Son dönemlerde su sorunu üzerinden eleştirilen TÜPRAG Metal Madencilik A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yılmaz’ın daha önce katıldığı bir TV programında 5000 ton altın rezervi bulunduğuna dair iddiası dikkat çekti. 2004’te 500 ton maden rezervi olduğunu ifade eden Mehmet Yılmaz’ın iddiası, MTA’nın da rakamlarıyla çelişti. 5000 bin tonluk rezerv iddiası 1991’de ortaya atılmış bir çıkarıma dayanıyor.

ALİ ARASLI /// Son dönemlerde su sorununa yol açtığına dair eleştiriler alan Uşak Eşme Kışladağ’daki, Kanada Merkezli şirket Eldorado Gold’a ait altın madeninin işletmeci firması TÜPRAG Metal Madencilik A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yılmaz, daha önce, Türkiye Altın Madencileri Derneği Başkanı sıfatıyla katıldığı bir TV programında, Anadolu’da keşfedilmeyi bekleyen 5 bin ton altın rezervinin olduğunu iddia etti. Mehmet Yılmaz, 2004’te TÜPRAG’ın Kamu ve Halkla İlişkiler Müdürü olduğu dönemde de Hürriyet Gazetesi’nde yayınlanan demecinde de, toplam altın rezervinin 500 ton olduğunu ifade etti ve aradaki 10 katlık fark dikkat çekti.

Mehmet Yılmaz’ın ODTÜ Jeoloji Mühendisliği Bölümü’nden Prof. Dr. Ayhan Erler’in 1991’deki modelle çalışmasına dayandırdığı iddianın tam bir bilimsel yönünün bulunmadığı da öne sürüldü. Söz konusu modellemeyi, 2007’deki tezinde değerlendiren Yıldız Teknik Üniversitesi’nden Metalurji Mühendisi Cemalettin Küçük, MTA’nın Hürriyet Gazetesi’nde paylaştığı veriye dayanarak, ülkemizde 250 ila 300 ton rezerv bulunduğunu bildirdi. Tezde, 5 bin tonluk bekleyen rezerv iddiasıyla ilgili, “Bu rakamlar işletmenin devreye alınabilmesi için, kamuoyuna yanıltıcı bilgi olarak çok yüksek sunulmaktadır. Ancak işletme başlayınca elde edilen altından vergi kaçırılması ve yurt dışına çıkarılacak olan altının belli olmaması için en düşük düzeyde resmileştirilmektedir. Öne sürülen üretim rakamlarıyla, teknik olarak elde edilmesi gereken rakamlar örtüşmemektedir” ifadelerine yer verdi.

MEHMET YILMAZ: TÜRKİYE’DE 5 BİN TON ALTIN MADENİ REZERVİ VAR

Son dönemlerde su kaynaklarının tükenmesi üzerine yoğun eleştiriler alan ve bu konuda sosyal medya hesaplarından ‘yorumlara kapalı’ olarak, suya verdikleri önemi ve geri dönüşümle su kaynağını koruduklarını bildiren TÜPRAG Metal Madencilik A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yılmaz, daha önce, CEM TV’de katıldığı bir programda, ülkemizdeki altın madeni potansiyeline ilişkin açıklamalar yaptı. Burada Türkiye Altın Madencileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı unvanıyla açıklamalar yapan Mehmet Yılmaz, yaptığı değerlendirmede, Prof. Dr. Ayhan Erler’in 1991 yılında yaptığı modelleme çalışmasında Türkiye’de 6 bin 500 ton metal altın cevheri potansiyelinin olduğunu söylediğini anımsattı. Yılmaz, “Biz altını ithal ediyoruz ve ithal ettiğimiz altını tekrar yurtdışına ihraç ediyoruz. 2021 yılında ithalatımız neredeyse sıfıra yaklaştıysa da, iç piyasa ve Merkez Bankası rezervlerinden bu kaynak aktarılmış. İçeriden aktarmanın avantajı, dışarıdan dolarla almanız ve kendi kaynağınız olunca dolar cepte kalıyor.  Bütün bunların üzerine biraz da izinlerin, pandemi sürecinde, kamu personeli işine zamanında gidemedi, izinlerde aksamalar oldu. Var olan projelerin ileriye gitmesi daha yavaş gitti. 42 tondan 39 tona 2021’de düştük ve 2022’de 42 tonun üzerine çıkacağız. Bizim beklentimiz rekoru tekrar kırmak” dedi.

