Sivaslı ilçesine 10 km. Uşak’a….km dir. Batısı: Samatlar köyü, Kuzey batısı: Salmanlar, Kuzey doğusu: Erice köyü, Doğusu’nda: Hanoğlu,Cinoğlu köyleri, Güneyi: Sazak ve Selçikler kasabası, Kuzeyinde: Akarca ve Karabayalık köyleri arazileri ile çevrilidir
Rivayet’e göre; Buralara Toroslar’dan Batı Anadolu’ya göç eden Oymaklara bağlı cemaatlerden kapan iki oba (kardeş) buradan devamlı Bulkaz ahın Murat dağı yaylalarına yaylamaya çıkıyorlardı. Kışa doğru ılıman iklime sahip batıdaki kışlık yurtluklarına gidiyorlardı. Köyün kurulduğu alanlar geliş, gidiş göç yolu üzerinde’dir. Bahar aylarında yaylalara çıkarlarken; Güzün geri dönerlerken, buralarda konaklıyorlardı. Burada su bol havası güzel, gür ağaçlık ve yeşillik olduğu için, buralara konmaya karar vermişlerdir. İlk yerleştirdikleri yer; Öyük tepesi’nin doğusu’dur. Ören yeri bellidir. Daha sonraları bugünkü köyün kurulu olduğu alanlara inerek, kura ile paylaşmışlardır. Burada çiftlik kurmuşlardır. 1960 inkilabından sonra, yeni erice olarak değiştirilmiştir
M.Ali ÖZÇAKIR: 1933 doğumluyum. Bize ovalılar derler. Dedelerim Çivril ovası’ndan gelip, yerleşmişlerdir. Dedelerimiz’in lakabları; ‘’Kara yiğitler’’dir. Bugünkü evin arkasında; ben çocukken, ilk evlerimiz burada idi. Taş yapı üstü topraktı. Toplam köyde 24 ev vardı. Bunun 11 hanesi bizdendi. Buradan dışarıya göç çok olmuştur. Kara yiğitlerin ekseriyeti Uşak’tadır. Karayiğit, Özçakır soyadını taşırlar. Kör Hasanlar, Kör Aliler’de bizdendir. Köy’de fazla nüfus kalmadı.
Dedemin, dedesinin, dedesi’nden bu tarafa bunlar hep cephelerde kalmışlar’dır. En son iki kız çocuğu kalmıştır. Bu kızlar’dan birisi, dedem ile evlenmiştir. İkincisi yine bu köy’den evlenmiştir. Sarhoş ve ayyaş olduğu söylenirdi. Dedem Ovalı oğlu İbrahim 86 yaşında öldü. Çivril ovası’ndan gelmiş, Cezayir’de askerlik yapmıştır. Çok güzel türkü söylerdi
Köyden birisi birgün gece vakti değirmene gitmektedir. Geceleyin o vakit dedem türkü söylemektedir. Köylü kağnısını durdurarak türkü bitinceye kadar dinlemiştir. Adeta büyülenmiştir. Değirmene vardığında oradakilere; ‘’Len birisi çok gözel türkü söyleyo hayran galdım.’’! Diyince…Oradakiler; ‘’ulan o bizim ibiram’dır..’’! demişlerdir.
Birgün dedemin yanına aynı köy’den; Topal Hasan diye birisi gelmiştir. Mısır seferi’nde savaşmış, esir düşüp, esaret hayatı yaşamıştır. Yıllar sonra köye gelmiştir. Dedem ile yarenliği çok iyi olduğu için, ‘’Teke’nin birisini keste yiyelim. Sana su basan yer gösteriverem.’’! Demiştir. O zamanlar boş arazi çoktur. Arayan soran yoktur. Kapanın elinde kalmaktadır. Topal Hasan’ın gösterdiği su basan arazileri sürerek mülk edinmişlerdir. Eskiden biz çocukken; odalarımız vardı. Çevre köylerden gelenler çok olurdu. Herkesin yareni olurdu. Bilhassa kışın boş zamanlarını yarenlik yaparak geçirirlerdi. Kimisi; mısır Süveyş savaşı’ndan kimisi; Hicaz’da Mekke savunması’ndan, kimisi; Çanakkale savaşı’ndan, kimiside; Kurtuluş savaşında yaşadığı hatıralarını anlatırlardı
KÖYDEKİ SÜLALELER LAKAPLARI SOYADLARI Ovalılar (Sarı Mustafalar): Çakır, Özçakır, Karayiğit Çümenler : Çümen (Gökçe’ler bunlardandır) Çakıcılar : Çakmak Besimoğlugil(Bayramlar): Tekin (Yörük olarak gelmişlerdir) Dırgınlar : Akça (Bunlar hizmetkar gelmişlerdir) Abıflar : Bunlar köyden Sivaslıya göç ettiler. Köyde kimseleri yoktur.
