Değerli Okurlar! Birazcık idare hukuku ve literatür karıştırıldığında Vali bulunduğu kentte hem devletin hem de hükümetin yani idarenin temsilcisidir. Yapması gereken o kadar çok iş ve mesuliyet vardır ki; bunları halletmek için mesai kavramı yetersiz kalır. Bazen ayağı taşa takılıp, ayağı acıyan kişinin hesabının sorulması, bazen evinde aç-açık kalan kimsesizlerin sorumluluğu, hırsızdan, arsızdan, sahtekârdan hesap sorulması, hürriyetin başkasının hürriyetinin başladığı yerde bitmesi gerektiğinin bilinci ve bunun topluma aşılanması Valilerin görevidir. Belki bu görüşe Uşak”da yaşayan herkesin hatta  halkımızın büyük bölümünün katılacağını düşünüyorum. Devletin, milleti ile bir bütün olması gerektiği, her türlü ayrımcılığın ortadan kalkması, devletin herkese aynı mesafede olmasının temini, düzensizliğe dur demenin, yanlışlara karşı çıkmanın, yanlışı yapanın yanına yanlışının kar kalmamasının temini; bilakis kenti yöneten Valilerin sorumluluğundadır. Devletin isterse ağaçtaki sallanan yapraktan haberi olacağı gerçeği ile suç işlemeyi önleyici tedbirler ve önlemlerin alınmasında gecikilmemesi de Valilerin yegane görevidir.

Bir kentte denetim, gece gündüz ayırımı yapılmadan devamlı olmalıdır. Vatandaşının olduğu her yerde olunmalı, onların sorunlarına bire bir ulaşılmalıdır. Valilerimiz tarafından tebdili kıyafetle sorunların çözümü noktasında, zaman zaman Hastaneye acil hasta götürülmeli, karakola sivil vatandaş gibi gidip sorununa çözüm aranmalı, Devlet Dairesinde vatandaşın derdini halletmeye çalışılmalı, gerekirse köyün yada bir mahallenin suyunun akıp akmadığı kontrol edilmelidir. Hatta bir kentte BELEDİYE HİZMETLERİNİN tam olarak yerine getirilip getirilmediği de hem vesayet makamının hem de devletin temsilcisi olarak Valilerimiz tarafından denetlenmeli ve takip edilmelidir. Yani bulunduğu kent sınırları içerisinde sorun varsa, sorunları çözmeye çalışmalıdır. O halde Valinin birlikte çalıştığı kendisine müşavirlik yapacak istihbaratçısı, emniyetçisi (asker, polis), doktoru, mühendisi, avukatı, muhasebecisi yani bir nevi DANIŞMANLARI olmalıdır. Yosa bir bir kenti yöneten Valinin yada Belediye Başkanının 3 YADA 4 yardımcısıyla sorunları çözmek hayli zordur. Dışarıdan yöneticilere fahri danışmanlık yapacak ehil insanların olması gerekmez mi?

Kim ne derse desin bir kentte her yöneticinin halkın içinde itibar edilen, inandığı kişiler vardır. Halkın içinde bunları bulup gerektiği zaman bilgi ve görüşlerine başvurulmasında yarar olduğunu düşünüyorum. Kenti yönetenler, statükoya devam değil, bizzat statükoyu kırıp, yenilikler yeni uygulamalar getirmelidir. Yani görev yaptıkları kentte iz bırakmalıdırlar. Bıraktığı izle de anılmalıdır. Kendisinden kötüler korkmalı, iyilerin sığınacak kapısı olmamalıdır. Devletin kuruşunu gereksiz harcamamalı, harcayana engel olmalıdır. Gelen ödeneği hiçbir ayrım yapmadan adaletli dağıtıp, gereken yerlere harcamalıdır. Velhasılı amir halkı için olmalıdır. Halkın derdine çare aramalı, çözümler üretmeledir. Amir nasıl olursa memuru da öyle olacak, öyle davranacaktır. “Makamlar yöneticilere değil, yöneticiler makama, kurumlara şeref, değer katmalıdır.” Aynı zamanda Valiler birlikte çalıştığı Vali Yardımcılarını kendisi kadar başarılı, atılımcı, araştırıcı hale getirmelidirler. Vali yardımcılarından yeni cevherler çıkarmalı, yarının Valiliklerine aday yetiştirmelidir. Onlara yetki vermeli, sonucunu istemelidir. Onca sorunun tek başına altından kalkamayacağına göre birlikte sorunlara çözüm yolları aramalıdırlar.

