Çok Değerli “Uşak”ın değişen ve gelişen yüzü” Egede Yenigün Gazetesi okuyucuları! Bundan böyle her geçen gün beni yazmaya teşvik eden siz saygıdeğer okurlar için bu köşede değişik konularda köşenin adına da yakışır bir tarzda, doğru ve güvenilir bir şekilde yazmaya devam edeceğimin bilinmesini isterim.

Bir yazarın en büyük gücünün okuyucuları olduğunu düşünüyorum. Egede Yenigün gazetesi ve internet portalında yazmak benim için  ayrı bir önem taşıyor. Çünkü bu gazetenin sahibi mektepli çalışanları ise cıvıl cıvıl gençler. İşte bu yerel medya kuruluşu, gençlere fırsat verildiğinde başaramayacakları, üstesinden gelemeyecekleri hiçbir şeyin olmadığının bir kanıtı olsa gerek Bu kuruluşun adı daha da güzel. Hemen belirtmek gerekirse bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da mevlam bizlere sağlık, güç kuvvet verdiği ölçüde yazacağımı siz okuyucularımın eleştiri ve telkinlerini beklediğimi de ifade etmek istiyorum.

Hepinizin malumu yerel seçimler yaklaştıkça siyasetin nabzı hızlı atmaya başladı. Partiler adaylarını belirlediler. Meclis üye listelerindeki sıralamalar da belli oldu, kamuoyuna duyuruldu, dolayısıyla Belediye Başkan adaylarının ve aday çıkaran siyasi partilerin seçmen üzerindeki çalışmaları hız kazanmaya başladı. Yerel seçimlerle ilgili propaganda süreci partilerin insan kadrosunun kalitesini, somut projelerini seçmenler olarak analiz etmemiz, test etmemiz için iyi bir fırsat olacaktır.

Hangi siyasi parti, söylemlerini hangi zemine oturtarak sonuç alma arayışına girişmiş, belediyecilik faaliyetleri hakkında ne kadar çalışma yapmış, hangi eksiklikleri tespit etmiş, kendileri iş başına gelirse hangi eksiklikleri nasıl giderecekler? Özgün projeleri nelerdir? Ve önemlisi de hangi siyasi parti başkan adayı ve kadrosu, iş başındaki yöneticilerin hangi çalışmalarını doğru bulduklarını açık yüreklilikle dile getirebilecek? Şu kısa zamanda izleyip göreceğiz...

Kanımca seçim süreçleri sadece aday olanların değil, seçmenlerin de aktif olarak sürece dahil oldukları dönemlerdir. Yurttaş olarak tüm yurt çapında olduğu gibi kentlerimizde, ilçelerimizde ve beldelerimizde de bu süreci siyasetçilerin üzerine ihale edip sorumluluktan kaçmamamız gerektiğini mutlaka anlamak durumunda da değil miyiz?

Belediye Başkanlarımızı ve meclis üyelerini seçerken onların aday oldukları kentleri, ilçeleri ve beldeleri yönetmeye, hizmet etmeye ne kadar hazırlıklı olduklarını gözlemleyerek karar vermek sorumluluğumuz da yok mudur? Mevcut yöneticiler görev süresinde neleri doğru yapmışlar neleri yanlış yapmışlar, değerlendirip alternatif kadroların gerçekleştirilebilir projeleri ile karşılaştırarak değerlendirme yapmak ve tercihlerimizi ona göre yönlendirmeliyiz. Seçen ve seçilen herkes yani hepimiz taşın altına elimizi sokmak durumunda da değil miyiz?

        Seçmen olarak siyaset üreten kişileri tercih ederken belgeye dayanmayan iddiaları ciddiye almamalı ve belden aşağı vurarak sonuç almak isteyen ucuz siyasetçilere geçit vermemeliyiz. Küçük çıkarları için insanların onuruyla oynayan siyaset tüccarları bunun bir bedelini mutlaka sandığa gömülerek ödemelidir. Elbette ki adayları biz belirlemiyoruz ama onları bizler seçiyoruz. Kendisini iyi yetiştirmiş, orijinal fikirleri ve projeleri olan iyi kadroları seçmek halk olarak bizim elimizde de değil midir?

Seçmenler olarak yapılan akılcı değerlendirmeler, hem iyi hizmet almamızı sağlayacak hem de siyasetin ve siyasetçinin kalitesini belirlemeyecek midir? O yüzden bir oydan ne olur dememeli ve şimdiden seçeceğimiz yöneticileri analiz etmeye başlamalıyız…

         Muhalefet olsun, iktidar partisi olsun kesinlikle fark etmez. Halktan kopuk, halkın güvenini kaybetmiş, somut projeleri, ekibi olmayan adayların kazanma şansı olabilir mi? Bir Belediye Başkanının yaptığı icraatlarla halkın arasında, gönlünde olması, halkın güvenini kazanması, dürüst ve şeffaf olması, verdiği söz ve vaatlerin arkasında olması avantaj değil midir? Bunları değerlendirmek elbette bilinçli seçmen olmanın gereğidir.

         Kentlerimizde, ilçelerimizde ve beldelerimizde biz yurttaşlara arkadaş, ahbap; makam-ı umumiye”sinde sükse yapan, gününü gün eden değil;  becerikli, herkesi kucaklayan, yöneticilere ihtiyaç yok mudur? Kentin sakinleri olarak sorunlarımızı çözsün, yaşanabilir bir kent yaratsın, kentimize farkındalık ve marka değeri kazandırsın.  Görev süresi sonundan başlayarak ölene kadar yaptıklarıyla halkın gönlünde taht kursun! Bunları hayal etmek tüm kentlerde olduğu gibi biz Uşaklıların da hakkı değil mi? Son söz: Bu kentin hak ettiği yeri elde edebilmesi için hizmette becerikli, çalıp çırpmakta ise beceriksiz, Uşak liderliğini üstlenebilecek yöneticiler gerekli değil midir? Hoşça kalın dostça kalın!