Değerli Okurlar! Hatırlayınız bir zamanlar açılım girişimleri yapıldı, düğün bayram görünümünde bu kutlamalar, gösteriler gerçekleştirildi, günlerce açılımla yatılıp açılımla kalkıldı adeta. Ne yazık ki neticede hamasi nutuklar dışında bir arpa boyu yol alınmadı. Bugünlerde açılım söylentileri yine gündemde. Acaba bu durum seçimler öncesi siyasi rant sağlanabilir mi diye politikacılarımızın kursağını da kabartmıyor mu? Kim ne derse desin kim ne düşünürse düşünsün, (Kürt açılımı, Alevi açılımı, Demokratik açılım vs.) gençlerimiz daha doğrusu yeni kuşaklar açılım falan düşünmüyor. Yeni kuşakların düşündüğü şudur: Sosyal kalkınma sürecinde, İŞ, AŞ, DEMOKRASİ, EŞİTLİK VE GÜVENDİR.

Açılımlardan da, gençlerin beklediği şudur: Birincisi; YURTTAŞLIK HAKLARI bağlamında, yandaş tercihleri yerine, eşitliğe özen gösterilmesidir. Tercihlerin de, yetenek ve kalite ölçülerine göre yapılmasıdır. İkincisi;  Demokrasi anlayışında, HAK ve HALK kavramlarının öne çıkarılmasıdır. Lider sultası yerine, vatandaşın kendi temsilcilerini kendisi seçmesidir. Bu anlamda, halk egemenliğinin kurulmasıdır. Üçüncüsü; DİNİN SİYASETE karıştırılmamasıdır. Dördüncüsü; TARIMDAN başlayarak TURİZM VE SANAYİDE, EKONOMİYİ/ÜRETİMİ canlandırmaktır. Örnek olarak Kore'nin, Çin'in, Hindistan'ın nasıl kalkındığına bakılmalıdır. Beşincisi ise ADALETLİ VE DENGELİ GELİR VE VERGİ DAĞILIMINI gerçekleştirmektir.

Bakınız! Yakın geçmişte gördük. Bu güzelim ülkede, mitinglere ve yürüyüşlere varan AÇILIM KARGAŞASI, kimi devletlerin hoşuna da gitmiyor mu? İşlerine de gelmiyor mu? Bu yabancı devletler, ülkenin huzuruyla bütünlüğünü korumaktan başka bir şey düşünmeyen Kürtlerin, Alevilerin üzerine de gidiyorlar. Bu sağlam birliği de kendi metotlarıyla sarsmaya çalışmıyorlar mı? Oysa gerek Aleviler gerekse Kürtler, TÜRK ULUSUNUN BÖLÜNMEZ BİRER PARÇASIDIR. Aleviler, Türkün öz varlığı olup hiçbir düşüncenin arka bahçesi değillerdir. Aleviler de “Cemaat” baskısı yoktur. Aleviler, cehaleti ve geriliği yenmek bağlamında, çocuklarını okutuyorlar, onları meslek sahibi ediyorlar ve ülkeye sevgi kültürü ile yetiştiriyorlar. Aleviler, ekonomiye ve milli gelire katkılarda bulunmayı, vergilerini doğru olarak ödemelerini çocuklarına da öğretiyorlar.

Yüce Kur'an da, Bakara suresinin 115’nci ayetinde (mealen) şöyle kolaylık gösteriliyor: “Doğu da Allah’ındır, Batı da Allah’ındır. Nereye dönerseniz, Allah’ın Zatı oradadır” derken, yüce Allah için sınırlı, kapalı ya da açık bir mekân göstermek mümkün değildir. İbadet, her yerde yapılabilir. Kendi göklerinde onurlu yolda giden ay, hep yüce yerinden insanlara gülümsemektedir. Unutmayınız ki biz, dünyanın en MUHTEŞEM COĞRAFYASI üzerinde oturuyoruz. Bu müstesna mevkii bilmekle birlikte, asıl o coğrafyaya karşı, kendi sorumluluğumuzu idrak etmek zorundayız. Her nedense SİYASETİN, AKLINI AÇILIMLARA TAKMASI da doğaldır. Ancak bana göre açılım, İÇİ BOŞ KURU LAF KALABALIĞIDIR. GERÇEK AÇILIM İŞ VE AŞTIR. YURTTAŞLIK HAKLARIDIR. Gerisi boştur.

Bitirirken aklıma şu soru geldi. Acaba ülke olarak, toplum olarak 2022 dünyasının neresindeyiz? İnsanoğlu kendi içerisinde bulunduğu ortamı adil bir şekilde değerlendiremiyor. İnsanoğlu yaşadığı ortama uyum sağlar, kendisine en uygun şartların mevcut şartlar olduğuna inanır. Yaşam ortamının değişmesi sonucunda ilk anda bir strese girse de adaptasyon kabiliyetine bağlı olarak makul bir zaman içerisinde yeni şartları da kabullenmez mi? Elbette ülkemizi seviyoruz, devletimizi seviyoruz, ulusumuzu seviyoruz,  bu topraklardan ayrı kalmak bizler için bir eziyettir. Vatanımız hakkında çok farklı görüşlere sahibiz; bazılarımıza göre ülkemiz her açıdan uçuyor, bazılarımız içinse yaşanır olmaktan çıktı. Bütün olup bitenlere, yaşananlara rağmen hiç düşündünüz mü? Acaba ülkemizin 2022 yılında dünyada bulunduğu konum hakkında nasıl bilgi edinebiliriz? Tabii ki objektif bir gözle yapılan değerlendirmelerle!

Toplum olarak ülke olarak biz gençlerden bir çok şey bekliyoruz değil mi? Peki ya gençler bizden ne bekliyor? Gençlerden çok büyük beklentiler içerisindeyiz. Yalnız biz gençlerimize ne verebildik? Gençler bizden neler bekliyor? Bizler tarihimiz boyunca Türk Gençliğine hep güvenmişizdir. Onlar, bizim geleceğimizi, vatanımızı emanet edebileceğimiz neslimizdir. Milli Mücadele dönemlerinde Cumhuriyetimizin kuruluş yıllarında da gençlerimiz her zaman önemli roller üstelenmişlerdir. Gençlerden beklentilerimiz büyük, peki biz onları anlayabiliyor, beklentilerine cevap verebiliyor muyuz? Hoşça kalın dostça kalın!