Uşak’ın Karahallı ilçesindeki üzüm üretimi dibe vurdu ve bu durum kente gönül verenlerde üzüntü ve geleceğe dair de kaygılara yol açtı. Bugün 10 ila 20 ton arasına düşen üzüm rekoltesi, Uşak’ın bir dönem sofralık üzümün üretildiği bir merkez olduğunu akıllara getirdi. Uşak Tanıtım ve Kültür Gönüllüleri Derneği Başkanı Mehmet Keyvanoğlu, kent merkezinde de bir dönem üretimin çok yoğun olduğunu belirterek, daha önce Uşak’ta duyulmayan mevkilerin de isimlerini ve buradan fotoğraflar paylaştı.


UŞAK BİR DÖNEM ÜZÜMÜN MERKEZİYDİ
Uşak’ın bir dönem üzüm üretiminin merkezlerinden biri olduğunu ve bununla beraber bağ kültürünün de kentte geliştiğini dile getiren Uşak Tanıtım ve Kültür Gönüllüleri Derneği Başkanı Mehmet Keyvanoğlu, üretilen üzümden çok lezzetli pekmezler yapıldığını belirtti. Kentte bugün Uşak Belediyesi İşhanı olan binanın bulunduğu alanda ‘Pekmez İşhanı’nın yer aldığını ve burada bir nevi üzüm ve pekmez borsanın kurulduğunu dile getiren Mehmet Keyvanoğlu, “Karahallı ve köylerinden gelen üzüm üreticileri, kuru üzüm ve pekmezini, ilimizdeki Pekmez Hanı’nda satardı. Pekmez Hanı’nda tüccar bekler veya kendileri tüccarın ayağına giderdi. Bugün belediye işhanının olduğu yer bir üzüm borsasıydı. Salihli’de bu üzüm yetişmezdi. Salihli’de sadece çekirdeksiz üzüm olurdu. Bizim üzümümüz sofralık üzümdü, kokusu ve aroması vardı” dedi. “Şarap türü üzüm, önceleri ilimizde yoktu ve sofralık ve pekmezlik üzümdü bizim alanımız” diyen Uşak Tanıtım ve Kültür Gönüllüleri Derneği Başkanı Mehmet Keyvanoğlu, şaraplık üzüm ticari kaygılardan dolayı yetiştirilmeye başlandığına dikkat çekti. 
Keyvanoğlu, “Bağlarımıza son zamanlarda girmiştir. Uşak, pekmez  ve tahinin de merkeziydi. Bağbaşı köyünün adı üzümden geliyor” ifadesini kullandı.

WhatsApp Image 2023-09-20 at 10.04.21

FOTO ALTI: 3 Eylül 1939 tarihinde, Karahallı Paşalar köyü bağbozumu şenliklerinden bir fotoğraf! (Mehmet Keyvanoğlu'na aittir)


UŞAK’IN BÜYÜK BÖLÜMÜ ÜZÜM BAĞIYDI VE BAĞCILIK KÜLTÜRDÜ
Bugüne kadar ismi belki de hiç zikredilmeyen mevkileri paylayan Mehmet Keyvanoğlu, kentte üzüm yetiştiriciliği yapılan bölgeler hakkında detaylı bilgiler verdi.
Keyvanoğlu, Uşak’ta Ankara asfaltının sol tarafı komple üzüm bağıydı. Sağ tafta Dikilitaş Camii’nden Tekmen tepesine kadar, Şehitler, Çokkozlar, Battal, Eybek ve Sultan tepe buralar eskiden bağcılıktı. Yine Sülüklü Çeşme, Kadınlar Kurnası (Halk dilinde Gaala Gurnası denir. İngiliz Köşkü), Ziyinbeç, Kurt Baba (Aybey tepesinin üstü sağ  taraf vadidir. Akse, Kurt Baba’dan ayrı), Salıcı Boğazı olarak bilinen Salıcı Bağları ve Çağlayan mevkiide bağlar bulunurdu. Her türlü yeşillik ve sebze ihtiyacı bu bağlardan sağlanırdı. Yeşillikten bahçıvanların evleri görülmezdi” diye konuştu. 

WhatsApp Image 2023-09-20 at 09.59.16

FOTO ALTI : (Kırk Musa Dede ve Katırcı Kuyusu Bağları)

ÇÖMLEKTEKİ ETİ YÜRÜTMEK O DÖNEMİN EĞLENCESİYDİ!
Keyvanoğlu, bağ kültürü hakkında dikkat çeken ve o dönem yaşayanların bir birlerine karşı gösterdikleri hoşgörüyü anlatan adetleri de anlattı.
Keyvanoğlu, şöyle konuştu: “Her ailenin bir bağı vardı. Her ailenin bir eşeği vardı. Buralarda da bağcılar, üzüm çeşidinin çokluğuyla övünür ve sohbetler bunun üzerine yapılırdı. Hafta sonu mutlaka bağda geçer, özellikle Pazar günü yakın akrabalar davet edilir. Sabah erken saatlerde bağa gidilir. Önce tarhana çorbası, öğlen alaca dene (omça çıbığında) aşı ve koruk suyu ve arkasından akşam için hazırlanan çömlek eti olurdu. Bu arada bağ sahipleri arasında konuk gidilir ve bir yaşam tarzıydı. Şöyle bir gelenek vardı, eğer çömlek başına çocuk dahi dikilmeden bahçeye gidilirse, komşular tarafından mutlaka çalınırdı. Çömleği çalınan kişi akşam yemeğe çağrılırdı. Ama başında 5 yaşında çocuk olsa kimse dokunmazdı. Çocuk varsa eğer, çocuk bir şekilde bir yerlere gönderilir ve sahipsiz bırakılır ve çömlek götürülür. Şu anda olsa bu olay cinayet sebebi. Ama eskinin gülünecek eğlencesiydi”.
Bağı olmayana fabrikatör dahi olsa kızların varmadığını sözlerine ekleyen Keyvanoğlu, “Haşim Tümer’in kitabında bahsettiği gibi çok zengin bir ailenin bağı yok ama bir kız istemeye gidiyorlar. Kız diyor ki bir bağınız bile yok, ben altınımı salkımımı kime göstereceğim diyor. Bağ kültürü bu kadar etkin ve baskın bir kültür”  dedi. 
HABER  / ALİ ARASLI

Editör: Zülal Karadedeli