Bakınız! Hem ülkemizde hem değişik kentlerimizde hem de Uşak”da devlet ve özel sektörde, üst görevlerde, genç ve idealist yöneticilerin icraatına  zaman zaman tanık oluyoruz. Bu idealist genç yöneticilerin hepsinin de iletişime, fikirlere ve değişime açık, çevresine, halka karşı, güler yüzlü, saygılı, ciddî ve alabildiğine ağır başlı, sağlam karakterli ve kararlı bir görüntü sergileyen, bir yapıda olduklarını düşünüyorum. Bu genç yöneticiler, toplumda, iş dünyasında her zaman başarılı ve aranan yönetici olarak dikkat çekiyorlar. Ancak bireyler, bir türlü bu gerçeği kabullenmeyerek, gençlere inanmamakta ve bugüne kadar  hep tereddüt içinde oldular yada oluyorlar. O nedenle de, hiçte hak etmedikleri halde eleştiri de aldıkları hepimizin malumu. Bu noktada bir kentte, o kenti yöneten Valilerin, Belediye Başkanlarının yöneticilere, özellikle de genç nesillere, örnek teşkil edecek tavır ve davranışlar sergilemesi elbette kaçınılmazdır. Her şeyden önce, düşündüklerini, kamuoyu ile paylaşmaktan çekinmemelidirler. Ayrıca doğrusunu söylemek gerekirse şu hususları da çok merak ediyorum. Öncelikle Daire Müdürleri, mesai saati, mesai mefhumu olmayan devlet memurları olarak çalışmak zorunda olduklarını biliyorlar mı?

BENİM VALİM, BENİM KAYMAKAMIM, BENİM BELEDİYE BAŞKANIM. BENİM DAİRE MÜDÜRÜMÜN TELEFONU 24 SAAT AÇIK MI? Mazeretlerin arkasına sığınmayarak, imkansızlıkları fırsatlara dönüştürüp hizmet üretebiliyor ve bulunduğu kentin, ilçenin ya da beldenin çehresini değiştirebileceğine inanıyor mu? Kentin ya da ilçenin ileri gelenleri, kanaat önderleri ve sivil toplum kuruluşlarıyla samimi iletişim içinde olabiliyor mu? Bulunduğu kentin, ilçenin işadamlarıyla, esnafıyla, iletişim kurup sorunları çözme noktasında hassasiyet gösterebiliyor mu? Yerine göre ayağına çizmeleri giyen, gerektiğinde eline kazmayı küreği alıp bizzat himayesinde çalışanları teşvik edebiliyor mu? 

Gelelim İl Koordinasyon toplantılarına. Her kentte olduğu gibi Uşak”da da, tüm resmi kurum yetkililerinin yanı sıra, daire müdür ve yöneticilerinin de katıldığı  İl Koordinasyon Kurulu toplantılarında geçen bir yılın  yatırım ve hizmetler yönünden gerçekleştirilen projeler açısından gerçekçi bir yaklaşımla değerlendirilmesi yapılmalıdır. Kentte koordineli çalışılması ve yatırımların daha da fazlalaşması için, daire müdürlerinin yan gelip yatmak yerine çalışması ve yatırımların daha da hızlanması gerektiğini düşünüyorum. Bunun için Sayın Valimizin özellikle İl Koordinasyon Kurulu toplantılarında “daire müdürlerini uyarmalı, odanızda oturarak çalışmayın, halkın sorunlarını dinleyin, ilçelere çıkın. İlçelerde Kaymakamlarla oturun, konuşun. Ne yapıyoruz, ne yapmak istiyoruz, yaptıklarımızda geldiğiniz nokta nedir, bilgi verin. Kaymakamlarımızda her şeyi bilsinler. Onlarda bu bilgiler doğrultusunda strateji geliştirsinler. Bizim görmediğimiz sorunlar ortaya çıkabilir. Bunları da halletmeliyiz. İlimizde bürokrasi olarak iyi bir koordinasyon oluşturmalıyız. Çünkü artık yatırımlarımızı artırmalı ve bunları zamanında gerçekleştirmeliyiz" diyerek gereken ikazları yapmalıdır.

