Uşak Tanıtım ve Kültür Gönüllüleri Derneği Başkanı Mehmet Keyvanoğlu ve dernek yöneticileri ile üyeleri, Ulubey ilçesine bağlı Çırpıcılar ve Külcen köyünde yaptıkları çalışmada, 86 yaşındaki Hasibe Öztürk’ten eski düğünler hakkında bilgiler aldı. Eski düğünlerin nasıl yapıldığına dair bilgiler veren Hasibe Öztürk, düğünlerin Cuma günleri başladığını ve 3 gün devam ettiğini ifade etti. Düğün yemekleri, o dönemdeki geçim şartları ve gelin başı gibi konularda bilgiler veren Hasibe Öztürk, yılda 40 ölçek buğdayla geçimlerini sağladıklarını belirterek; “O dönemlerde bolluk ve bereket vardı ve biz 40 ölçek buğdayla tüm ihtiyaçlarımızı giderirdik” ifadesini kullandı.

DÜĞÜNLERDE YEMEKLER ETLİ OLURDU
Düğünlerde kadınların kendi aralarında tef çaldığını belirten Hasibe Öztürk, gelin almaya atla gittiklerini belirterek, “Şimdi at kalktı ve taksiye binen çıkıp gidiyor ve at 2 tane olurdu ve birine gelin binerdi ve dolaşırdı. Düğünde keşkek, et, çorba, fasulye, topalak ve un helvası basılırdı. Etimiz çok olurdu ve ikramlar boldu. Un helvasını tavalara basardık ve düğün evi bunu dağıtırdı ve çok yapılırdı. Unu karıştırarak yapardık ve içine pekmez veya şeker katardık” dedi. Etin doğrandığını ve kazana katılıp karıştıra karıştıra kavrulduğunu aktaran Hasibe Öztürk, soğanla pişen etin suyla haşlandığını ve düğün evinde çok olduğunu aktardı.

GELİN ERTESİ GÜN EL ÖPER VE HARÇLIK ALIRDI
“Ertesi günü herkes gelinin evine birikir ve gelinin elbisesi asılır ve herkes oynar güler ve sonra dağılırdı” diyen Hasibe Öztürk, geline verilen harçlıklara değindi. Aynı zamanda günümüzde artan boşanmalara da vurgu yapan Hasibe Öztürk, şöyle konuştu: “Gelin sabah kalktığında kayınbaba ve kaynanasının elini ve büyüklerin elini öperdi. Herkes gelinin eline 20’şer 30’ar lira bırakırdı. O zaman para kıymetliydi ve şimdi paranın değeri yok. Ben Allah’ın 2 lirasına akşama kadar rezil oldum. Şimdi millet de ne var? Şimdi evlenen boşanıyor ve sanki öteki kocası iyi olacak sanıyor. Allah’a dua ediyorum, canımı al ama aklımı alma. Benim babam altındı ve şimdikiler varmadan kocadan geçiyorlar. Elin ekmeğinin bir yanı kan ve bir yanı irindir. Onu yiyip de silene aşk olsun”.






