Değerli okurlar! Dil  konusunda çok yazılıyor, konuşuluyor ve tartışılıyor. Hiç Kuşkusuz sizler de bir çok kez okuyup dinlemişsinizdir. Ve başlığı görünce bir çoğunuz "Aman Hoca! Yeter artık, bu konuyu yeterince anladık" niye deşeliyorsunuz diyenleriniz olabilir. Hayır, değerli okuyucular, bu konuyu hala anlayamadığımızı düşünüyorum. Evet, bu konuda yazanlar da konuşanlar da konuyu tam anlayamamış. Neden derseniz? Hatırladığım kadarıyla on yıl kadar önce  Türkçe”mizin hem ustası hem de aşığı olduğuna inandığım ünlü bir şairimizin, yazarımızın, devlet adamımızın bir konferansına katılmıştım. Kürsünün tam dibinde oturdum, can kulağı ile dinledim, usta bir hatip, konuyu çok iyi bilen bir konuşmacı ayrıca kendilerinin hayranıydım. Birçok şiirlerini zevkle okumuş, ezberlemiştim. Kendilerini canlı dinleyeceğim için çok mutluydum. Söyleşinin sonunda soru  da sordum elbette. Söyleşi yanılmıyorsam iki üç saati aştı, zamanın nasıl geçtiğini anlayamadım doğrusu.

Her neyse uzatmayalım. Şimdi ana konuya dönelim  izin verirseniz. Asıl mevzuya giriş yine uzun oldu. Ancak, şu gerçeği vurgulamak için bu olayı anlattım. Türkçemize önem vermek, Türkçe”mizi korumak ve geliştirmek. Peki NEDEN? İşte bu soruya tam yanıt verilemiyor ne yazık ki. Bakınız! 1980”li yıllar öncesinde bu konunun çok politize olduğunu düşünüyorum. Bilindiği üzere I932'de Başöğretmen Büyük ATATÜRK’ün direktifleri ile kurulan TÜRK DİL KURUMU, Türkçemizi öz kimliğine kavuşturmak için çok yararlı çalışmalar yaptı. Kurulduğu yıllarda Türkçemizin neredeyse yüzde seksenine yakını  yabancı sözcüklerden oluşmaktayken, seksenli yıllarda durum ters döndü, dilimiz öz benliğine kavuştu. Gerçekten Atatürk’ün emrettikleri gibi yüzyıllar öncesinin tadına kavuştu.

Ancak Türkiye Cumhuriyeti'nin birçok değişimine karşı olunduğunda buna da karşı olanlar vardı ve karşı kavga veriyorlardı. Pekala gerekçe neydi? Bunun mantığını maalesef çözme olanağı yok. Osmanlı Devleti kuşkusuz güçlü büyük bir devletti ve 622 yıl yaşadı. İmparatorluğu kuran ulus Türk ulusuydu ancak devletin ulusal bir EĞİTİM ve KÜLTÜR politikası yoktu. Çünkü, devlet çok uluslu bir imparatorluktu. Ancak, TÜRKİYE CUMHURİYETİ ulusal bir devletti ve eğitimiyle, kültürüyle ULUSAL olmalıydı. Öyle de oldu. Pekala Osmanlı İmparatorluğunu Türkler mi yıktı? Kesinlikle hayır, Çünkü Türkler bu uğurda çok can verdi, kan akıttı. Olmadı. Yüzyıllarca savaş alanlarında bize yakışmayan sonuçlar aldık ve Mondros’la, Sevr’le imparatorluk tükendi. Ancak Türk ulusu tükenmedi, bu yangın yerinden yeni bir filiz verdi. İşte bu dirilişin bir güçlü kökü TÜRKÇEDİR. Bu kök, bu gövdeyi besledi. Onun için bu köke çok değer vermek gerekir. Bu gerçeği bugün hala anlamayanlar var. Bu gerçek anlaşılmaz ve gereği yapılmazsa bir gün gelir bu gövde kurur ve çöker.
Öyleyse Türkçe bizim neyimiz? ANADİLİMİZ. Anadili düşünmenin en önemli öğesi de bu elbette. BU ÖĞE GÜÇLÜ OLMAZSA DÜŞÜNCE OLMAZ, DÜŞÜNCE OLMAZSA İNSAN, İNSAN OLMAZ. Eeee bizim kavgamız insan olma kavgası değil mi? Düşüneceğiz, BİLİMDE, SANATTA, teknolojide uygarlık yaratıp karanlıkları yarıp aydınlıklara yürüyeceğiz. İşte TÜRKÇE”YE önem vermenin, ANADİLİ ÖĞRENMENİN önemi burada yatıyor elbette.

Değerli Okurlar! Son yıllarda çok geç kalınsa da yine umut verici bir gelişme var. TBMM'de bir komisyon kurulmuş. Türkçe”ye yasama organı sahip çıkıyor. Kimi önlemler alınıyor. umarım yararlı olur. Ancak şunu iyi bilelim ki yasalarla dil korunmaz. Dil bir GÖNÜL işi,  SEVDA işi, bir SEVGİ işi. Yunuslar, Karacaoğlanlar, Pir Sultanlar bu dili kimi kez tehlikeleri de göze alarak korudu ve kurtardılar. Bu soylu kan hala damarlarımızdadır. Anadile sahip çıkmak, Türkçeye sahip çıkmak IRKÇILIK değil. Biz hiçbir ulusu ve dili küçümsemiyoruz ve hiçbir dili yok etmeyi düşünmüyoruz. Biz Türkçemizin yok olmasına karşı direniyoruz. Ulusal bağımsızlığımızın, ülke bağımsızlığımızın sembolü al bayrağımız. Kültür ve öz benliğimizin bayrağı da TÜRKÇEMİZDİR. Ona da sahip çıkmak kutsal görevimizdir, bu gerçeği bu ülkenin yurttaşları olarak bilmek zorundayız. Bu konuda kimin en küçük bir çabası, gayreti, özverisi varsa kutlamak, desteklemek gerektiğini düşünüyorum. Hoşça kalın dostça kalın!