Kim ne derse desin bir sosyal bilimci olarak “BİR KENTTE BÜROKRASİYİ ÇALIŞTIRACAK KİŞİ O KENTİN VALİSİ” olduğunu düşünüyorum. Bu tezimde de haklı değil miyim? Vali daire müdürlerine desteklerini esirgememeli, verilen destekler ise  lafta kalmamalıdır. Bir önceki yılın yani her geçen yılın yatırım değerlendirme raporu kapsamlı bir şekilde analiz edilmeli, gerçekleştirilmesi gereken yatırımlar için, gerekli para ile alınan ödenekler arasında uçurumların tartışılıp, özeleştirisi yapılmalı, bunun yanı sıra yatırımların gerçekleşme oranlarının irdelenmesi, bir başarısızlık varsa ilgili  daire müdürleri uyarılmalıdır. Bir kentte VALİNİN  GAYRETLERİ ve ÖZEL İDARENİN OLANAKLARI yatırımlarda en büyük güvencedir. Ancak devletin imkânları ile düşünülen projelerin gerçekleştirilmesi çok zor bir olaydır. O nedenle de Uşak”daki, her türlü yatırımların gerçekleştirilmesinde, ben yaptım oldu mantığıyla değil "TOPLUM KATILIMI" sağlanmalıdır.

Yine iyi kötü idare hukuku okumuş birisi olarak benim toplum katılımından anladığım şudur: Toplumun birey ya da grup olarak yatırımlarda planlama ve uygulama sürecine katılımıdır. Bu aynı zamanda, hem bir hak, hem de bir ödev olarak düşünülmelidir. Toplum katılımı, belirli bir amacı gerçekleştirmek için kullanılan bir araç olarak kabul edilebilir. Ancak yatırımlar açısından, yararı büyüktür. Şayet yatırımlara, toplum katılımı sağlanırsa, yatırımlar en uygun şekilde gerçekleşir. Toplumun ihtiyaçlarının, daha iyi yansıtılması mümkün olabilir. Dolayısıyla halk projeleri daha iyi kabullenir, gerçekleşmesinde ve yürütülmesinde, gerekli şartları da sağlar. Toplum katılımı, projeler için toplumdaki kaynakların harekete geçmesini sağlar. Para insan gücü veya malzeme niteliğindeki bu kaynakların kullanılması, kaynak kıtlığının çekildiği sektörlerde, son derce önemlidir. Valilerimiz bilhassa kamu kaynaklarının çarçur edilmesine göz yummamalıdırlar.

Ayrıca toplum katılımı, halkımız için, hem bir hak, hem de bir ödevdir. Bireylerin ve grupların, yatırımlarla ilgili görüşlerini açıklama özgürlüğü ve alınan kararların sorumluluğunu paylaşmaları, çağımızın en önemli özelliklerinden biridir. Diğer yandan toplum katılımı, yatırım ve hizmetlerin maliyetini düşürür. İnsanların yatırım veya projelerle ilgili olarak daha çok bilinçlenmesini sağlar. Ayrıca insanların politik yönden daha bilinçlenmelerini ve seslerini yükseltmelerini de sağlayabilir. İl Koordinasyon Kurulu toplantılarında da, tarımsal verimliliğin artırılması ve çiftçilik faaliyetlerinin çeşitlendirilmesi yoluyla, kırsal bölgelerdeki gelir düzeyini yükseltmek için gereken çalışmalar yapılmalı yada yaptırılması; kentte ise özel sektör yatırımlarında bürokratik engellerin azaltılması, işsizliğin giderek arttığı günümüzde istihdamı artırıcı çözümlerin üretilmesi elzemdir. Hemen belirtelim: Tarımsal sanayilere yeterli girdi sağlamak, istihdam olanaklarını artırarak kırsal nüfusun dışa göç etme eğilimini en aza indirmek, köylüyü köyünde bırakacak tedbirlerin alınması, ihraç edilebilir ürünlerin üretilmesi gibi konularda üretilecek projelerde, toplum katılımının sağlanması da önem arz eden  konulardan birisidir.

Valiler bayrağı devraldıklarından itibaren daha önce kente yapılan hizmetleri kent halkıyla, kurum ve kuruluşlarıyla beraber daha ileriye taşımanın; eğitim, sağlık, kültür ve turizm başta olmak üzere her alanda hizmet kalitesini artırmanın gayreti içerisinde olmalılar. Üstlenmiş oldukları görevlerinde insani ve ahlaki değerler, hukuka bağlılık ve şeffaflık yönetim anlayışının odağında yer alarak; kapıları ve gönülleri herkese açık olmalıdırlar. Kent halkının güven ve huzurunun temin edilmesi ve yaşam kalitesinin artırılması öncelikleri olmalıdır. Kente değer katacak her türlü öneriyi değerlendirmeye layık görmeli, hizmet yarışında kamu kurum ve kuruluşları, milletvekilleri, siyasetçiler, özel sektör, sivil toplum kuruluşları, halkımız ve basınımız ile sürekli işbirliği ve iletişim içerisinde olmalılar.

