Dünyadaki Müslümanların hali hazırda parçalanmış vaziyette olduğu, Fitne, fesat ve tefrika ateşiyle yandığı iddia edilen hutbede, Müslümanların bir çok yerde ayrımcılık, ötekileştirme gibi baskılarla karşı karşıya kaldığı vurgulandı.  Hutbenin devamında şu ifadelere yer verildi; “Hak ve hukuk tanımayan zalimler, ümmet-i Muhammed’in bu dağınıklığından cesaret bulmaktadır. Kin ve nefretten beslenen caniler, dünyanın gözü önünde Müslümanlara hayâsızca saldırmaktadır. Ümmetin sessizliğinden güç alan katiller, Filistin’de kadın, erkek, yaşlı, bebek ayrımı gözetmeden masumların üzerine zalimce bombalar yağdırmaktadır. Bununla da yetinmeyen insafsızlar, insani yardımlara engel olmakta, mazlumları bir lokma ekmekten, bir yudum sudan mahrum bırakmaktadır. Sözde insan hakları savunucuları ise İslam beldelerindeki katliam ve soykırımlara göz yumarak, insani değerlerin ayaklar altına alınmasına ses çıkarmayarak zalimlere destek olmaktadır.”
Cuma hutbesinde bütün ayrılıklara, farklılıklara, ihtilafa bakılmaksızın İslam kardeşliğinin esas alınması istendi. Ümmet bilincinin her daim diri tutulmasının istendiği hutbede; “İmanımızdan aldığımız gücümüzü, İslam’dan aldığımız izzetimizi, kardeşliğimizden aldığımız kuvvetimizi koruyalım. İşte o zaman ümmet coğrafyamız, zalimlerin zulmünden, hainlerin ihanetinden kurtulacaktır. Garipler sevinecek, yetimlerin yüzü gülecek, çaresizler çare bulacaktır.” İfadeleri kullanıldı. 
HABER / HALİL ASLAN

Editör: Duygu Bekmezci