Dedesinin vefat ettiğinde 21 yaşında olduğunu söyleyen Efe o yaşına kadar dedesinden dinlediklerini şu şekilde anlattı; “ Dedem 7 Tümen 21’nci Alay’da onbaşı olarak görev yapmış, onunla ilgili teskeresinde ve istiklal savaşı madalya belgesinde de aynen yazıyor zaten. Kendisi bizzat 8 yıl askerlik yapmış. Ege Bölgesinde Ali Fuat Paşa’nın emrindeki askerlerden bir tanesiymiş. İsmet İnönü’nü buraya geldiği sıralar hep beraberlermiş. O zamanlar çok zor şartlarda askerlik yaptıklarını, Yunanlılarla çok mücadele ettiklerini anlatırdı. Hatta Yunan askerini birini yakalamış, kovalamış , en son Dokuzsele çayının içinde kıstırmış. Adam kolunu sıyırmış ve sarı lira altınları göstermiş ve kendisin öldürmemesini istemiş ama tabi savaştasın, sen onu öldürmezsen o seni öldürecek, çayın içinde onu öldürmüş, altınlarını da almış. Ondan sonra ileriden 3 tane İngiliz askeri geliyormuş ama yanlarında bir at fazlaymış, onlara bu altınlardan vereyim o atı bana verin demiş, onu almış. O sıralar tabi biraz İngilizlerin himayesinde olunduğu için onlara bir an için bir şey yapmamış bir de onlar 3 kişiymiş.  Atı onlardan aldıktan sonra buralardan biraz mühimmat toplamış, ekmek yaptırmış, bulabildiği kadar alet edevat ile birlikte onları  Sakarya Hendek’e göndermiş”


“DEDEMİN SOYADINI ALİ FUAT PAŞA KOYDU”


Efe, dedesinin soy adını nasıl aldığını da şu ifadelerle anlattı; “ Ali Fuat Paşa bütün askerlerini toplamış Kula dağının tepesinde ışık var, oradaki askeri bana kim alır gelir demiş, tabi hemen dedem fırlamış, o zaman dedemin soyadı efe değilmiş, Osman oğlu İsmail diye anılıyormuş, ben getiririm diye çıkınca  Ali Fuat Paşa bravo demiş efe gibisin diye senin soy adın Efe olsun demiş.”


İSMET İNÖNÜ’YÜ SIRTINDA TAŞIDI, İLK ÇOCUĞUNUN ADINA İSMET VERDİ


Efe dedesinin İsmet İnönü ile olan hatırasını da şöyle anlattı ; “İsmet İnönü Uşak’a gelmiş, bizim bu Dokuzsele çayı o zamanlar çok akıyormuş, karşıdan karşıya geçmek çok zormuş, belki bilirsiniz bizim çocukluğumuzda çayın suyu hiç dinmez 12 ay boyunca akardı, işte dedem İsmet İnönü’yü Dokuzsele çayının bir tarafından diğer tarafına sırtında taşımış. Sonrasında dedem ona eğer sağ olunsam evlenirsem, çocuğum olursan ilk çocuğumun adına İsmet vereceğim komutanım demiş. Hakikaten de dedemin ilk çocuğu kız oluyor, yine de adına İsmet veriyor. İsmet halam 93 yaşında vefat etti.”


“DDT  İLE TARHANA ÇORBASINI KİM İCAT ETTİYSE NUR İÇİNDE YATSIN” DERDİ


Savaş zamanında Uşak’taki kadınları güvenli bölgeye geçirirken askerlerden bazılarının kadınları Yunan askerine kaptırdıklarını ancak dedesi İsmail Efe’nin kadınları güvenli bir şekilde naklettiği için övgü aldığını söyleyen Efe, dedesinin savaş yıllarında çektiği sıkıntılar hakkında da ondan duyduklarını şu şekilde anlattı; “ O zamanlar ayaklarına giydikleri çoraplar yün çoraplar, örme çoraplar olduğu için, güve, bit çok gelirmiş. Gece gündüz ayaklarından çıkarmıyorlarmış, her an her dakika savaş, bir fiil 8 sene askerlik yapmak ne demek.. O sıralar DDT denilen bir ilaç çıkmış, bitten, pireden kurtulduk, kim icat ettiyse Allah bin kere razı olsun diye dedem söylerdi. Onun sayesinde uyuyabildiklerini yoksa bitten, pireden uyuyamadıklarını söylerdi.  Bizim tarhana çorbamız o zamanlar da meşhurmuş, dedem hayatı boyunca DDT ve tarhana çorbasını kim icat ettiyse nur içinde yatsın derdi”    


“NE MUTLU VATANIMIZIN KIYMETİNİ BİLENLERE”


Dedesinin anısını ve hatıralarını yaşatmak için özellikle milli bayramlarda askeri kıyafetler giyerek korteje katılan Efe; “ Gelecek nesillere kurtuluş savaşının, her şeyden evvel Atamızın ve onun silah arkadaşlarının bu memleketin kurtulması için neler yaptıklarını insanlara az da olsa gösterebilmek için, bayramlarda gönüllü olarak, seve seve, vatan aşkıyla sağ olduğum sürece çıkmaya devam ediyorum. Vatanımızın kıymetini bilenlere ne mutlu, bilemeyenlere artık diyecek bir şey yok” dedi.  


“DUYARSIZ KALANLARA SİTEM EDİYORUM”


Yıllarını bu vatan için feda etmiş bir kişi olan dedesi hakkında özellikle kamu kurumlarının ilgisiz davranıldığını iddia eden Efe; “istiklal savaşı gazisi belgesi var, madalyası var, aynı zamanda esnaf derneği başkanlığı yapmış, Muharip Gaziler Uşak il Temsilciği yapmış bir kişinin yetkililerimizce, tarihçilerimizce bu güne kadar dedemle ilgili bir bilgi, belge, istemeyişlerine şu ana kadar üzülüyordum. Neden ilgi alaka gösterilmiyor diye.  Sadece eski Valilerimizden Kayhan Kavas vardı, o da Aydınlı Yörük Ali Efe’nin torunu olduğu için Uşak’ta Karaağaç Mahallesinde Kuva-i Milliye evi diye bir yer açtırmıştı,  sadece o sırada benden bu belgeleri zimmetli bir şekilde alarak orada sergiletti. Valimiz tayin oldu gitti ondan sonra bu iş biti.  Bundan dolayı üzülüyorum ve duyarsız kalanlara sitem ediyoruz. Neden dedeme ilgisiz kalıyorlar, neden göz ardı ediliyor?” şeklinde konuştu. 
HABER / BAYRAM ALİ KELEŞ


 

Editör: Duygu Bekmezci