Bilindiği üzere Uşak Valimiz Sayın Turan Ergün, 18 Mayıs 2022 tarihinde göreve başladı. Valilik makamında gazetecilere açıklamalarda bulunan Sayın Ergün”ün “Kent için artı bir değer yaratmanın ve birlik beraberlik içerisinde çalışmanın en önemli hedefleri arasında olduğunu aktaran Ergün, kentin üretimde de önemli bir noktada olduğunu söyledi. Görevi boyunca hiçbir zaman makamda oturan biri olmayacağını, alanda olacağını, makamda oturan değil, alanda gezen olacaklarını; makam ve mevkilerin gelip geçici olduğunu, önemli olanın ise buradan ayrıldıktan sonra hoş bir seda bırakabilmek olduğunu söylemesi” elbette kentimize hizmet etme noktasında Uşaklıları umutlandırdığını düşünüyorum. Sayın Valimize hayırlı olsun kendisine başarılar diliyorum.

Hiç unutmam eski valilerimizden Salim DEMİR, kendisini ziyarette, “Hocam kamu kaynaklarının çarçur edilmesine göz yummayacağım. Usulsüzlük ve yolsuzlukların karşısında olacağım. Bu konuda bir maliyeci olarak ne diyorsunuz” diye görüşümü sorduğunda, kesinlikle haklısınız demiştim. Ama ne yazık ki rantçı kesimin işine gelmeyerek o valiyi siyasi nüfuzlarını da kullanarak kısa sürede merkeze aldırmışlardı. Dilerim Valilerimiz,  RECEP YAZICIOĞLU Vali gibi, yine kentimizde görev yapan ve iz bırakan Kemal ESENSOY ve Ali Fuat GÜVEN, Valiler gibi olsunlar. Yaptıkları güzel işler ile anılsınlar. İz bıraksınlar.

Kentimize yeni atanan Sayın Valimiz Turan ERGÜN”ÜN, İYİ BİR YÖNETİCİLİK SORUMLULUĞU İLE vurgulamaya çalıştığım bu toplum katılımı trafiğini doğru yönlendirme ve denetleme, özellikle de daire müdürlerine," lütfen makam odalarınızda oturarak çalışmayın" direktifi ve toplum katılımı, il bazında yapılacak yatırımları, mutlaka başarıya ulaştıracaktır. Çünkü bu kentin diğer kentlerle rekabet edebilmesi, yarışabilmesi ve adını duyurabilmesi için kentin yöneticisinin  kentteki olup bitenlerden haberdar olması ve toplum katılımı şarttır. Yoksa makam odalarında oturarak çalışma olmaz. Daire müdürlerinin sahaya inmesi, terlemesi gerekir. Uşak halkı bürokrasinin yan gelip yatmasından yana değil, çalışmasından sorunlara çözüm üretmesinden ve halkın arasında olmalarından yanadır. Uşak halkının, Uşak”ın kent dinamiklerinin, sivil toplum kuruluşlarımızın, akademik ve ekonomik meslek odalarımızın, siyasetçilerimizin de kentimize hizmet noktasında Sayın Valimizi desteklemelerini temenni ediyorum. Kim ne derse desin ne düşünürse düşünsün valileri çalıştıracak olan bu saydığım kent dinamiklerinin olduğunu düşünenlerdenim.

Son olarak yine temenni ederim ki Uşak”da görev yapan ve yapacak olan Valilerimiz, rahmetli RECEP YAZICIOĞLU, Nuri OKUDAN ayrıca kentimizde görev yapan ve iz bırakan Kemal ESENSOY ve Ali Fuat GÜVEN Valiler gibi olsunlar. Yaptıkları güzel işler ile anılsınlar. Uşaklıların gönlünde taht kursunlar, İz bıraksınlar. Ben hem bir eğitimci hemde Uşaklı bir yurttaş olarak kentimizde iz bırakacak ve anılacak Valiler istiyorum. Sanıyorum tüm Uşaklıların da özlemi bu yöndedir. Hoşça kalın dostça kalın!