“Bizim Anadolu’nun önemli korkularından biri depremlerdir. Kuzey Anadolu fayı Van Muradiye’den başlar, kuzeye doğru yükselir. Doğu Karadeniz Dağlarını takip eder, Bolu Geride ve oradan Ege Denizinin içine gider. Diğer bir kol da Van gölünün doğusundan başlar, Bingöl, Elazığ ve Adana’ya kadar devam eder” diyen Yılmaz, şöyle konuştu: “Faylar depremsellik açısından baktığımızda bir musibet gibi görünüyor. Fakat bunun yanında çok sayıda maden cevherleşmesine imkan sağlar. Ege Bölgesi’nde blok faylanmalar vardır ve bunlar da cevherleşme için çok ciddi bir ortam sağlar. Türkiye’de bugün 18 madenin dağılımına baktığımızda Ege, Karadeniz, İç Anadolu ve Doğu Anadolu bölgesini görürüz. Uşak Eşme, Çanakkale ve diğer illere baktığınızda hepsinde altın madeni cevherleşmesi görürsünüz. Bunların bir kısmı aktif ve bir kısmı da magmatik aktivitenin olduğu bölgeler.  Rahmetli hocam Prof. Dr. Ayhan Erler yaklaşık 6 bin 500 ton altın cevherinin varlığından bahsederdi. Biz bunun bin 500 tonunun nerede olduğunu biliyoruz. Daha geride 5 bin ton altın var ve yastık altında da yaklaşık 5 bin ton altın var. Bizim topraklarımızda da yaklaşık bulunmayı bekleyen 5 bin ton bir altın olduğunu biliyoruz. Türkiye altın madenciliği hikayesine, 2001’de Bergama’da başladı. Biz şu anda Avrupa’nın en büyük altın üreticisiyiz. Topraklarımızdaki rezervi harekete geçirirsek, altını kendi topraklarımızda da hayata geçirebiliriz.”

MEHMET YILMAZ: BELDEN AŞAĞI VURMA GİBİ DURUMLARIN SONA ERMESİ LAZIM

Türkiye’de ilk altın üretiminin 2001’de Bergama’da başladığını hatırlatan Yılmaz, “Sıkıntı nedir? Biz iyi bir sınav veremedik. Türk toplumuna önem verip, hassasiyet gösterip ve kültürel dengelerini önemseyip, dikkate alırsanız vatandaş sizi dinler. Sizi dinleyen vatandaş bilmediği bir konularda bilgi sahibi olur ve bilmediğinden korkmak yerine, bildiğine destek olmaya başlar.  Biz tüm madencilik STK’larıyla birlikte, Türkiye’de madencilik sektörünü anlatmaya çıktık. Sürdürebilir madencilik, yeşil madencilik, yeşil enerji kullanımı ve yenilenebilir enerji kullanımında artık dünya ile entegre olmamız lazım. İnsanların çevresel kaygılarını ciddiye alıyoruz. Su bizim çocuklarımıza da lazım. Ama şöyle bir ikileme gitme gibi bir şansımız yok. Orman mı maden mi? Çevre mi sanayi mi?  Bence her şeyden önemlisi insana, çevreye ve madenciliğe ihtiyacımız var. Bunun için şu mottoyu kullanıyoruz, önce insan, sonra çevre, sonra madencilik. Biz masum çevre endişesiyle hareket eden herkesi ciddiye almalıyız. Ancak burada çok önemli bir şey var. Bazı işletmelerimize hiç hak etmedikleri halde, doğayla dost çalıştıkları halde, haksız ithamlar veya belden aşağı vurma gibi durumların sona erdirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Biz işimizi iyi yapalım ve ortada bir noktada buluşalım” ifadelerini kullandı.

