83 milyon nüfusun yuzde 20 si oldukça zengin ve zengin kesimdir. Bu da yaklaşık 16.6 milyon kişi yapar.
İkinci yüzde 20 zengine yakın , üçüncü yüzde 20 de kendini idare eden ve genellikle ortalamaya yakındır. İlk yüzde 20 ve şartları ortalamaya yakın nüfus toplam yüzde 40 kabul edilirse yaklaşık 50 milyon kişi eder.
Geride kalır yüzde 40. Bunun yüzde 20 si dar gelirli kesimdir. Ama bir son yüzde 20 vardır ki geliri çok düşük olan ve oldukça fakir kesim. Son yüzde 20 lik dilimi oluşturan nüfusu 16. 6 milyon kişi en zor şartlarda yaşar. 4m yuzde 20 lik dar gelirli bir 16 milyon daha eklenirse, gelir seviyesi açısından son yüzde 40' ı görmemiz ve onların feryadına kulak vermemiz gerekir.
En zengin yüzde 20 ve ikinci yüzde 20 lik dilime yaklaşık 30 milyon kişi) bakıp herkesin parası ver derseniz bu ekonomi, sosyoloji ve hakkaniyete uymaz. Bugün otel rezervasyonu yapan, yazdıklarına kaçan, tatil beldelerini dolduranlar gelir seviyesi yüksek kesimdir. Bu kadar fakir yok diyen yaziya inanmayan kentlerin gecekondu bölgelerini 5 dakika turlayabilir.
Son yüzde 40, özellikle son yüzde 20 lik nüfus köy kökeni sayesinde ayakta durur. Köyü, toprağı olmasa ülkeyi büyük bir sosyal patlama beklerdi. Bu nedenle köyümüz, toprağımız, yerel ürünlerimiz çok önemlidir.
Köyümüz olmasa vay halimize.
Bu güzel ülkenin kurtuluşu tarımdadır. Milli ekonominin temeli tarımdır. Kırsal kalkınma çalışmaları icin daha çok fon ayırmak zorundayız. Tarım okullari, araştırma enstitüleri, tarımsal işletmelerin desteklenmesi, çiftçimize yeni pazarlar bulunmasi, enerji projeleri ozellikle güneş enerjisine desteği
arttırmamız gerek. Öncelikle kırsal kalkınma hamlesi gerek.
Bu bağlamda;
Atamızın çiftçimiz için söylediklerini
hatırlatmakta yarar var.
Türk köylüsü ve çiftçilik
Milletimiz çok büyük acılar, mağlubiyetler, facialar görmüştür. Bütün olanlardan sonra yine bu topraklarda bulunuyorsa bunun temel sebebi şundandır: Çünkü Türk çiftçisi bir eliyle kılıcını kullanırken diğer elindeki sabanla topraktan ayrılmadı. Eğer milletimizin büyük çoğunluğu çiftçi olmasaydı, biz bugün dünya yüzünde bulunmayacaktık.
1923 M. Kemal Atatürk
Memleketimizin bir tarım memleketi olduğu ve genişliği göz önüne alınırsa, bizim başlıca kuvvet ve servet dayanağımızın toprak olduğu görünür.
1926 M. Kemal Atatürk
"Toroslarda ocağı tüten bir yörük çadırı görürseniz rahat uyuyun. Daha her şey bitmemiş demektir."
Mustafa Kemal ATATÜRK
"Arkadaşlar gidip Toros dağlarına bakınız; eğer orada bir tek Yörük çadırı görürseniz ve o çadırda bir duman tütüyorsa, şunu çok iyi biliniz ki bu dünyada hiçbir güç ve kuvvet asla Türk’ü yenemez."
M.Kemal ATATÜRK
"Yörükler Türk milletinin çalışkan ve üretken evlatlarıdır. Babam Ali Rıza Efendi yerli olarak Selaniklidir. Kendileri Yörük sülalesinden gelir. Annem her zaman Yörük olmaktan iftihar ederdi."
Kızıloğuzun Kocacık Yörüklerinden
Mareşal Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
Atamızın öğüdünü tutalım. Köyü, çiftçiyi toprağı unutmayalım.
Kentte yaşayanlara diyebileceğim tek şey, köyünü, toprağını unutma, köy evini tamir ettir, köyünü her firsatta ziyaret etmesi olacaktır.
Unutmayalım ki köyün, toprak her daim insanımızı doyurur. Geleneklerinden, örf ve adetlerinden kopanın kökü kaybolur.
Köy kültürünün, Yörük kültürünün devamı kırsal kalkınmaya bağlıdır. Gelir yoksa kültür de giderek şehrin çarkları icinde kaybolacaktir. Esas gayelerimizden biri köylerimizi diriltmek, ayağa kaldirmak ve kazanç getiren yerler hale getirilmek olmalidir. Köy insanımız Anadolu'dur.
Köy çocukları için modern köy enstitüsü niteliğinde tarım ortaokulları, tarım liseleri ve tarımla ilgili teknik bölümleri barındırıran teknik liseler açılmalıdır. Yeni teknolojiler, organik tarım, gıda, orman kooperatifçilik, hayvancılık, tarımsal ihracat lise sebiyesinde bu okullarda ögretilmeli köye giren gelir artırılmalıdır. Iyi bir mesleki eğitim sonrası ziraat fakultelerine giren tarım lisesi mezunu çocuklar tarımsal dönüşüm mucizesini çok kısa zamanda gerçekleştireceklerdir.
Köylerin ihtiyacı sadece tarım okulları değildir. Sağlıkçı, öğretmen, motor, metal işleri, tarımsal inşaat, otomasyon gibi dalları da kırsal bölgelerimize uygun yetiştirmek zorundayız. Köy öğretmenliği kadroları oluşmalı, ögretmenimiz köyde ikamet etmelidir. Lojmanlar, imece gibi yöntemler ile görevlilerin barınma sorunu çözülebilir.
Köyler veya kırsal alanların ihmali büyük sorunları beraberinde getirmektedir. İşsizlik, tarımsal üretimin düşmesi, sağlıklı gıdaya ulaşmanın zorlaşması, şehirlerde aşırı kalabalıklaşma, sağlıksız kentleşme bu sorunların birkaçıdır.
Çözümü hep birlikte bulacağız.
Selam ve saygılarımla.
Doç.Dr. Devrim Alkaya
Inş.Yük.Müh & Kamu Yöneticisi & Tarımcı