KÜLAH YAPILAN HABER KAĞITLARI EŞEKLERİN KULAĞIYLA ULAŞTIRILIYORDU
Nuri Şeker’in Milli Mücadele döneminde haberleşmenin sağlanması için MİT’le çalıştığını dile getiren Mehmet Şeker, o dönemin zor şartlarına rağmen, haberleşmenin bu yolla sağlanmasının çok büyük bir özveri ve vatanseverlik örneği olduğunu belirtti.


Mehmet Şeker, “Dedem istihbarat işinde de uğraşmış. Hacı Gedik Hanı’nda merkepler vardı ve Hacı Hasan’ın merkebi var götürür müsün diyorlar. Oysa gidecek haber huni yapılıp merkebin kulağına koyuyor. Hacı Hasan, giden haberi alıp okuyor ve daha sonra ileteceği bir yer varsa, o tarafa gidecek eşeğin kulağına huni yaparak koyuyor ve gönderiyor. Yunan komutanı giriş ve çıkışları kontrol etmek için Gediz, Eşme ve Banaz çıkışlarına birer karakol kurmuş ve saat 5 dediğinde ya gireceksin ya da çıkacaksın. 5’e kadar girdin girdin yoksa dışardasın. Pazarcılar makbuz alıp öyle çıkıyor. Yunan askere para verip öyle çıkıyorlar. Bu işi çözecekse Molla Ömer Oğlu çözer diyorlar. Dedem muhtarlarla toplanıyor ve bana her gün 10’ar araba verir misiniz diyor. Muhtarlar bunu kabul ediyor ve dedim o zaman ortağı olduğu yerde Yunan komutanla görüşüyor.  Diyorlar ki komutan genç, olsun diyor. Komutana diyor ki, siz hareketlisiniz giren çıkanla pazarcılar sıkıntı yaşıyor ve gidip gelemiyorlar. Benim imzamla asker makbuz işini haletsin ve girip çıksınlar diyor. Her Salı ve Çarşamba dedem makbuz kesiyor ve Yunan asker para alıyor” dedi.


    ŞEKER FABRİKASI KURMA TEŞEBBÜSÜNDE HAKKINDA SORUŞTURMA AÇILDI
“Bu her hafta sürüyor Yunan işgali bitiyor, dedem fabrika kurma teşebbüsüne başlıyor” diyen Mehmet Şeker, şöyle devam etti: “O zamanlar, Yunancı birine nasıl bul yapılır diye baskı artıyor. Bir Çarşamba günü, bu belediye İşhanı’nın bulunduğu yerde 7 han vardı. İkindi ezanından önce dedem için Ankara’dan 3 müfettiş geliyor ve ifadesini almak istiyor. Halk arasında Molla Ömer Oğlu tutuklandı diye bir söylenti çıkıyor. İkindi ve akşam ezanı okunuyor ve yatsı okunmadan önce dedemi bırakıyorlar. El üstünde Hacı Gedik kahvesine getiriyorlar. Ne olduğunu soruyorlar. Dedem 2 kişinin sorduğunu ve 1 kişinin kendisini incelediğini söyledi. Sorulara cevap verdiğini ve soruşturmanın bittiğini ve o sırada sorguculardan birinin kendisini tanıyıp tanımadığını soruyor. Aynı sorgucu, kendisiyle kahvede ilgilenip ilgilenmediğini soruyor. Yunancı diye dedemi suçladıkları için MİT’ten dedemin tanımadığı birine, dedemi izletmişler. Dedemin o dönemde Yunanlılara halkın zarar görmemesi için cebinden para verdiğini bildiklerini ifade etmişler”.


İSTİKLAL MAHKEMESİNDE YARGILANDI VE BERAAT ETTİ


Sorguda her şeyin vatan için yapıldığını bilmelerine rağmen Nuri Şeker’e dava açtıklarını belirten Mehmet Şeker, “Fakat dedeme buna rağmen zimmetten ve Yunancı olmaktan dava açılmış. Dedeme, Nuri Bey her engeli aştın ama bunlar seni yerler. En iyi avukatları tut demişler. Dedem avukatlara derdini anlatacağını ve avukatların da heyete anlatıp kendi cezasının kesileceğini söylemiş ve bunu reddetmiş. Kendi savunmasını yapmış. Duruşma günü, sabah Ulu Camii’nde namaz kılınmış. O dönemde biz Kırım’dan gelmeyiz ve at getirip satarmışız. Dedem çok iyi ata binermiş ve ata binip sabah saat 9’da mahkemeye varıyor. Dedem benim bir ricam var demiş ve savunmasını yazılı vereceğini ve at üstünde gelirken unuttuğu birkaç şeyi daha eklemek istediğini ifade etmiş. Cezasının da kendisince kesilmesini istemiş. Dedem, “Ben haddimi bilmemişim, bana öyle bir ceza verin ki ömür boyu hücre hapsi olsun. Bu ceza demir parmaklıklar arasında olmasın. Küçük bir yere toplumun önüne koyun, açlıktan öleyim cenazemi kuşlar ve kurtlar yesin ve üzerime memlekete hizmet edenlerin sonu budur yazın ve başka bir enayi çıkıp bu işleri yapmasın. Heyet tüm suçlamalara berat, berat ve berat diyor. Rahmetli dedem Nuri Şeker, tüm engelleri azmi ve zekasıyla aşan biriydi.” -HABER/ ALİ ARASLI

Editör: Duygu Bekmezci