Projeye katkı sağlayan Uşak Üniversitesi İletişim Fakültesi Yeni Medya Bölüm Başkanı Doç. Dr. Müzeyyen Sevtap Aytuğ Uşak Belediyesi Kent Tarihi Müzesinin  ödüllü ve çok çok güzel bir müze olduğunu vurguladı.  Aytuğ: “Bu müzemizin yöneticisi Cengiz Bey sayesinde bu organizasyonu gerçekleştirdik. Ama burada onlarca Uşak gönüllüsü emek verdi. Bu tür geleneksel düğünlerimizin sık sık gerçekleştirilmesi lazım ki kültürümüz unutulmasın” dedi.

Uşak tarihinin çok köklü olduğuna vurgu yapan Kent Tarihi Müzesi Yetkilisi Arkeolog Cengiz Doğan ise  kent tarihi müzesinin sade bir müze olmanın ötesinde düzenlediği etkinliklerle geleneksel Uşak kültürünü vatandaşlara, öğrenicilere dolayısıyla yeni nesillere duyurmayı amaçladığını söyledi.   

Doğan, bu minvalde düzenlenen etkinlik hakkında şunları söyledi: “ Gönüllülük esasıyla bir araya gelen arkadaşlarımız gece gündüz demeden yaklaşık 10 gün çalıştılar ve bu güne gelindi. Çok güzel bir etkinlik olduğunu düşünüyorum.  Bunun gerçeğe dönüştürülmesi yani gerçek gelin ve damadın olduğu geleneksel bir düğün düzenlemek bizim temel hedeflerimizden biri.”

Doğan  Ahmet Aydın ve Sevtap Aytuğ başta olmak üzere projeye katkı sağlayan  herkese teşekkür etti.

Yıllarca Baltalı Yaren Derneği Başkanlığını yürüten ve Baltalı Yaren Geceleri programlarını düzenleyen  Ahmet Aydın da  geleneksel düğün canlandırmasında yaren başı oldu. İyisiyle kötüsüyle 4 günlük bir düğünü sembolik de olsa canlandıklarını ifade eden Aydın: “ İnşallah güzel olmuştur ama bazı şeyleri anlatarak geçtik mesela atımız olsa biraz daha ciddi olurdu ama tabi gönüllülük esasına dayandığı için bu kadar yapabildik ama güzel oldu.” Dedi.

 Vatandaşlardan  masrafa girmeden geleneksel düğün yapmalarını isteyen Aydın; “insanlara bu çağrıya kulak verse yılda bir iki kez bile olsa böyle düğünler yapılsa geleneklerimiz canlansa, unutulmasa iyi olmaz mı? Önceden köylerde 5-6 gelin tek çalgıyla çıkardı, davul tek olurdu ama gelin 3-4 tane olurdu, bunlar güzel geleneklerimiz, buradan  bunun çağrısını da yapalım.” Şeklinde konuştu.

Kent tarihi müzesinde canlandırılan düğünün Uşak’ta artık yapılmadığına dikkat çeken Aydın: “ Benim 3 gelinim var ve bir tanesinin düğününü bu şekilde yapmıştım o da 10 yıl falan oldu. Yakın zamanda böyle bir düğün ile karşılaşmadım. Araya boşluk çok girdi artık unutulmaya yüz tuttu, mesela böyle yerlerde anlatmasak unutulur gider, en azında sizin gibi böyle kayıtlar tutulursa en azından gelecek kuşaklara kültürümüzü aktarmış oluruz” diye konuştu.

UŞAK’IN GELENEKSEL DÜĞÜNLERİ NASIL OLURDU?

Aydın, 4 gün süren ve unutulmaya yüz tutmuş olan geleneksel Uşak düğününü şu  şekilde anlattı: “ Cuma günü nöbet vurulur (Davul Zurna Çalınır) düğün tanıtılır yani düğünün başladığı duyurulur. Cumartesi sabahı çeyiz altına oyunlar oynanır  çeyiz serilirdi. Tabi çeyizi gönüllü gençler sererdi, çeyiz serildikten sonra yine nöbet vurulma dediğimiz davul zurna odaya giderdi, odadan inerlerdi  sona kız evine kına götürülürdü, orada kına kağnısı yüklenir kızın çeyizi yani. Ondan sonra akşam üzeri artık kına gecesi… köyde meydan ateşi yakılırdı bayanlar yukarıda tef eşliğinde hem oynar hem kına yakar, erkekler de meydanda ateş etrafında eğlenirlerdi. Ertesi günü (Pazar) gün doğarak kız kınası yıkamaya gidilirdi, kızın kınası yıkandıktan sonra damat evinde gelin alma hazırlıkları başlar, damat tıraşını olur, kız evinde gelin başı yapılır, yakınları oraya ziyarete gider, gelin kız onların elini öper, bahşiş verirler “meste para kuyma” denilir buna, 3 ihlas okunur, gelinin beline kuşak bağlanır, oğlan kardeşi bunu bağlar. Bu hazırlıklar tamamsa ikindi namazı sonrası damat ve sağdıçlar tekbirler eşliğinde giydirilir. Damat ve sağdıç giyindikten sonra onlar evde beklerler, oğlan evinden kız evine büyük bir seyman gider, eskiden bunların yarısı atlı, yarısı yaya oluyormuş, silahlar atılıyor tabi. Maniler eşliğinde kız evine varılır,  kız hazırsa evinden tekbirler eşliğinde çıkar kapıda kayınpeder, kayınvalide teslim alır geride kalanlarla helalleşirlir, para atılır, çerez atılır.

Oğlan evine gelen gelinin ayağının önüne bir post serilir, saç olur, eline bebek verilir. Akşam odalara yemekler  dağılır oğlan evinin önünde “iki dönüverin” denilir, oğlan yakınları bir oyun daha oynarlar. Biz bunların bölümlerine nöbet vurma diyoruz. Öğleden önce yarım saat bir saat, öğleden sonra yarım saat bir saat, davulcu zurnacı nöbet dışında odada oturur. Sonrasında gelin indirilir sandığı oturulur. Damat yatsı namazına gider, ayakkabıları tutulur. Namazdan sonra gelir, gelin tası teper hoş geldin der ve hediyesini verir, sembolik baklavasını yer. Şahitler eşliğinde imam nikahı kıyılır, zifaf öncesi damat iki rekat namaz kılar, sonrasında zifaf gerçekleşir, tabi damat salma denilen olayda damat sırtından vurularak zifaf odasına uğurlanır. Sağdıçlar dışarıda bekler damat çarşafı dışarıya verir, üç el silah atılır, bunu köylü duyar, olay bitmiştir.

Ertesi günü sabah yenge eşliğinde için de havlu, çorap vb. olan bir paket alırlar akrabalara tek tek gidilir hediyesini verir bahşişini alır. Biz buna “belek dağıtma”  diyoruz. O evlerdeki insanlar da gelin ve damadın saat 9-10 gibi evlerine geleceklerini bilirler. Artık pazartesidir öğleye doğru yaklaşılmıştır yine oğlan evinin önünde nöbet vurulur, bir iki kişi oynadıktan sonra, damat ve sağdıç oynatılır onlara para takılır, gelin de para çevirir, ardından yaren başı iki tarafa da hayırlı uğurlu olsun der, manisini atar toyu bitirir.”

HABER / BAYRAM ALİ KELEŞ

Editör: TE Bilişim