Bu alanda yer alan ve defineciler tarafından talan edilen ve bir kısmı kültür varlıklarına kazandırılan mozaikler, Uşak Arkeoloji Müzesi’nde sergileniyor. Akmonia antik kentinde kazı yapılması durumunda, ortaya tarihi anlamda önemli eser ve bulguların çıkması beklenirken, söz konusu kazının yapılabilmesi için ciddi bir ödeneğin ve zamanın gerektiği ifade ediliyor.  Yaklaşık 5 bin dekarlık bir alanda kazı yapılabilmesi için zaman zaman siyasilere başvuran köylülere verilen cevap, bölgedeki hak sahiplerinden arazilerin alınması için büyük paralar gerektiği yönünde oluyor. Söz konusu ifade, Uşak Arkeoloji Müzesi tarafından da doğrulandı. Bölgede kazı için çok ciddi bir yatırım gerektiği ve Blaundus ve Sebaste antik kentlerinde devam eden kazılar nedeniyle bunun şu anda pek mümkün olmadığı kaydedildi.

İLK DARPHANE KURULDU VE VOLEBYOL MAÇLARI YAPILDI

Uşak’ın Banaz ilçesine bağlı Ahat köyünde yer alan Akmonia Antik Kenti’nde eserler belli ve belirsiz bir şekilde yer alıyor. Daha önce yapılan çalışmalarda mozaik resimlerle süslenen yaklaşık 300 metrekarelik bir spor salonunun varlığının belirlendi. Bu bölgede Tanrıça Tyk’e'ye ait mozaikli resim bulundu. 2000’li yıllara doğru buradaki Tykie mozaiği çalındı ve İstanbul merkezli bir operasyonla tekrar ele geçirilerek, kültür varlıklarına geri kazandırıldı. Voleybol maçlarının dünyada ilk yapıldığı bölge olarak bilinen Akmonia, aynı zamanda, dünyanın ilk darphanesinin de kurulduğu yer olarak dikkat çekiyor. Akmonia’daki mozaikler bir dönem üzeri naylonla kapatılarak korunmaya çalışılmış ve bunun sonunda da tarihi eserler mıcıra dönüşmüştü. Şu anda tiyatro olarak bilinen alanda belli belirsiz kaya parçaları yer alırken, buradaki eserlerin de büyük bölümünün koruma altına alınması ve daha fazla ziyaretçi tarafından görülmesi için Uşak Etnografya Müzesine kaldırıldığı ifade edildi. 18 Mayıs 2000 tarihinde SİT alanı ilan edilen bölgenin daha cazip hale gelmesi için Ahat köylüleri zaman zaman siyasilerden arkeolojik kazı talebinde bulundu.

YAKLAŞIK 5 BİN DEKARLIK ALANDA EN AZ 300 KİŞİNİN ARAZİSİ VAR

Arkeolojik kazıların bölgede şimdiye kadar başlamadığını belirten Ahat Köyü Muhtarı Özhan Oğuz, “Burada daha önce kazı taleplerinde bulunduk, fakat çok sayıda bireysel arazi olduğu gerekçesiyle bu taleplerimiz hep olumsuzlukla sonuçlandı. Bize siyasilerin ve yöneticilerin ifade ettiğine göre burada ciddi bir kamulaştırma sorunu olduğu ve kamulaştırma olmadığı için kazı çalışması yapılamadığıdır. Sadece Akmonia’nın mozaiğinin olduğu yerde 100 kişinin falan arazisi vardır. SİT alanı olan yerde toplamda 300 ila 500 kişinin yeri çıkar. Aşağı yukarı 5 bin dekar bir alandan bahsediyoruz” dedi.

Ahat Köyü Muhtarı Oğuz, “Burada çalışma olması için son olarak 2015’te burada her hangi bir çalışma yapılması için dilekçe vermiştik. O günden beri de her hangi bir ses ve seda çıkmadı. Antik kentte tabelaların olduğu yerde dışarıdan bulunup gelen taşlar da var. Orada bekçi olduğu için kalıntılar nereden çıkarsa çıksın oraya bırakılıyor. Burada defineciler zaman zaman oluyor. Eskisi kadar yok. Eskiden çoktu şimdi tedbirler sıkı olduğu için pek yok” ifadesini kullandı.

Öte yandan konuyla ilgili görüştüğümüz Uşak Arkeoloji Müzesi yetkilileri de söz konusu ifadenin doğru olduğunu belirtti. Müze yetkilileri, “Kazı yapılması için çok ciddi bir kaynağa ihtiyaç var. Burada zaten kazı yapıyoruz desek, önce ciddi bir kamulaştırma bedeli ayrılması lazım. Günümüzde yaptığımız 2 büyük kazı var ve bunlar da yıllara yayılmış durumda. Ulubey’deki Blaundus ve Sivaslı Selçikler’deki Sebaste Antik Kentlerinde kazılarımız sürüyor ve bunlara yoğunlaştık diyebiliriz. Bu alanlar biter ve bakanlık tarafından yeterli bütçe oluşturulursa, Akmonia için de kazı gündeme gelebilir. Fakat bugün için bu kazı, pek mümkün görülmüyor” ifadesini kullandı.

AKMONİA ANTİK KENTİ HAKKINDA:

Akmonya şehri, günümüzde Uşak’ın Banaz ilçesinin Ahat Köyü içerisinde Asar mevkiindedir. Coğrafi olarak Banaz ovasının (antik dönemdeki adıyla Panasion) kuzey-doğusunda ve Burgaz Dağlarının kuzey ucunda kuzey-batıya doğru yerleşmiştir. Şehrin kalesi tepede ve gerçekten korunaklı bir yerdedir. Tepenin eteklerine doğru mezarlar var ise de yüzyıllar süren kaçak kazılar sonucu bunlar nerede ise kaybolmuştur. Şehri 1883 yılında ziyaret eden William Ramsay bile mezarların devamlı bir şekilde açıldığından ve taşlarının yağmalandığından şikayet eder. Akmonya şehri etrafındaki diğer yerleşim yerleri ile sıkı ekonomik ilişki içerisinde olmuştur. Bunlardan en önemlileri Susuz Köyü’ndeki Keramon-Agora, Çarık Köyündeki Traianapolis ile İslam Köy’deki Alia’dır. Aslında Keramon-Agora, Akmonya’nın pazar yeridir ve onun bu anlamda Akmonya ile birlikte tek bir yerleşim ünitesi olarak değerlendirilmesi yerinde olur.  Akmonya çeşitli yolların, özellikle de Pers İmparatorluğu’nun atar damarı olan ve Sardis ile imparatorluk başkentleri Susa ve Persepolis’i birbirine bağlayan “Kral Yolu”nun üzerinde olması nedeniyle ekonomik refah içinde bulunmuştur. Hellenistik dönemin sonlarında ve Roma idaresi altında şehrin belirli bir özerklik kazandığını söylemek mümkündür. Bu dönemden kalan sikkeler bunun birer göstergesidir.

Editör: TE Bilişim