MEHMET YILMAZ’IN PROF. ERLER’E DAYANDIRDIĞI RAKAMLAR MTA VE DAHA ÖNCE KENDİ VERDİĞİ BİR MÜLAKATLA ÖRTÜŞMÜYOR

Öte yandan Mehmet Yılmaz’ın Prof. Dr. Ayhan Erler’in modellemesine dayandırdığı söz konusu 5 bin ton keşfedilmeyi bekleyen altın cevheri iddiası, MTA’nın ve daha önce kendisinin Hürriyet Gazetesi’ne verdiği bir mülakatla çelişiyor. Prof. Dr. Erler’in modellemesini “Siyanürle Liç Yönetimiyle Cevherden Altın Kazanımı, Çevresel Sorunlar ve Türkiye Örnekleri (Türkiye Açısından Altın Üretimi” başlıklı tezinde değerlendiren Yıldız Teknik Üniversitesi’nden Metalurji Mühendisi Cemalettin Küçük, bunun MTA rakamlarıyla çeliştiği ifadesine yer verdi. Tezde, “Altının en önemli özelliği, elde edildikten sonra hurdasıyla arasındaki fiyat farkı çok azdır. Değer olarak da külçe altın fiyatı verilir. Bu nedenle altının külçesiyle uc ürün arasındaki fiyat 26 farkı, kuyumculuk alanında yapılan özel tasarımlar dışında yok denecek kadar azdır. Bu nedenle altının külçe fiyatıyla ürün arasında 6-7 kat kadar değer elde etmek söz konusu olamaz. 2002 yılında gazete haberlerinde 6 500 ton altın için 400 milyar dolar değer sunulması çok yanıltıcı bir bilgidir. 2002 yılında gazetelere bu başlıklar atılırken Türkiye 2001 krizini yaşamış ve Türkiye'de siyanürle liç yöntemiyle yargı kararlarına rağmen altın işletmelerinin önünün açılması amaçlanmıştı. Bu arada yaşanan 2001 ekonomik kirizi bahane edilerek, Bergama'da yapılmaya çalışılan yasadışı siyanür liçi yöntemiyle altın işletmesinin, yasadışılığına meşruluk kazandırmak için Türkiye'nin altın mevcut işletilebilir altın miktarı yanıltıcı rakamlarla basına yansıtıldı. Yapılan bir çalışmada, olabilir olarak yapılan tahmini çalışmanın en üst rakamından büyük bir rakamı varmış gibi göstererek bir yanıltma kullanıldı. Türkiye'nin 6500 ton işlenebilir altını olduğu ve bunun 70 milyar dolar olup, katma değeriyle 450 milyar dolar bir gelir getireceği kamuoyuna açıklandı. Yani kamuoyuna sunulan rakamları gerçekle bir ilişkisi yoktur”.

“2000 yılında "MTA Türkiye'nin 250-300 ton altın revervi olduğunu bildirdi” ifadelerine yer verilen tezin bu bölümü şöyle devam etti: “Oysa 2002 yılında ve hala bir takım çevrelerce kullanılan rakamlar 1999 ait ve tanımı başka olan rakamlar. Bilimsel çalışmada bir modelleme yapılmış ve tahminde bulunulmuş. Rakamların ve birimlerin başkaları tarafından bu denli karmaşa içinde kullanılması ve bunun bilimsel çalışma olarak siyasal iktidara dolaylı baskı aracı olarak kullanılması yalnızca Türkiye'de yaşanan bir olay olmadığını dünyada madencilik alanında yaşanan politikalarda ele alınmıştı. Türkiye'nin mevcut görünür altın rezervinin kesin olarak ortaya koyulması MTA'nın 1985 yılında işlevinin değiştirilerek, enstitü işlevinden yalnızca ruhsat veren bir kurum durumuna getirilmesiyle artık mümkün olmamaktadır. Yalnız ve yalnız altın işletmeciliğine soyunan şirketlerin rakamları ortada dolaşmaktadır. Bu rakamlar işletmenin devreye alınabilmesi için, kamuoyuna yanıltıcı bilgi olarak çok yüksek sunulmaktadır. Ancak işletme başlayınca elde edilen altından vergi kaçırılması ve yurt dışına çıkarılacak olan altının belli olmaması için en düşük düzeyde resmileştirilmektedir. Öne sürülen üretim rakamlarıyla, teknik olarak elde edilmesi gereken rakamlar örtüşmemektedir.”

MEHMET YILMAZ, 2004’TE HÜRRİYET GAZETESİ’NE 500 TON OLDUĞUNU AÇIKLAMIŞTI

Öte yandan Mehmet Yılmaz, 2004’te Hürriyet gazetesinde yayınlanan bir mülakatında Türkiye’nin 500 ton altın cevheri potansiyeli olduğunu ifade etmişti. Haberde şu ifadeler yer almıştı: “Bazı bölgelerde arama faaliyetlerini sürdüren dünyanın önde gelen altın şirketleri arasında bulunan Kanadalı El Dorado şirketine bağlı TÜPRAG şirketi yetkililerinin verdikleri bilgilerde, Türkiye`nin önemli düzeyde bir altın rezervine sahip olduğunu ortaya çıkardı. TÜPRAG Madencilik Şirketi Kamu ve Halkla İlişkiler Müdürü Mehmet Yılmaz Türkiye`de kesinleşmiş 450-500 ton altın rezervi bulunduğunu belirtti”.

HABERİ OKUMAK İÇİN LİNKİ TIKLAYINIZ…

https://bigpara.hurriyet.com.tr/haberler/genel-haberler/turkiye-de-500-ton-altin-rezervi-var_ID479604/

Editör: TE Bilişim