Diğerleri: Çeşitli yerlerden gelmişlerdi Tekeliler: dede ballardan gelmişlerdir (Mustafa TEKELİ)
ÇEŞMELERİ: Tarihi en eski çeşmeleri. 1. Martlı Çeşmesi: (martı) Bu çeşme’nin diğer eşi; Banaz çeçe köyü’nde öyükmevkii’ndedir. Romalılardan kalma
2. Keycek Çeşmesi: Yeni erice ile Samatlar arasındadır. Tarihi bir çeşme olup, gövdesini hazine avcıları tahrip etmişlerdir. Romalılardan kalmalıdır. (Yakın tarihlerde betondan gövde yapılmıştır. Tarihi özelliği yok edilmiştir. Tarihi taşları Samatlar köyüne taşınmıştır.) 3. Eski Köy Yerinde: İki, iki buçuk asır arası’nda yapıldığı sanılmaktadır. (1766-1777 arası) DEDE VE YATIRLAR: Köyün Güneyi’nde Durasallı dedesi diye bir dede mezar vardır
YENİ ERİCE KÖYÜNDE MUHTARLIK YAPANLAR
ADI SOYADI DÖNEMİ Ahmet TEKİN 1954-61 Süleyman ÇAKMAK 1961-63 Ramazan KARAHAN 1963-68 Durmuş GÜLMEZ 1971-72 Muammer TÜRKMEN 1972-81 Rıza ÇÜMEN 1981-84 Osman AVCI 1984-88 Nazmi ÇAKMAK Yunan işgali döneminde, Mehmet ÇAVUŞ (TEKİN) Ayanlık yapmıştır
ELSANATLARI VE DOKUMA: Kilim, Çul, Çuval, Hasır dokunurdu. Şimdi bunlar yoktur.
ATA SPORLARI: Avcılık; Atalar armağanı avcılık sporu günümüze kadar gelmiştir. Ne yazıkki; Eski denbol olan bir çok av hayvanının nesli kurumuştur Cirit; Düğünlerde, bayramlarda cirit oynanırdı Güreş; Düğünlerde, bayramlarda herkes kendi çapında güreşirdi.
GEÇİM KAYNAKLARI: Aslımız Yörük olduğu için, birincilikle en önemli geçim kaynaklarımız hayvancılıktı. Arazilerimiz sulu tarım yapmaya elverişli olması sebebi ile yeşil sebze ve meyveler yetiştirilmektedir. Endüstriyel bitkilerden; Haşhaş, şeker pancarı, susam, keten geçmişte çok karlı geçim kaynağı iken artık günümüzde çok gerilemiştir. Herkes şimdi kendi ihtiyacını karşılayacak düzeyde üretim yapmaktadır. Bostan, darı, fasulye, domates sınırlı olarak yetiştirilmektedir. Ceviz ve Elma üretimi eski durumdan çok geridedir. Tarlalarımızı 1970lere kadar, pulluk, saban ile öküz ve katır koşarak sürerdik. Ekinlerimizi tırpan ve orakla biçer; Saplarını kağnı, yada öküz arabası ile taşırdık. Harmanı döven ile sürerdik (ezmek, parçalamak). Tınas yapar yaba ile savururduk . Çeç eder mahsulleri kendi dokuduğumuz çuvallara doldurur kağnılar ile ambarlarımıza taşırdık. Samanı kağnılar üzerinde kıl dokuma geriler ile samanlıklarımıza doldururduk. Doldurma işlemi , ‘’ Yaba altı’’ ile yapardık..! Yaba altı: Ahşap, geniş yüzeyli, parmakları enli sapı biraz uzun ve az eğri büyük yaba
BABAM YARALAMADAN HAPSE GİRDİ
Babam 1948’de yaralamadan hapse girdi. 1950 senesinde çıktı. İkinci vurduğu gençti, Sağırlar’dandı. 1952 senesinde babam tarladan gelirken; Birisi Selahattin, diğeri sağırlardan Fevzi babamın peşine düşmüşlerdir. Tahrik ve taciz etmişlerdir. Babam tepki gösterince; Ateş etmek istemişler; Tüfek tutukluk yapmıştır. İkinci seferde ateş almış, bu sefer isabet ettirememişlerdir Babam çabuk davranarak korkutmak gayesi ile ateş etmiştir. Tesadüfen isabet olarak, Fevzi’yi öldürmüştür. Babama üç yıl ceza verilmiştir. Dokuz bin lira kan parası kesilmiştir. İzmir yarı açık ceza evinde yatarken; Çok sigara içmekten ciğerlerinden rahatsızlanmıştır. Ceza evinin bahçesinde çalıştırılırken; Diğer arkadaşı ile şakalaşırken, bir, birlerine daldıklarında, babam arkadaşını kaldırıp, yıkacakken, ayağı köstebek yuvasına kaçtığı için; Yıkılarak, arkadaşının altında kalarak; zaten şiş olan ciğerleri, arkadaşının ağırlığı ile patlayarak ölmüştür. İzmir’de defnedilmiştir
-Köyümüzde ilkokul 1949’da açılmıştır. Şuanda kapalıdır. Öğrenci sayısı azdır. Taşımacılık usulü ile eğitim yapılmaktadır -Camii 1982’de yapılmıştır. Sağlık evi vardır. 1989’da açılmıştır -Elektrik 1986’da gelmiştir. İçme suyu 1992’de hizmete sunulmuştur